yemen Evliyâsından. İsmi, Abdullah Bin Abdullah Bin Abdullah Ayderûs, Künyesi Ebû Muhammed'dir. 1538 (h.945) Senesinde Yemen'de Doğdu.
abdullah Ayderûsî Küçük Yaşta Kur'ân-ı Kerîmi Ezberledi. Âlim Bir Zât Olan Babasından İlim Öğrendi.annesi Fâtıma Binti Abdurrahmân Da, Evliyâlık Derecelerine Kavuşmuş Bir Hanımdı. Onun Terbiyesi İle Yetişti. Ayrıca Dînî İlimleri Şihâbüddîn Ahmed, Hüseyin Bin Abdullah, Ahmed Bin Abdullah Ve Başkalarından Öğrendi. Sonra, Hindistan'ın Ahmedâbâd Şehrinde Bulunan Babasının Yanına Gitti Ve Okumaya Devâm Etti. Daha Sonra Hacca Gitti. Hac Farîzasını Yerine Getirdikten Sonra Mekke-i Mükerreme Ve Medîne-i Münevveredeki Birçok Âlimden İlim Öğrendi. Fıkıh, Hadîs, Tefsîr Ve Usûl İlminde Yükseldi. Memleketine Dönüp İlim Ve Edeb Öğretmeye, Ders Vermeye Başladı. Çok Uzak Yerlerden Akın Akın İlim Öğrenmeğe Geldiler. Hadramût Beldesinde İlimde En Üstün Zat Oldu. Pek Çok Kimse Talebesi Oldu. Muhammed Ve Zeynelâbidîn Adındaki Oğulları İle,abdurrahmân Sekkâf, Ebû Bekr Şiblî Adlarındaki Torunları, İmâm Abdullah Bin Muhammed, Hüseyin Bin Abdullah, Şeyhülislâm Ebû Bekr Bin Abdurrahmân, Şihâbüddîn, Kâdı Ahmed Bin Hüseyn, Fakîh Abdurrahmân Bin Akîl, Seyyid Ebû Bekr Bin Ali, Hüseyn Ve Başkaları Kendisinden İlim Öğrendiler.
abdullah Ayderûsî'nin Ömrü, Hep İlim Öğretmekle Geçti. Allahü Teâlâ Ona Uzun Ömür Verdi. Çok Cömert Olup, Îtibâr Sâhibiydi. Asrının Büyük Âlimlerinden Olduğunu Herkes Kabul Etti. Yumuşak Huyluluğu Yanında Heybetli Olması İle Karşısındakine Saygı Telkin Ederdi. Susması Çok Olup, Lüzumsuz Konuşmazdı. Evinde İbâdetle Meşgûl Olur, Ancak Cumâ Namazı İçin Veya Bir Düğün Yemeğine Çağrıldığında Evinden Çıkardı. Evinden Çıktığında Sokaklar Onu Görmek Ve Duâ Almak İsteyenlerle Dolup Taşardı. Çok Kerâmetleri Görüldü. Bir Talebesine Bir Beldeye Gidip Orada Bulunmasını Söyledi, O Da Gitti. Hocasına Bağlılığı Ve Muhabbeti Sebebiyle Çok Geçmeden Orada Hizmetler Yapıp Mânevî Derecelere Kavuştu.
sevdiklerinden Birinin Kıymetli Bir Eşyâsı Çalınınca, Bu Duruma Çok Üzüldü. Ayderûsî Onun Bu Hâlini Görünce; "falan Yere Git. Orada Bekle, Yanına Gelen İlk Kimseye Aldığı Malı Getirmesini Söyle." Getirip Verirse Güzel. İnkâr Ederse Onu Al Buraya Getir." Buyurdu. O Da Yanına İlk Gelen Kimseye Söyledi. O Kimse Aldığı Malı Getirip Eksiksiz Teslim Etti.
ayderûsî, Yemen'in Terîm Şehrinde Çok Hayır Eserleri Yaptırdı. Yaptırdığı Mescidler Meşhûrdur. Mescid-ül-ebrâr Ve Mescid-ün-nûr Bunlardandır. Yolcular Ve Fakîrlerin İstifâdesi İçin Hurma Fidanları Dikti. Uzun Bir Zaman Gözleri Görmez Oldu. Sonra Açıldı. Fazîlet Sâhibi Kimseler Onu Medh Eden Kasîdeler Yazdılar.
1610 (h. 1019) Senesinin Şubat Ayının Dokuzunda Perşembe Günü İkindi Namazının Secdesini Yaparken Vefât Etti. Cenâze Namazı Cumâ Günü Büyük Bir Kalabalık Tarafından Kılındı. Cenâzesinde Sultan Ve Devlet Adamları Da Yer Aldılar. Önceden Yemen'de Terim Kasabasının Zenbil Kabristanında Hazırladığı Yere Defnedildi. Sonra Mezarın Üzerine Bir De Türbe Yapıldı.
keramet Ve Menkîbeleri
kerâmetleri Çoktu
âriflerden Biri Rüyâsında, Peygamber Efendimizi Müdeyhac Mescidinin Mihrâbında Namaz Kılarken Gördü. Abdullah Ayderûsî De Peygamberimize Uymuş Olarak Namaz Kılıyordu. Abdullah Bin Ahmed De, Ayderûsî'nin Arkasındaki Safta İdi. Ayderûsî, Câminin Sahn (ortasındaki Boşluk) Kısmında İdi Ve Üzerine Yağmur Yağıyordu. Rüyâyı Gören Zât, Bu Rüyâsını Sâlih Bir Kimseye Anlattı. O Kimse Rüyâyı Şöyle Tâbir Etti:
bu Rüyâ, Ayderûsî'nin Peygamber Efendimize Tam Uyduğuna; Yağmur Da, Kerâmetlerinin Çokluğuna Delâlet Eder. Çünkü Onun Kerâmetleri Çoktur.
kaynaklar
1) Hulâsat-ül-eser; C.1, S.49
2) Nûr-üs-sâfir; S.200
3) El-meşre-ur-revî; C.2, S.135
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.15, S.196