Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Alâeddîn Bin Esad Lâhorî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:34
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Hindistan evliyaları, Pânipût evliyaları, Alâeddîn Bin Esad Lâhorî

hindistan'da Yetişen Evliyânın Büyüklerinden. İsmi, Alâeddîn Bin Esad, Nisbeti El-lâhorî Ve El-bengâlî'dir. Doğum Târihi Bilinmemektedir. 1397 (h.800) Senesinde Pânî-pût Şehrinde Vefât Etti. Kabri Ziyâret Edilmektedir.

önceleri, Ahâlinin En Zenginlerinden Ve Önde Gelenlerinden Olup, Çok Sevilen Ve Öğülen Bir Zât İdi. Sonraları Tasavvuf Yoluna Girip, Fakirliği Ve İnsanlardan Ayrı, Uzak Bir Yerde Kendi Hâlinde Yaşayıp İbâdet Ve Tâat İle Meşgûl Olmayı Tercih Etti. Ahî Sirâcüddîn Diye Bilinen Sirâcüddîn Osman Hazretlerinin Talebeleri Arasına Girdi. Kendisi Şöyle Anlatır:

"sirâcüddîn Osman, Hâce Nizâmüddîn-i Evliyânın Huzûrunda, Zâhirî Ve Bâtınî İlimlerde Kemâle Gelip, Mezûn Olacağı Ve İcâzet, Diploma Alıp Memleketine Döneceği Sırada Hocasına;

"gideceğim Yerde, Alâeddîn İsminde, Bilgili, Yüksek Makamlı Çok Zengin Birisi Var. Onunla Nasıl Baş Edeyim? Ona Karşı Nasıl Davranmamı Emir Buyurursunuz?" Diye Arzedince, Hocası;

"üzülme, O, Senin Hizmetçin Olacak." Buyurmuş. Bu Cevâba Hayret Eden Ve Kalbi Rahatlayan Sirâcüddîn Osman, Hocasının Sözlerinde Mutlaka Bir Hikmet Olduğunu Düşünerek Yola Çıkıp, Memleketine Vardı. Sirâcüddîn Hazretleri Memleketine Vardığında, Alâeddîn'in Zenginliği Terkederek Tasavvuf Yoluna Girdiğini Öğrenip Çok Sevindi.alâeddîn De Gelip Buna Hizmet Etmeye Başladı. Huzûrunda Yetişip, Evliyâdan Yüksek Bir Zât Oldu. Böylece Nizâmüddîn-i Evliyâ'nın Daha Önce Söylediği Sözün Hikmeti, Mânâsı Anlaşıldı Ve Sözleri Meydana Çıktı.

hocası Sirâcüddîn Hazretlerinin Huzûrunda Yetişip Kemâle Gelen Alâeddîn Bin Esad, Zamânında Bulunan Evliyânın Büyüklerinden Oldu. Bir Dergâhı Vardı. Orada Talebelerine Ders Okuturdu. İyilik, İhsân Sâhibi Bir Zât İdi. Talebelerine Ve Başka İnsanlara Olan İyilik Ve İhsanları O Kadar Çok İdi Ki, Zamânın Sultânı Bu Kadar İhsanda Bulunamazdı. Çok Kerâmetleri Görülmüştür.bir Defâsında Dergâhına Bir Kısım İnsanlar Geldi. Yanlarında Bir De Kedileri Vardı. Kedileri Kayboldu. Alâeddîn Bin Esad'a;

"bizim Kedimizi Getir." Dediler. O Da; "ben Sizin Kedinizin Nerede Olduğunu Bilmiyorum, Nasıl Bulayım?" Diye Hayretini Bildirdi. İçlerinden Birisi, Alay Etmek İçin, Orada Bulunan Bir Hayvanın Boynuzunu Göstererek;

"meselâ Şu Boynuzdan Bulabilirsin." Dedi. Başka Birisi De, Daha Edebsizce Bir Şey Söyledi. Alâeddîn Bunlara Üzüldü, Fakat Hiç Cevap Vermedi. O Kimseler Dergâhdan Ayrılıp Dışarı Çıktıkları Zaman, Boynuz Lâfı Eden Kimseye Bir Öküz Gelerek Boynuzuyla Öyle Vurdu Ki, Aklı Başından Gitti. Arkadaşları, Bunu Ölecek Zannettiler. Daha Edebsiz Konuşan İkinci Kimse İse, Şiddetli Bir Hastalığa Yakalandı Ve O Hastalıktan Öldü. Bunların Bu Hâllerine Şâhid Olan Arkadaşları İse, Büyüklere Uygunsuz Söz Söyleyenlerin Cezâlarının Pek Ağır Ve Şiddetli Olacağını Anladılar.

rivâyet Edilir Ki, Alâeddîn Hazretleri Tasavvuf Yolunda İlerleyip Kemâle Geldikten Sonra, Allahü Teâlâ, Ona Önceki Hâlinden Daha Çok Mal Ve Zenginlik İhsân Eyledi. Fakat O, Bunlara Hiç Meyletmedi. Hepsini Allah Rızâsı İçin Dağıtıp, Sadaka Verdi.

 

kaynaklar

1) Ahbâr-ül-ahyâr; S.149

2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.9, S.365

Yorumlar
Kod: FC4IB