Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Alâeddîn Âbizî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:32
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Afganistan evliyaları, Herat evliyaları, Alâeddîn Âbizî

evliyânın Büyüklerinden. İsmi Muhammed Bin Mü'min Âbizî, Lakabı Alâeddîn'dir. Kûhistan'a Bağlı Âbiz Köyünde Doğdu. Doğum Târihi Bilinmemektedir. 1486 (h.892) Senesinde Vefât Etti. Kabri, Herat'ta Sa'deddîn-i Kaşgârî Hazretlerinin Kabri Yanındadır.

ilk Zamanlarda Afganistan'ın Kuzeybatısında Bulunan Herat Beldesinde Zâhirî İlimleri Tahsîl Etmekle Meşgul İken, Evliyânın Büyüklerinden Sa'deddîn-i Kaşgârî Hazretlerini Tanıdı. Bu Zâtın Ruhlara Hayat Veren Tesirli Sohbetlerinde Yetişti. Bir Ara Zâhirî İlimleri Okumaya Devâm Etmekle Bırakmak Arasında Kararsız Kaldı. Bu Düşünceler İçinde Şehirden Dışarı Çıkıp, Emîr Fîrûz Şah Medresesine Giderek İçeri Girip Mescidin Mihrabına Oturdu. İçeride Kimseler Yoktu. O Esnâda;

"ey Alâeddîn! Kavuştuğun Zâtın Sohbetine Devâm Eyle. Râhat Ve Huzura Kavuş." Diye Bir Ses Duydu. Bu Sözden, Zâhirî İlimlerle Bu Kadar Meşgûl Olmasının Kâfî Geldiğini, Bundan Sonra Bütün Gayreti İle Tasavvuf Yolunda İlerlemeye Çalışması Gerektiğini Anladı. Dışarı Çıkıp Giderken, Evliyâdan Necmeddîn Ömer İsimli Bir Zâtın Bulunduğu Köye Vardı. Köyde O Zâtı Gördü. Gönlünden;

"acabâ Bu Hususta Bu Zât Bana Ne Tavsiyede Bulunur." Diye Düşünerek, Necmeddîn Ömer'in Yanına Yaklaştı. Necmeddîn Ömer Buna;

"biraz Önce Medresenin Mescidindeyken Sana Söylediğim Sözü Duymadın Mı? İçinde Hâlâ Tereddüd Mü Var?" Dedi. Bu Söz Karşısında Hayretler İçinde Kalan Alâeddîn Âbizî, O Anda Her Şeyden Alâkayı Kesip, Mevlânâ Sa'deddîn-i Kaşgârî'ye Teslim Olmaya Kat'î Karar Verdi Ve Doğruca O Büyük Zâtın Yanına Vardı.

sa'deddîn-i Kaşgârî Hazretleri Bu Sırada Câmide Bir Köşeye Çekilmiş, Yalnız Başına Oturup Murâkabe Ve Tefekkür İle Meşgûl İdi. Mevlânâ Alâeddîn, Büyük Bir Edeble Yaklaşıp, Hürmetle Oturdu. Sa'deddîn-i Kaşgârî Başını Kaldırıp, Biraz Önceki Sözleri O Da Söyledi.

"ey Alâeddîn! Bu Büyük Nîmeti Elde Etmeye Bak!" Buyurdu. Gönlündeki Şüphe Ve Tereddüd Bulutları Sıyrılıp Kalkmış Olan Alâeddîn Âbizî, Bu Sözü Duymakla Çok Değişti. İçinde, İnsanı Allahü Teâlâya Kavuşturan Bu Yolda, Bu Büyük Zât Vâsıtasıyla İlerlemek, Her Şeyiyle Ona Teslim Olmak Arzusu Kuvvetlendi Ve Bütün Kalbi İle Bu Zâta Bağlandığını Hissetti.

bundan Sonra Mevlânâ Sa'deddîn'in Sohbet Ve Hizmetinde Bulunmaktan Hiç Ayrılmadı. Ondan Aldığı Feyzlerin Bereketi İle Mânevî Derecelere, Yüksek Olgunluklara Kavuştu. O Büyük Zâtın Talebelerinin En Önde Gelenlerinden Ve Hizmetinde En Çok Bulunanlardan Oldu. Her An Mevlânâ Sa'düddîn'in Mânevî Terbiyesi Ve Koruması Altında İdi.

alâeddîn Âbizî, Birgün Hastalanmıştı. Hastalığın Tesiri İle Öyle Hâlsizleşti Ki, Tâkati Kesildi. Yanındakiler O Gece Vefât Edeceğini Zannettiler. Hastalığının Verdiği Şiddetli Elem İle Kendinden Geçmiş Olan Alâeddîn Âbizî, O Hâlde Uyuyakaldı. Rüyâsında Hocası Sa'deddîn Hazretlerini Gördü. Hocası, "bismillâhi Hasbiyallahü, Tevekkeltü Alellahi Va'tesamtü Billâhi Fevvadtü Emrî İlallâhi Mâşâallahü Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâh" Duâsını Öğretti. Bu Duâyı Okuyarak Uyandı. Bu Duânın Bereketi İle, Üzerinde Hastalıktan Hiç Bir Eser Kalmadığını Hissetti. Abdest Alıp, Gâyet Dinç Ve Rahat Olarak Sabah Namazını Kıldı.

alâeddîn Âbizî, Mekke-i Mükerremeye Gitti Ve Zamânın Önde Gelen Velîlerinden Abdülkebir-i Yemenî İle Görüşüp Sohbet Etti. Birgün Abdülkâdir-i Yemenî Ona;

"zulüm Nedir?" Diye Sorunca; "bir Şeyi Lâyık Olduğu Yerden Başka Bir Yerde Kullanmaktır." Cevâbını Verdi.

"peki Zikir Nedir?" Diye Sorunca Da; "la İlâhe İllallah Kelime-i Tevhîdini Söylemektir." Dedi.

alâeddîn Âbizî, Abdülkebîr-i Yemenî'nin Yanında Bir Müddet Kaldıktan Sonra, Hocası Sa'deddîn-i Kaşgârî'nin Yanına Döndü. Onun Sohbetlerinde Bulundu. İyice Olgunlaştı. Onun Vefâtından Sonra Da, Mevlânâ Abdürrahmân Câmî Hazretlerinin Sohbetlerine Devâm Etti. Mevlânâ Câmî, Bu Kıymetli Talebesini Çok Sever, Onun Yaratılışını; Temiz, Pâk Bir Toprağa Benzetirdi.

mevlânâ Alâeddîn Âbizî, Tasavvuf Yolunda Yetişip Kemâle Geldikten Sonra, Medreselerde, Tekkelerde Talebe Okutup Ders Verecek Yerde, Küçük Çocukları Okutmaya Başladı. Böylece Büyüklük Ve Yükseklik Hâllerini Gizler, Kendisini Setrederdi. Kendisi Şöyle Anlatır:

"hâce Ubeydullah-ı Ahrâr Hazretleri Herat'ı Teşrif Ettiği Zaman, Ona Olan Hürmet Ve Muhabbetlerimi Arzetmek Üzere Ziyâretine Gittim. Bana; "kimsiniz? Ne İle Meşgûlsünüz?" Diye Sordu.

"efendim, Mevlânâ Sa'deddîn-i Kaşgârî'nin Fukarâsından Bir Fakîrim. (talebesiyim Diyemediği İçin Bu İfâdeyi Kullanmaktadır.) Küçük Talebelere Muallimlik Yapıyorum." Dedim. Bunun Üzerine Ubeydullah-ı Ahrâr Hazretleri:

"mektep Hocalığı, Muallimlik Yapmak Büyük Ve Kıymetli Bir İştir. Onun Birçok Faydaları Vardır." Buyurup, Bundan Sonra Hocam Sa'düddîn-i Kaşgârî'nin Üstünlüklerinden Anlattı. Aralarındaki Muhabbet Ve Yakınlığı Bildirip, Bana Teveccühde Bulundu."

alâeddîn Âbizî Hazretlerinin Büyük Oğlu Gıyâseddîn Anlatır:

"bir Yaz Günü, Yatsı Namazından Sonra, Uyumak Üzere Odama Çekilmiştim.gökte Ay Yükselmiş, Ortalık Ay ışığı İle Aydınlanmıştı. Evimizin Bitişiğinde Bir Ev Vardı Ve İçi Bomboş Görünüyordu. O Evde, Kimsecikler Yoktu. Bir Ara Bu Evden Bâzı Sesler Geldiğini Hissettim. Merakla, Bir Kenardan Evin İçine Baktım. İçeride, Gölge Hâlinde, Karşılıklı Oturan Bir Erkekle Bir Kadının Konuştuklarını Gördüm. Sonra Gelip Yatağıma Yattım, Uyudum. Sabahleyin Namazdan Sonra, Babam Bana;

"evlâdım! Komşu Evine Bakıp İçindekileri Seyretmek Câiz Değildir. Yandaki Evden Duyulan Sesin Ne Olduğunu Araştırmak Ve Anlamaya Çalışmak Senin Vazifen Değil Ki!" Buyurdu."

mevlânâ Alâeddîn Hazretleri, Sohbetlerinde Kendinden Bir Şey Söylemez, Daha Çok Hocalarından Ve Diğer Büyüklerden Naklederek Konuşurdu.

kendisine Dervişlikten Sorulduğunda Buyurdu Ki: "size Mezarda Faydası Olmayacak Her Şeyle Alâkanızı Kesiniz. Dervişlik, Elenmiş Ve Üzerine Hafif Su Dökülmüş Toprağa Benzer. Ne Üzerine Basanın Ayağını İncitir, Ne De O Ayağa Toz Bulaştırır. Bu Târif, Dervişliğin Kendisinin Değil, Sıfatının Târifidir. Hakîkatte Dervişlik, Her Zaman Ve Her İşinde Allahü Teâlâyı Unutmamaktır."

talebeye Lâzım Olan Edeb Nedir? Denildiğinde; "talebeye Üç Şey Çok Lâzımdır: Birincisi; Her An Abdestli Bulunmak. İkincisi; Bulunduğu Hâli Çok İyi Korumak. Üçüncüsü De; Yiyip İçtiğinin Helalden Olmasına Dikkat Etmektir." Buyurdu.

"zâhirî Ve Bâtınî Bütün Saâdetlerin, Rahatlıkların Hepsi, Resûlullah Efendimize Tâbi Olmakla Ele Geçer. O'na Uymak Nisbeti Ne İse, Huzûr Ve Saâdet De O Nisbettedir. Bu Yolda İlerlemek, Kâbiliyet, Gayret Ve İsteğin Bir Araya Gelmesiyle Mümkündür." Buyurdu. 

kulluk Hakkında Da: "insanoğluna Verilen Mükellefiyet Ve Mes'ûliyet, Mahlûklardan Hiçbirine Verilmemiştir. İnsanın, Bâzı İbâdet Ve Tâatları Yapmasıyla İş Bitmez. Bunlarla Berâber, Kulluğa Sımsıkı Sarılmak, Söz Söylemekte, Yemek Yemekte, Hattâ Etrâfına Bakınmakta Fevkalâde Dikkati Gerektirir. Çünkü, Her Söz Ve Hareketinden Mes'ûldür, Hepsinden Allahü Teâlâya Hesap Verecektir."

sık Sık Şöyle Derdi: "allahü Teâlâdan Gâfil Olmayan, O'nu Unutmayan Cennet'tedir."

"içinde Hakîkî Aşk Acısı Bulanmayan Kimseye, Bu Yolda İlerlemek Nasîb Olmaz."

"allahü Teâlânın Velî Kulları, Meclislerinde Bulunan Kimseleri Mânevî Yönden Faydalandırırlar."

"ağzına Helva Veren Kimse İle, Ensene Tokat Atan Kimse Arasında, Fark Gözettiğin Müddetçe, Îmânın Kemâle Gelmiş Değildir."

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

iki  Tarafı  Keskin  Kılıç

"birgün Alâeddîn Âbizî'nin Gönlünden;

"allah Adamlarına Dil Uzatanlar Niçin Helâk Olurlar?" Düşüncesi Geçti. Bu Düşünceler İçinde İken Sohbet Ettiği Abdülkebîr-i Yemenî Hazretleri Onun Bu Hâlini Anlayıp;

"ey Alâeddîn Kardeşim! İki Tarafı Çok Keskin Olan Bir Kılıcı, Kabzasından Duvara Sağlam Bir Şekilde Yerleştirseler, Gâfil Bir Kimse De Süratle Gelerek O Kılıca Kendisini Çarpsa Ve Boynu Kopsa, O Kılıcın Ne Kabahati Vardır. Evliyâ Çekilmiş Kılıç Gibidir. Ona Çarpan Helâk Olur. Evliyâya Dil Uzatan, O Kılıca Çarpan Kimse Gibidir. Evliyâya Dil Uzatan, Sıkıntı Veren Kimseyi Evliyâ Affetse Bile, Allahü Teâlâ Affetmez Ve Cezâsını Mutlakâ Verir." Buyurdu.

 

kaynaklar

1) Reşehât Ayn-ül-hayât (arabî); S.137

2) Reşehât Ayn-ül-hayât (osmanlıca); S.258

3) Nesâyim-ül Mehabbe; S.398

Yorumlar
Kod: 3ZR6Z