Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Abdullah-ı Şemdînî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:28
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, Hakkari evliyaları, Abdullah-ı Şemdînî

anadolu'da Yetişen Büyük Velîlerden. Kendilerine Silsile-i Aliyye Adı Verilen Büyük Âlim Ve Velîler Silsilesinin Otuzuncusudur. Bu Diyârda Nakşibendî, Müceddidî, Hâlidî Kolunun Önde Gelen Temsilcisidir. İsmi Abdullah'tır. Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî Hazretlerinin Onuncu Torunu Ve Seyyid Tâha-i Hakkârî'nin Amcasıdır. Lakâbı, Sirâcüddîn Ve Menba-ul-hilm'dir. Doğum Târihi Bilinmemektedir. Şemdinli Civârında Dünyâya Gelmiş, 1813 (h.1228) Senesinde Şemdinli'nin Nehrî Kasabasında Vefât Etmiştir. Kabri Orada Olup, Ziyâret Edilmekte Ve Bereketleri Hâsıl Olmaktadır.

şemdinli'de Dünyâya Gelen Asîl, Temiz Ve Şerefli Bir Âileye Mensûb Olan Seyyid Abdullah Şemdînî, Küçük Yaşta İlim Tahsîline Yöneldi. Zamânının Usûlüne Göre İlk Tahsîlini Gördükten Sonra, ırak'ın Süleymâniye Beldesine Giderek Oradaki Medresede İlim Öğrenmeye Devâm Etti. Aklî Ve Naklî İlimleri Tahsîl Edip Büyük Âlim Oldu. Bu Medresede İlim Öğrenmekle Meşgûl İken Medrese Arkadaşı Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî İle Bir Kardeş Gibi Yaşadılar. Yüksek Yaratılışı Olan Bu İki Gönül Dostu Zâhirî İlimleri Tahsîl Ettikleri Sırada Kalb Ve Gönül İlmi Olan Tasavvufa Karşı Alâka Duymaya Başladılar. Bu Alâka, Muhabbet Ve Aşk Derecesine Ulaşıp, Kendilerini Mânevî Olarak Terbiye Edip, Bâtınî İlimleri Öğreterek Yetiştirecek Bir Rehber, Yol Gösterici Aradılar.

sonunda Aradıkları Rehberi Hangisi Daha Evvel Bulursa, O Büyük Zâttan Alacağı Mânevî Feyz Ve Bereketin Aralarında Müşterek Olmasını Kararlaştırdılar. Bu Hususta Birbirlerine Söz Verdiler. Yâni Aradıkları O Büyük Velîyi Hangisi Daha Evvel Bulur Ve Tanırsa Hemen Diğerinin De O Zâtı Tanımasına, Ona Bağlanıp Feyz Almasına Vâsıta Olacaktı.

kendilerine Yol Gösterecek Mânevî Bir Rehberi Aradıkları Sırada Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Aldığı Bâzı Mânevî İşâretler Üzerine Hindistan'a Gitmeye Karar Verdi. Zâhirî İlimlerde Yüksek Bir Âlim Olan Abdullah-ı Şemdînî De Onunla Gitmek İstedi. Fakat Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Ona; "ben Gideyim, Oradan Alıp Getirdiklerime Ortağız." Dedi. Nihâyet Hindistan'a Gitmek Üzere Süleymâniye'den Yola Çıktı. Uzun Ve Meşakkatli Bir Yolculuktan Sonra Hindistan'a Ulaştı. Sonunda Nakşibendiyye Mânevî Yolunun Mürşid-i Kâmili Şâh Gulâm-ı Ali Abdullah-ı Dehlevî Hazretlerinin Huzur Ve Sohbetleriyle Şereflendi. Kısa Zamanda Lâyık Ve Müstehak Olduğu Fazîlet Ve Olgunluğa Ulaştı. Tasavvuf Yolunda İlerleyip Evliyâlık Derecesine Yükseldi. Hocası Ona, İslâmiyetin Emir Ve Yasaklarını Anlatmak Sûretiyle, İnsanların Dünyâ Ve Âhiret Saâdetine Kavuşmalarına Vesîle Olabilmek Ve Talebe Yetiştirmek Hususunda Tam Bir İcâzet, Diploma Ve Hilâfet Verdi. Hocasının Tam Ve Mutlak Vekili Olarak Aldığı Yüksek Feyz Ve Kemâlâtı, İlim Ve Edeb Âşıklarına Sunmak Ve Onları Yetiştirmekle Vazîfeli Olarak Bağdâd'a Gönderildi.

bundan Sonra Bütün Âlem, Vâsıtalı Vâsıtasız İrşâd Ve Feyz Kaynağı Olan Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin Mânevî Nûru İle Nûrlanmaya Başladı. Böylece Bağdâd'da Feyz Ve Nur Saçan Rahmet Güneşi Doğdu.

seyyid Abdullah-ı Şemdînî, Daha Önceki Anlaşmalarının Gereği Bir Müddet Bağdâd'da Kaldıktan Sonra Süleymâniye'ye Dönen Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin Ziyâretine Gitti. Mevlânâ'nın Hindistan'da Elde Ettiği Mârifet Ve Kemâlâtı, Olgunluğu Görünce Ona Olan Muhabbeti Daha Da Arttı. Medrese Talebeliğinde Arkadaşı Olduğunu Düşünmeyip O Evliyâlık Güneşinin Sohbetlerine Devâm Etmeye Başladı. Onun Önde Gelen Talebelerinden Oldu. Bâzı Hasetçi Ve İnkârcı Kimselerin, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin Karşısına Çıkıp, Söz Ve Yazı İle Onu Kötülemeye, Türlü Türlü İftirâlarla Ve Düzme Yalanlarla, Ona Gönül Verenlerin Yolunu Kesmeye Çalıştıkları Sırada, O Hep Onun Yanında Bulundu. Kendisinde Bulunan Asâlet Ve Yüksek Kâbiliyet İle Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin Talebe Yetiştirmek Husûsundaki Mahâretinin Birleşmesiyle Kısa Zamanda Bütün İlimlerde Ve Tasavvuf Hallerinde Yetişerek Olgunlaştı. Mevlanâ Hazretlerinin Binlerce Talebesi Arasında En Yükseklerinden Oldu. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri Ona Talebe Yetiştirmek Üzere İcâzet, Diploma Verdi. Mevlânâ Hazretlerinden İcâzet Ve Hilâfet Alanların Baştan Üçüncüsü Olan Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, Kardeşi Seyyid Ahmed Geylânî Hazretlerinin Oğlu Seyyid Tâhâ-i Hakkârî'yi De, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin Sohbetlerine Götürerek, Onun Da Bu Yolda Yetişmesine Vesîle Oldu.

mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri Bir Ara, Bağdâd'a Gitti. Bu Sırada Abdullah-ı Şemdînî Talebelerin Başına Geçip Onları Yetiştirmekle Meşgûl Oldu. Daha Sonra Tekrar Süleymâniye'ye Dönen Mevlânâ Hazretleri, İnsanlara İslâmiyetin Emir Ve Yasaklarını Anlatmak Üzere Çeşitli Beldelere Yetiştirip Gönderdiği Talebeleriyle Birlikte, Seyyid Abdullah-ı Şemdînî'yi De Şemdinli'ye Gönderdi. Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, Şemdinli Civârındaki Nehrî Kasabasına Yerleşti. Nehrî'de Medrese, Tekke Ve Zâviyeler Yaptırarak Talebe Yetiştirmeye Başladı. Türkiye, İran Ve ırak'ın Çeşitli Yerlerinden İlim Meclisine Ve Sohbetlerine Koşan Pekçok Kimseyi Zâhirî Ve Bâtınî İlimlerde Yetiştirdi. Peygamber Efendimizden Bu Yana, Evliyânın Ve İslâm Âlimlerinin Anlattığı Ve Yaşadığı İslâmiyeti, Güzel Ahlâkı İnsanlara Anlattı. Bilhassa Edeb Ve Ahlâktan Mahrûm Aşîretler Üzerinde Çok Tesirli Olup, Onların Düzelmesine Vesîle Oldu. Kabîle Ve Aşîretlere, Anlayacakları Şekilde Güzel Nasîhatlar Vermek Sûretiyle Onların Doğru Yola Kavuşmalarına Vesîle Oldu.

mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri Onun Hakkında Seyyid Tâhâ-i Hakkârî'ye; "seyyid Abdullah Ne Güzel Bir Şeyhdir. Onda Hiç Kusûr Yoktur. Yalnız Kusûru, Onun Münkiri Yâni Karşısına Çıkıp Onun Büyüklüğünü İnkâr Eden Kimseler Bulunmamasıdır." Buyurdu.

yine Buyurdu Ki:

"beni, Seyyid Abdullah Ve Seyyid Tâhâ'dan Üstün Tutmayınız." Eshâbı; "onlar Sizin Talebenizdir, Nasıl Böyle Dersiniz?" Diye Arz Ettiklerinde; "onlar Şehzâdelerdir. Pâdişâh Olacaklardır. Biz İse, Bir Müddet Onların Terbiyesi İle Meşgûl Olan Ve Böyle Yüksek Bir Vazîfenin Kendisine Verildiği Bir Mürebbiyeyiz. Mürebbî, Şah Olacak Şehzâdeden Üstün Olabilir Mi?" Buyurdular.

berdesûr Kasabasında Bir Medrese Yapıp, Müderrislik Yapan Ve Mezunlar Vermeye Başlayan Yeğeni Seyyid Tâhâ, Arada Bir Huzûruna Gelir, Sohbetinde Bulunurdu. Her Defâsında Kendisine Tasavvuf Yoluna Girmesi Söylenir, O Da; "bir Gün İnşâallah O Da Olur." Der Ve Kendi Kendine; "peygamberlerin, Âlimlerin Ve Evliyânın Hep Düşmanları, Hasetçileri, Sevmiyenleri Olmuştur. Amcam, Dedikleri Gibi Büyük Evliyâdan Olsa, Muhakkak Hasetçisi, Düşmanı, Çekemeyeni Olurdu. Hele Bu Âhir Zamanda Ve Kıyâmetin Yaklaştığı, Hakîkatın Unutulup, Bid'atin Revâc Bulduğu Böyle Bir Devranda Acaba Niçin Hiç Büyüklüğünü İnkâr Eden Düşmanı Yoktur?" Diye Düşünürdü. Bir Gün Berdesûr'da Çarşıda Birisinin, Amcasının Aleyhinde Konuştuğunu Gördü. Bunun Üzerine; "sevmeyeni, Kabûl Etmeyeni Olduğuna Göre, Evliyâdandır." Deyip, Nehrî'ye Geldi. Amcasına Teslîm Olup, Bir Müddet İstifâde Etti. Sonra Mevlânâ'nın Dâveti Üzerine Bağdâd'a Gitti, Orada Kemâle Geldi.

ömrünü İlim Tahsîl Etmeye, İslâmiyeti Öğrenmeye Ve Öğretmeye Vakfetmiş Olan Ve Pekçok Kerâmetleri Görülen Seyyid Abdullah-ı Şemdînî Hazretleri 1813 (h.1228) Senesinde Şemdinli'nin Nehrî Kasabasında Vefât Etti. Nehrî Kabristânının Girişinde Defn Edildi. Kabrinin Üzerinde Sâde Bir Türbe Vardır. Mübârek Kabri Sevenleri Tarafından Ziyâret Edilmekte, Âşıkları Duâ Edip Mübârek Rûhundan Feyz Almaktadır. Onu Vesîle Ederek Duâ Edenlerin Maddî Ve Mânevî Dertlerine Dermân Buldukları Dilden Dile Anlatılmaktadır.

şemdinli'nin Nehrî Kasabasında İlk Defâ İrşâd Ve Feyz Kaynağı Olan Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, Şâfiî Mezhebi Fıkhında Ve Diğer İlimlerde Derin Âlim Olup, İlmiyle Âmil, Büyük Veli, Peygamberlik Sırlarına Vâkıf Ve Hazret-i Osman'ın Güzel Ahlâkını Hatırlatan Güzel Ahlâk Sâhibi Olup, Hayâ Ve Edebin Kaynağı İdi. Her Hâli İstikâmet Ve Doğruluk Üzere İdi. Sohbetleri Hasta Ruhlara Gıdâ, Bakışları Kararmış Kalblere Şifâ İdi. İnsanların Dünyâda Ve Âhirette Kurtuluşa Ermelerinin, Saâdet Kapısının Anahtarı İdi. Allahü Teâlâ Şefâatine Ve Feyzlerine Mazhâr Eylesin. Amin.

 

kaynaklar

1) El-minah; S.108

2) Şems-üş-şümûs; S.136

3) Mecd-i Tâlid; S.106

4) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; S.1128

Yorumlar
Kod: 1XP4X