Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Bennân El-hammâl
  30 Mart 2018 Cuma , 23:38
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Mısır evliyaları, Kâhire evliyaları, Bennân El-hammâl

mısır Velîlerinden. İsmi Bennân, Künyesi Ebü'l-hasan'dır. Aslen Vâsıtlı Olup Babasının İsmi Muhammed'dir. Bütün Ömrünü Mısır'da Geçirdi. Hakkı Söyleyen, İyiliği Emreden Âlimlerin Önderi İdi. Ebû İmrân-ı Kebîr'in Talebesi İdi. Cüneyd-i Bağdâdî Ebû Hafs Nişâbûrî Ve Zamânın Âlimleriyle Sohbet Etti. Ebü'l-hüseyin Nûrî'nin Hocası İdi. 928 (h.316) Senesinin Ramazan Ayında Mısır'da Vefât Etti.

mısırlı Bir Kimse, Kendisini Sevmezdi. Yırtıcı Bir Hayvanın, Bennân Bin Muhammed'i Yemesi İçin Duâ Etti. Bir Süre Sonra Bennân-ı Hammâl Hazretleri Yolculuğa Çıkmıştı. Ormandan Geçerken, Karşı Taraftan Gelen Mısırlı O Kimse İle Karşılaştı. Tam O Sırada, Yola Bir Kaplan Çıktı. Hemen Bennân-ı Hammâl Hazretlerinin Yanına Gitti. O, Kaplanın Sırtını Sıvazladı, Sonra Onun Yanından Ayrıldı. Kaplan, Mısırlının Yanına Giderek Onu Parçalamak İstedi. Bu Kimse Çok Korktu Ve Rengi Değişti. Bennân-ı Hammâl, Kaplanı Yanına Çağırarak Kulağına Bir Şeyler Söyleyince, Kaplan Yanlarından Uzaklaşıp, Ormana Geri Gitti. Bu Hâli Gören Kimse, Derhal Tövbe Etti. Bennân-ı Hammâl'ın Talebelerinden Oldu Ve Sonra Bir Daha Hiç Kimse Hakkında Kötü Düşünmedi.

bennân-ı Hammâl Hazretleri, Zamânın Sultânının Yanına Gidip, Ona Allahü Teâlânın Emirlerini Bildirip, Nasîhatta Bulundu. Nasîhatleri Dinlemeyen Sultan, Onun Yırtıcı Hayvanlara Atılmasını Emretti. Yırtıcı Hayvanlar Yanına Gelip Koklamaya Başladılar. Fakat Zarar Vermediler. Sultan Yaptığı Hatâyı Anlayıp Af Diledi.

bir Gün Biri Gelip; "efendim Çoktan Beri Hastayım, Birçok Hekime Gittim, Fakat Bir Çâre Bulamadılar. Şifâ Bulmam İçin Size Geldim." Dedi. Bennân-ı Hammâl; "falan Yerden Bana Bir Avuç Toprak Getir!" Buyurdu. Sonra O Kimse Gidip O Toprağı Getirdi. Bennân-ı Hammâl Toprağı Avucuna Alıp, Bir Süre Bir Şeyler Okudu. Sonra Bu Toprağı Hasta Kimseye Verip; "ağrıyan Yerlerine Bunu Sür, İnşâallah Bir Şeyin Kalmaz." Buyurdu. Bu Kimse Denileni Aynen Yaptı. Bir Süre Sonra Hastalığından Hiç Eser Kalmadı.

mekke'de Bir Yerde Oturuyordu. Yanında Bir Genç Vardı. Biri Gelip O Gencin Önüne Bir Kese Altın Koydu. Genç; "benim İhtiyâcım Yoktur."dedi. O Zaman O Kişi; "fakirlere Ve Zavallılara Dağıt." Dedi. Genç Bütün Paraları Dağıttı. Kendisine Hiç Bırakmadı. Akşam Olunca O Gencin Bir Yerde Dilencilik Yaptığını Gördü. "ey Genç! Dağıttığın Bir Kese Akçeden Birkaçını Kendine Ayırsaydın." Deyince, Genç; "o Zaman, Şu Âna Kadar Yaşayacağımı Bilmiyordum." Dedi.

uzun Bir Süre Yiyecek Bir Şey Bulamamıştı. Yolda Giderken Yerde Bir Altın Gördü. Önce Birisi Düşürmüştür Diye Almadı. Fakat Daha Sonra Aldı. Biraz Yürüdükten Sonra Bir Grup Çocuğun Bir Arada Oturduklarını Ve Birisinin Güzel Ahlâktan Bahsettiğini Gördü. Çocuklardan Biri; "kul Ne Zaman Doğruluğun Lezzetini Bulur?" Diye Sordu. Tasavvuftan Bahseden Çocuk; "kişi, Altın Parçasını Attığı Zaman, Sıdkın, Doğruluğun Lezzetini Bulur." Dedi. Çocukları Dinleyen Bennân-ı Hammâl, Kendi Hâlini Düşündü. Kendi Kendinden Utandı. Bunun Üzerine Derhâl Altını Çıkarıp Bir Fakire Verdi.

bir Şahıs, Bennân-ı Hammâl'ın Yanına Gidip; "avladığım Şu Hayvanın Eti Yenir Mi, Yenmez Mi?" Diye Suâl Etmeye Niyet Etti. Tam Onun Huzûruna Varır Varmaz Daha Hiçbir Şey Konuşmadan Sohbet Arasında Bennân-ı Hammâl Hazretleri Buyurdu Ki: "falan Hayvanın Eti Temizdir, Yenir." O Şahıs İse Çok Hayret Etti Ve Suâl Etmeden Suâlinin Cevâbını Almış Oldu.

bennân-ı Hammâl Hazretleri Buyurdu Ki:

"allahü Teâlâ Semâyı Yedi Kat Yarattı. Her Katta Mahlûklar Ve Melekler Yarattı. Bunlar O'na İbâdet Ve İtâat Ederler. Birinci Kat, Yâni Dünyâ Semâsında Bulunanların İbâdeti Korku Ve Ümid Üzere Bulunmaktır. İkinci Semâda Bulunanların İbâdeti, Muhabbet Ve Hüzün Üzere Bulunmaktır. Üçüncü Semâda Bulunanların İbâdeti, Minnet Ve Hayâ Üzere Bulunmaktır. Dördüncü Semâda Bulunanların İbâdeti, Şevk Ve Heybet Üzere Bulunmaktır. Beşinci Semâda Bulunanların İbâdeti, Münâcaat Ve İclâl, Saygı Üzere Bulunmaktır. Altıncı Semâda Bulunanların İbâdeti, İnâbet, Tövbe Ve Tâzim, Saygı Gösterme Üzere Bulunmaktır. Yedinci Semâda Bulunanların İbâdeti İse, Mürüvvet, Cömertlik Ve Kurb, Yakınlık Üzere Bulunmaktır."

"tövbe İki Çeşittir. Biri Avâmın Tövbesi, Biri De Seçilmişlerin Tövbesidir. Avâmın Tövbesi Günâhlardan Tövbedir. Seçilmişlerin Tövbesi Gafletten Tövbedir. Avâm İle Havâssın, Seçilmişlerin Tövbelerinde Fark Vardır. Avâm, Günahlardan Ve Kötülüklerden Tövbe Eder. Havâs İse Bunları Zâten İşlemez. Fakat Onların Tövbesi Yanılmaktan, Gaflete Düşmekten Ve Yaptığı İbâdet Ve Tâatı Sebebiyle Kendini Beğenme Korkusundan Tövbedir.

"başkalarinin Zarar Görmesine Sevinen Kişi, Kurtuluşa Kavuşamaz."

"allahü Teâlâyı Tevhîd Edersen, Husûsî İhsâna Kavuşursun. Eğer Doğru Yolda Olursan, Seçilmişlerden Olursun. Eğer Doğruyla Yanlışı Karıştırırsan Cefâ Çekersin.

"tasavvuf Ehli, Allahü Teâlâya Güvenen, Emirlerini Yerine Getiren, Sırra Riâyet Eden, Mahlûklardan Uzaklaşarak, O'na Yönelen Kimsedir."

"allahü Teâlâdan Uzaklaşan Kimse, Bâtıl Yollara Sapar."

"kötülüklerden Sakinan Cesâretli, Hâin İse Korkak Olur. Kötülük Yapan, Kendini Yalniz Hisseder."

 

kerâmet Ve Menkîbeler

efendim  Yâ  Rasûlallah

bennân-ı Hammâl, Mısır'dan Mekke'ye Giderken Yanına Bir Mikdâr Azık Aldı. Bu Sırada Bir Kadın Karşısına Çıkarak; "ey Bennân! Allahü Teâlâ Senin Rızkını Vermeyeceğini Sanarak Rızkını Hamal Gibi Taşıyorsun." Dedi. Bunun Üzerine Azığını Bir Fakire Verdi. Sonra Üç Gün Aç Kaldı. Yolda Bir Bilezik Buldu. Kendi Kendine; "bunu Alıp Sâhibine Vereyim.o Da Bana Belki Yiyecek Bir Şeyler Verir." Dedi. Tam Bu Sırada O Kadın Karşısına Çıkarak; "ne O, Ticâret Mi Yapıyorsun?" Dedi Ve Bir Mikdâr Para Verdi. Bennân-ı Hammâl, Mekke'ye Kadar Bu Para İle İdâre Etti.

mekke'ye Vardığında İbrâhim Havvâs Da Orada İdi. Fakat Onunla Daha Tanışmamıştı. Mekke'de Bir Berber Vardı. Bu Berber Kendine Hacâmat (kan Aldırmak) İçin Gelen Fakirlere Et Satın Alır Ve Onu Pişirerek Fakirlere Yedirirdi. Bennân-ı Hammâl Da Kan Aldırmak İçin Bu Zâta Gitti. "kan Aldırmak İstiyorum." Deyince, O Zât Hemen Birisini Pişirmek İçin Et Aldırmaya Gönderdi. Bu Sırada Aklından, Ben Kan Aldırıncaya Kadar Yemek De Pişer, Diye Geçirdi. Sonra Bu Düşüncenin Kötü Olduğunu Düşündü Ve Eti Yemeyeceğine Yemîn Etti. Kan Aldırdıktan Sonra Çıkıp Gitti. O Gün Akşama Kadar Bir Şey Yiyemedi. Ertesi Gün İkindi Namazına Kadar Da Yiyecek Bir Şey Bulamadı. İkindi Namazını Kılmak İçin Ayağa Kalktı. Fakat Tâkatsızlıktan Yüz Üstü Düştü. Oradakiler Bunu Delirmiş Sandılar. İbrâhim Havvâs Da Orada İdi. Yanına Gelerek Oturdu. Onunla Konuşmaya Başladı. Ona; "bir Şey Yer Misin?" Diye Sorunca; "akşam Yakındır." Dedi. Daha Sonra Gitti. Yatsı Namazından Sonra İbrâhim Havvâs, Bir Tas Mercimek Çorbası İle İki Börek Getirdi. Onları Yedi. Sonra Ona; "daha Yer Misin?" Diye Sorunca; "evet!" Dedi. Yine Bir Tas Mercimek Çorbası Ve İki Börek Getirdi. Bunları Da Yedikten Sonra; "daha Yer Misin?" Diye Sordu. "evet!" Deyince, Yine Aynı Şekilde Bir Tas Mercimek Çorbası Ve İki Börek Getirdi. Onları Da Yedi. "daha Yer Misin?" Diye Sorunca, Bu Sefer; "hayır!" Dedi. Daha Sonra Yatıp Uyudu. Sabah Namazına Kalkamadı. Bir Ara Peygamber Efendimizi Rüyâda Gördü. "bennân!" Diye Çağırdı. "efendim!yâ Resûlallah!" Dedi. "kim Doyduktan Sonra Yemek Yerse, Allahü Teâlâ Onun Gönül Gözünü Kör Eder." Buyurdular. Hemen Uyandı. Bir Daha Doyduktan Sonra Yemek Yemeyeceğine Yemîn Etti.

 

kaynaklar

1) Tabakât-us-sûfiyye; S.291

2) Hilyet-ül-evliyâ; C.10, S.324

3) Tabakât-ül-kübrâ; C.1, S.98

4) Nefehât-ül-üns; S.256

5) Risâle-i Kuşeyrî; S.138

6) Şezerât-üz-zeheb; C.2, S.271

7) Târih-i Bağdât; C.7, S.100

8) Câmiu Kerâmât-il-evliyâ; C.1, S.369

9) Sefînet-ül-evliyâ; S.144

10) Tabakât-ı Ensârî; S.331

11) Nesâyim-ül-mehabbe; S.99

12) Tabakât-ül-evliyâ; S.122

13) Ravd-ur-reyyâhîn; S.83

14) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.3, S.380

Yorumlar
Kod: XUL1U