gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddîn Efendinin Halîfelerinden Mustafa Feyzî Efendinin Talebesi.
ismi, Abdullah Hasîb Olup Soy İsmi Yardımcı'dır. Babası "muâvin" Nâmı İle Bilinen Hâlis Efendioğlu Ali Efendi Olup, Serez'de Câmi-i Atik İmâmı, Aynı Zamanda Serez Rüşdiyesinde Öğretmen Ve Müdür Muâvini İdi. 1863 (h.1280) Senesinde Serez'de Doğdu. 1949 (h.1368) Senesinde İstanbul'da Vefât Etti. Kabri Edirnekapı Sakızağacı Kabristanındadır.
serez'de Dünyâya Gelen Abdullah Hasîb Efendi, İlk Tahsîlini Memleketinde Yaptı. Orta Tahsîlini Serez Rüşdiyesinde Gördü. Daha Sonra İstanbul'a Gönderilerek Çarşamba Semtindeki Mahmûd Ağa Medresesine Devâm Etti. Orada On Sene Kadar İlim Tahsîl Etti. 1893 Senesinde Tokatlı Hacı Şâkir Efendiden Müderrislik İcâzeti Aldı. Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddîn Efendi De Bu İcâzet Merâsiminde Bulundu. Sandıklılı Hasan Efendiye De İntisâb Etti. Ayrıca Arap Hocadan "tashîh-i Hurûf" Ve Hacı Nûri Efendiden Kıraat (kur'ân-ı Kerîmi Okuma) Dersleri Alarak Kendine Kırâat İcâzeti Verildi.
serez'e Giderek Babasının İmâmlık Yaptığı Câmi-i Atik'de Vazife Aldı. Orada buhârî dersleri Okuttu. Pekçok Talebe Ve Hâfız Yetiştirdi. 1924 Senesinde Tekrar İstanbul'a Gelip Eyüp Semtinde Yerleşti. Abdülazîz Bekkine Ve Mehmed Zâhid Efendiler Vâsıtasıyla Mustafa Feyzî Efendi İle Tanıştı. Mustafa Feyzî Efendinin Sohbetlerine Ve Derslerine Devâm Etti. Bu Dersleri Tâkib İçin Eyüp'ten Bâb-ı Âlî'deki Fatma Sultan Câmiine Kadar Her Sabah Yaya Olarak Gelirdi. Daha Sonra Aynı Câmide Vazîfe Alıp Câminin Meşrutasına Yerleşti. Bilâhare Şehzâdebaşı Dâmâd İbrâhim Paşa Câmiinde İmâm-hatiplik Yaptı. Mahmûd Paşa Semtinde Bir Ev Alarak Oraya Taşındı. Dört Defâ Hacca Gitti. Son Zamanlarında Kapalıçarşı Câmii Hatibiydi. 15 Mayıs 1949 (h.1368) Târihinde Cumartesiyi Pazara Bağlayan Gece Vefât Etti. Edirnekapı Sakızağacı Kabristanına Defn Edildi.
abdullah Hasîb Efendinin Dört Hanımından On Yedi Çocuğu Olmuş, Bunlardan Yalnız Sâmi Yardımcı Bey Hayatta Kalmıştır.
abdullah Hasîb Efendi Uzunca Boylu, Beyaz Sakallı, Nur Yüzlü, Çok Yumuşak, Hilim Sâhibi Bir Kimse İdi. Peygamber Efendimize Karşı Büyük Sevgisi Olup, Hutbelerinde Peygamber Efendimizden Bahsederken Her "efdâl-ül-beşer" Deyişinde Göz Yaşlarını Tutamazdı. Kendisi Görünüşte Yumuşak Olmakla Berâber Dînî Konularda Sertti.
abdullah Hasîb Efendi Zâhirî Ve Mânevî İlimlerde Zamânının Önde Gelen Simâlarındandı. Çok Oruç Tutardı. râmûz El-hadîs kitâbını Uzun Müddet Bâyezîd Câmii'nde, Çarşamba Günleri Öğleden Sonra Ders Olarak Okuttu.
keramet Ve Menkîbeleri
şefâat Yâ Resûlallah!
abdullah Hasîb Efendinin Peygamber Efendimiz İçin Söylediği Şiirlerinden:
bana Evvelce Gösterdin Senin Ol Gül Cemâlini
kulağıma İşittirdin Dahi Şirin Mekâlini
sonunda Perdeyi Çektin Esirgedin Visâlini
hasîb'in Maksâdı Ancak Teşerrüftür Cemâlinle
senin Dîdârına Geldi Şefâat Yâ Resûlallah!
giderse Cennet'e Ahbâbu Yârânım
beni Nâra Sokarsa Cürm Ü İsyânım
dökülür Yaşlarım Hâke, Çıkar Eflâke Efgânım
hasîb'in Başlıca Arzûsu Cemâlullahı Görmektir
sana Yalvarmaya Geldi Şefâat Yâ Resûlallah!
kaynaklar
1) Râmûz-ül-ehâdîs Tercümesi Önsözü