Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Azerî Hamza Bin Ali
  30 Mart 2018 Cuma , 23:37
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; İran evliyaları, Horasan evliyaları, Azerî Hamza Bin Ali

ilimlere Vâkıf, Ârif Ve Himmet Sâhibi Bir Zât. 1380 (h.782) Yılında Maverâünnehr'de İsferâyin Kasabasında Doğdu. 1462 (h.866) Yılında Vefât Etti.

asıl Adı Hamza Bin Ali Meliki't-tûsî Ve Beyhakî'dir. Babası İsferâyin'de Mevki Sâhibi Bir Zât İdi. Hamza Bin Ali Küçük Yaştan Îtibâren İlim Sâhipleri Ve Gönül Sultanları İle Berâber Oldu. Gençlik Çağında Dahi Dünyâ İşlerine İltifat Etmedi. Hiç Bir Emel Peşinde Koşmadı. Fen Ve Din İlimlerinde İlerledi. Şiir İle Meşgûl Oldu. Sultan Şahruh Hakkında Bir Kasîde Yazdı. Şeyhe Çok Hürmet Ve Tâzim Gösteren Sultan Ona "melikü'ş-şuarâ" Ünvânını Vereceğini Vâdetti.ancak Hamza Bin Ali Bu Makamı Dünyâ Muhabbetine Açılan Bir Pencere Görüp, İstemedi. O, Dünyâyı Tamamen Terketmek İstiyordu.

bu Maksatla Şeyhlerin Şeyhi, Âriflerin Önderi Muhyiddîn Et-tûsî El-gazâlî'nin Sohbetlerine Katıldı. Ondan Hadîs Kitaplarını Okudu. Tarîkat Erkânını Öğrendi Ve Bu Yolda İleri Derecelere Kavuştu. Mânevî Hazzın, İlâhî Aşkın Tadını Aldığı Bu Büyük Şeyhin Yanından Hiç Ayrılmadı. Onunla Birlikte Hacca Gitti. Ancak Şeyh Muhyiddîn Hazretleri Halep'te Hayâta Gözlerini Kapadı.

şeyh Azerî Bundan Sonra Seyyid Nîmetullah Hazretlerinin Derslerine Devâm Etti. Bu Gönül Sultanının Yanında Seyr Ve Sülûk Yaparak, Nefsini Kötü Huylardan Ve Çirkin Sıfatlardan Temizledi. Allahü Teâlânın Beğendiği Şeylerde Fânî Olup Tam İhlâsa, Her İşini Yalnız Allahü Teâlânın Rızâsı İçin Yapma Makâmına, Kavuştu. Bu Hâle Geldikten Sonra Seyyid Nîmetullah Hazretlerinden İcâzet, Diploma Aldı.

şeyh Azerî Hazretleri Bundan Sonra İki Defâ Yaya Olarak Hacca Gitti. Bir Yıl Beytullah'ta Kaldı. Harem'de, Haccın Âdâb Ve Erkânı İle Kâbe'nin Târihi Hakkında Bilgi Veren sa'yü's-safâ kitabını Yazdı. Sonra Hind'e Gitti. Bir Müddet Orada Kaldı. Şeyh Azerî'nin Sohbetlerine Katılan Hind Meliki Sultan Ahmed, Kendisinden Çok Memnun Oldu. Şeyhe Elli Bin Dirhem Hediye Gönderdi Ve Ülkesinde Kalmasını İstedi. Ancak Şeyh Azerî Hazretleri Bu Hediyeyi Kabûl Etmedi. Bir Müddet Sonra Da Ülkesine Döndü.

bundan Sonra Otuz Yıl İbâdet Seccâdesinde Oturdu. Allahü Teâlâyı Tefekkür İle Meşgûl Oldu. Âlimler, Din Ve Devlet Büyükleri, Mülk Ve Millet Sahipleri Ve Her Sınıf İnsan Ziyâretine Gelirler, Hizmetinde Bulunurlar, Nasîhat İsterler Ve Rızâsına Kavuşmak İçin Can Atarlardı.

tîmûr Hanın Torunlarından Sultanzâde Muhammed Bin Baysungur, ırak'a Gideceği Vakit Şeyhin Ziyâretine Geldi. Şeyh Ona Adâlet Ve Merhâmet Hakkında Pek Çok Nasihatlerde Bulundu. Sohbet Esnâsında Şehzâdenin Kalbinde Şeyhe Karşı Büyük Bir Muhabbet Hâsıl Oldu. Şeyhin Önüne Bir Kese Altın Bıraktı. Şeyh Bunu Kabûl Etmedi Ve Şu Beyti Okudu:

"altını Dağıtmak, Onu Hiç Almamaktan Daha İyi Ve Hayırlı Değildir." Sultanzâde Bundan Sonra Şeyhe Daha Çok Bağlandı.

şeyh Azerî Hazretlerinin Kasîdelerini Toplamış Olduğu Dîvânındaki Şiirlerinden Bâzıları Şu Mânâdadır:

"ben Sana Hikmetten Bir Nükte Öğreteyim. Sen Bunu Yaparsan İki Âlemde Büyük Adam Olursun. Tarîkat Libasını Giydiğin Vakit Zilletten Müteessir Olma. İzzet İle Övün."

"yaygı Gibi Yayılmış Olan Bu Yeryüzünün Durumunu Gözünün Önüne Al. Bunu Tıpkı Siyâh, Beyaz Hânelere Ayrılmış Bir Satranç Tahtası Gibi Farz Et. Birbiri Karşısına Konulmuş Siyah Ve Beyaz Hâneler Ayniyle Gece Ve Gündüzün Aydın Ve Karanlık Saatlerine Benzer. Burada Akıl Ve Nefs Birer Mühendis Ve Hokkabaz Ve Yekdiğerini Yenmek İsteyen İki Satranç Ustasıdır. Aklını Başına Al; Nefis, Hîleler Yapan, Dalavereci Bir Rakîptir. Ey Azerî, Bir Kimse Nefsin Kötü İsteklerinden Korunmazsa Murâd Atını, İlâhî Yoldaki Arzu Ve İsteğini Kaybetmiştir. Zaman Herkesle Bir Türlü Oyun Oynar. Onun Oyunundan Sakının."

"hikmet Hazînesinin Anahtarı Bizim Elimize Geçtiği Zamandan Beri Hırs Gözüne Kanâat Sürmesini Sürdük. Ey Gönül Bu Dünyâ Olayları Ayarı Düşük Bir Pazardır. Biz Bunu Birçok Kere Himmet Terâzisiyle Tarttık. Ancak Korkarım Ki, Bizim Tâat Ve İbâdet Sayfalarını Yok Saydığımız Gibi, Yarın Tevfik Sayfamızı Da Yok Saymasınlar. Bugün Ayrılıktan Çektiğimiz Azâbın Yanında Yarın Haşr Gününde Çekeceğimiz Azâbın Gözümüzün Önünde Hiç Ehemmiyeti Yoktur. Vatanın Ve Yar İle Bulunmanın Kadri Kıymeti Nedir? Bunu Bizden Sor. Çünkü Biz Gurbet Mihneti Nedir; Bunu Çekmişiz, Ne Acı Olduğunu Biliriz."

şeyh Azerî Hazretlerinin Dîvânından Başka cevâhirü'l-esrâr, Sa'yü's-safâ, Tuğrây-ı Hümâyûn ve acâibü'l-garâib adında Eserleri Vardır. Şeyh Hazretleri 82 Yaşında İken 1462 (h.866) Yılında İsferâyin Kasabasında Vefât Etti. Mezarı Buradadır. Bütün Malını Mülkünü Sâlihlere, Zâhidlere, Dünyâya Düşkün Olmayanlara, Fakirlere Ve İlim Talebelerine Vakfetmişti. Bu Sebeple Türbesinin Yanındaki Zâviyede Yıllarca Ders Okundu. Ziyâretçiler Eksik Olmadı. Sultanlar Ve Hâkimler De Onun Rûhu İçin Orada Ders Gören Talebelere Ve Gelip Giden Fakirlere, İhtiyaç Sâhiplerine Lütuf Ve İhsânlarda Bulunurlardı.

hâce Ahmed-i Müstevfî, Şeyhin Vefâtı Üzerine Şu Kıtayı Söyledi:

"yazık Ki Zamânenin Şeyhi Azerî'nin Hayat Kandili Riyâsız Kaldı. Gönül Çerağı Onun Hayat Körüğüyle Hakîkatlerin Her Çeşidiyle Parlıyordu. O Şiir Söylemekte Hüsrev-i Dehlevî'ye Benzediği İçin, Ölüm Târihi "hüsrev" Oldu."

 

kaynaklar

1) Devletşah Tezkiresi; S.466-472

Yorumlar
Kod: 96YC6