Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Ayn-ül-kudât Hemedânî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:36
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; İran evliyaları, Hemedan evliyaları, Ayn-ül-kudât Hemedânî

büyük Velîlerden Ve Fıkıh Âlimi. İsmi Abdullah Olup, Babasınınki Muhammed'dir. Künyesi Ebü'l-meâlî, Nisbeti İse Hemedânî'dir. Kâdıların Gözbebeği Anlamına Gelen "ayn-ül-kudât" Lakabıyla Meşhur Oldu. Doğum Târihi Ve Yeri Belli Değildir.

ayn-ül-kudât Küçük Yaşta İlim Öğrenmeye Başladı. İmâm-ı Gazâlî'nin Eserlerini Mütâlaa Etmeye Başlayınca, Maksadına Kavuştuğunu Anladı. Tam Dört Sene İmâm-ı Gazâlî'nin Eserlerini Okuyup, İnceledi. Kendi Kendine; "ey Gönül! Artık Allahü Teâlâya Kavuşturan Yolu Buldun. Bundan Sonra Senin Dünyâya Meyletmenin Sebebi Nedir?" Diye Sordu. Bu Sırada Hemedan'a İmâm-ı Gazâlî'nin Kardeşi Ahmed Gazâlî Geldi. Onun Sohbetine Yirmi Gün Kadar Devâm Etmekle Şereflendi. Bu Zaman İçinde Daha Önce Onda Bulunmayan Tasavvuf Derecelerine Kavuştu. Öyle Bir Aşk Hâli Hâsıl Oldu Ki, Bir An Önce Bu Fâni Âlemden Çıkıp, Allahü Teâlâya Kavuşmak İstiyordu. Kendi Kendine Şöyle Düşünüyordu: "nûh Aleyhisselâmın Ömrü Kadar Yaşasam, Yine Ölmeyecek Miyim? Bu Dünyâda Kim Ebedî Kalıp, Âhirete Göç Etmedi?" Bundan Sonra Aldığı Her Nefeste Âhirete Olan Arzu Ve İsteği Arttı.

bir Gün Ayn-ül-kudât, Hemedan Âlimleri İle Sohbet Ediyordu. Orada Bulunanlardan Birisi Aşka Gelip; "benim Ölüme Olan Arzum Çok Fazlalaştı." Dedi. Ayn-ül-kudât Da; "mâdem Ki Ölümü Çok İstiyorsun, Öyleyse Öl!" Dedi. O Kimse Birden Tuhaflaşıp, Orada Öldü. Sohbette Zamânın Müftüsü De Vardı. Ayn-ül-kudât'a Dönerek; "diriyi Öldürdüğün Gibi, Ölüyü De Diriltebilir Misin?" Diye Sorunca, O Da; "ölen Kimdir?" Diye Sordu. Fakîr Mahmûd Olduğunu Söylediler. Ayn-ül-kudât Ellerini Açıp; "yâ Rabbî! Bu Fakir Mahmûd Kuluna Can Ver!" Deyince, Allahü Teâlânın İzniyle Derhal Dirildi.

ayn-ül-kudât Bir Sohbetinde Şöyle Buyurdu: "kalp, Allahü Teâlânın Evidir. Dâvûd Aleyhisselâm; "yâ Rabbî! Seni Nerede Arayayım!" Deyince, Cevap Olarak; "ben, Benim İçin Kalpleri Kırılmış, Benim İçin Kalpleri Harâb Olmuşların (evliyânın) Yanındayım." Buyruldu. Yine Bu Mânâdaki Hadîs-i Kudsîde Buyruldu Ki: "yere Ve Göğe Sığmam, Ancak Mümin Kulumun Kalbine Sığarım."

hakîkî Îmâna Kavuşan Kimseler, Allahü Teâlânın Himâyesinde Olurlar. Hakîkata Vâsıl Olmuşlardır. Bunlar Hakkında Hadîs-i Kudsîde Buyruldu Ki: "evliyâm, Kubbem (örtüm) altındadır. Onları Benden Başkası Tanımaz. Bunların Hâlleri, Halkın Anlayışlarına Sığmaz. Halkın Bunlar Hakkında Bildikleri, Benzetme Ve Temsilden Öteye Geçmez. Bunlar Öyle Bir Kâfiledir Ki, Allahü Teâlâya Verdikleri Ahde Vefâ Gösterirler." hadîs-i Şerîfte Buyruldu Ki; "allahü Teâlânın Öyle Kulları Vardır Ki, Kalbleri Güneşten Daha Parlak, Fiilleri (amelleri) peygamberlerin Amelleri Gibidir (yâni Kerâmetleri Vardır). onlar, Allah Katında Şehîdler Mertebesindedirler."

başka Bir Hadîs-i Şerîfte Buyruldu Ki: "size Bir Kavim Bildiriyorum Ki, Onların Allah Katında Mertebeleri Benim Gibidir. Ancak Onlar, Peygamberler, Şehîdler Değildir. Enbiyâ Ve Şühedâ Onlara Gıbta Ederler. Onlar Birbirine, Allah Rızâsı İçin Muhabbet Ederler."

başka Bir Hadîs-i Şerîfte İse; "insanlar Üç Kısımdır. Birinci Kısım, Hayvanlara Benzer. İkinci Kısım, Meleklere Benzer. Üçüncü Kısım, Peygamberlere Benzer." buyruldu. Birinci Kısımda Olanların Maksadı, Hayvanlar Gibi Yiyip İçmektir. Bunlar Hakkında A'râf Sûresinin 179. Âyet-i Kerîmesinde Meâlen Buyruldu Ki: "onlar Dört Ayaklı Hayvanlar Gibidir. Belki Daha Da Aşağıdırlar."ikinci Kısımdakilerin Maksadı, Melekler Gibi Tesbîh, Namaz, Oruç Gibi İbâdetlerdir. Üçüncü Kısım İnsanların Hizmeti, Maksadı, Aşk-ı İlâhî Rızâ-yı Bârî, Muhabbetullah Ve Allahü Teâlâya Teslim Olmaktır.

ayn-ül-kudât Hemedânî Halk Arasında Çok Sevilen, Îtibâr Edilen Bir Zât İdi. Bu Sebepten Kendisini Çekemeyenler, Hased Edenler Çıktı. Vezir Ebü'l-kâsım, Bunlardan Biriydi. Fakat Sultanın Sevdiği, Devletin İleri Gelenlerinden Olan Azîz İse, Ayn-ül-kudât'a Çok Hürmet Eder, Muhabbetini İzhâr Ederdi. Bir Ara Azîz, Bir Musîbete Uğrayıp, Bulunduğu Mevkîden Ayrılınca, Vezîr Ebü'l-kâsım, Abdullah Ayn-ül-kudât İmzâsıyla, Dînin Emir Ve Yasaklarına Aykırı Bir Yazı Hazırladı. Devrin Âlimlerini Toplayıp, Bu Yazıyı Okuttu Ve; "böyle Söyleyen Bir Kimsenin Dînimizdeki Yeri Nedir?" Diye Sordu. Âlimler De; "öldürülmesi Lâzımdır." Diye Cevap Verdiler. Böyle Bir İftirâya Uğrayan Abdullah Ayn-ül-kudât, Hemedan'da 1131 (h.525) Senesinde İdâm Edilerek Şehîd Oldu. "abdullah Ayn-ül-kudât'ın Öldürülme Zamânı Yaklaşıp, Asılmak İçin Darağacına Getirildiğinde, Şuarâ Sûresinin Son Âyetini, Meâlen; "zâlimler Yakında Nereye Rücû Edeceklerini (döneceklerini) bilecekler." okudu."

ayn-ül-kudât Hemedânî Buyurdu Ki:

biliniz Ki, İlim Üç Kısımdır. Birincisi, Âdemoğlunun İlmidir. İkincisi, Meleklerin İlmidir. Üçüncüsü İse, Mahlûkâtın Ve Mevcûdâtın İlmidir. Bu Kısımlardan Başka Dördüncü Kısım Vardır Ki, Bu Da Allahü Teâlânın İlmidir. Bu İlme, İlm-i Meknûn (sır İlmi) De Denir. Bu İlmi, Allahü Teâlâdan Başka Kimse Bilmez. Hadîs-i Şerîfte Buyruldu Ki: "ilim Çin'de De Olsa Alınız." başka Bir Hadîs-i Şerîfte İse; "ümmetimin Âlimleri, İsrâiloğullarının Peygamberleri Gibidir." buyruldu.

"her Beldeye Tabîb-i Hâzık Olan Bir Âlim Lâzımdır. Bu Âlim Sebebiyle İnsanlar Tedâvî Olup, Dertlerine Derman Bulur. Bu Âlimi Terk Edenler, İlacı Terk Etmişler Demektir. Böyle Kimselere Lâyık Olan, Hastalık İçinde Bulunmaktır. Enfâl Sûresi 12. Âyet-i Kerîmesinde Meâlen Buyruldu ki: "eğer Allahü Teâlâ, Ezelî İlminde Onlarda Hayır Ve Saâdet Takdîr Etmiş Olsaydı, Onlara Hakkı İşittirirdi." yâni Allahü teâlâ Onları Hayırlı Eyleseydi Onlara Hayrı İşittirirdi.

ayn-ül-kudât Hemedânî'nin; zübdet-ül-hakâik (tasavvuf Ehlinin Sözlerinin Yer Aldığı Bir Eserdir), medâr-ül-uyûb Fit-tasavvuf Ve Er-risâlet-ül-yemîniyye adlı Eserleri Vardır.

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

elini  Göğsüne  Koy

bir Talebesine Şöyle Nasîhat Etti:

kalbinin Ürperdiği İşi Yapma! Nefsine Uyma! Şüphe Ettiğin İşlerde Kalbine danış! Hadîs-i Şerîfte Buyruldu Ki: "nefse Sükûnet Ve Kalbe Ferahlık Veren İş, İyi İştir. Nefsi Azdıran, Kalbe Heyecan Veren İş Günahtır." yine Hadîs-i Şerîfte; "helâl Olan Şeyler Bellidir. Haramlar Da Bildirilmiştir. Şüpheli Olanlardan Kaçınız. Şüphesiz Bildiklerinizi Yapınız!" buyruldu. Bu Hadîs-i Şerîf Gösteriyor Ki, Şüphe Edilen Ve Kalbi Sıkan Şeyi Yapmamalıdır. Şüphe Edilmeyeni Yapmak Câiz Olur. Şüpheli Bir Şeyle Karşılaşınca, Eli Kalb Üzerine Koymalı. Kalp Çarpması Artmazsa, O Şeyi Yapmalı. Eğer Fazla Çarparsa, Yapmamalıdır. Hadîs-i Şerîfte Buyruldu Ki: "elini Göğsüne Koy! Helâl Şeyde Kalp Sâkin Olur. Haram Şeyde Çarpıntı Olur. Şüpheye Düşersen Yapma! Din Adamları Fetvâ Verseler De Yapma!"îmânı Olan Kimse, Büyük Günâha Düşmemek İçin, Küçük Günahtan Kaçar.

insanların Söz Taşımalarını Dinleme. Zîrâ Hadîs-i şerîfte; "nemmâm (koğucu, Söz Taşıyan)cennet'e Giremez." buyruldu. İnsanların Ayıplarını Görme. Hadîs-i Şerîfte; "insanların Ayıplarını Araştırmayınız." buyruldu. Sonra Müşkil Bir Mesele Olursa, Ehlini Buluncaya Kadar Sabret. nefsine Uyarak Sabrı Elden Bırakma! Zîrâ Nefsin Senin En Büyük Düşmanın Olup, Sabretmene Mâni Olmaya Çalışır. Sen Her Hâlükârda Sabrı Terketme!

 

kaynaklar

1) Mu'cem-ül-müellifîn; C.5, S.132

2) Tabakât-üş-şâfiiyye; C.7, S.128

3) Keşf-üz-zünûn; S.901

4) Esmâ-ül-müellifîn; C.1, S.455

5) Şezerât-üz-zeheb; C.4, S.75

6) Nefehât-ül-üns, S.471

7) Nesâyim-ül-mehabbe; S.260

8) Sefînet-ül-evliyâ; S.168

9) The Sûfi Orders İn ıslâm; S.53

10) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.6, S.127

11) Brockelmann; Gal.1, S.490, Sup.1, S.674

Yorumlar
Kod: VSKYS