Bu büyük veli zatı, bir gün, bazı âlimler,
Ziyaret maksadıyle, hanesine geldiler.
Onları, içeriye alarak bu büyük zat,
Uzun bir sohbet edip, eyledi çok nasihat.
Çoğu, duygulandılar sohbetten fevkalade.
Hikmetli sözlerinden, ettiler istifade.
Ve lakin birkaç kişi var idi ki onlardan,
Beğenmeyip, kalktılar ve gittiler oradan.
O ise, anlamıştı onların bu halini.
Zira o görüyordu, her birinin kalbini.
Bu hareketlerine üzülmüştü begayet.
Ertesi gün onları, tek tek etti ziyaret.
Kapılarını çalıp, girmeyerek içeri,
Yüzlerine, bir defa baktı ve döndü geri.
Lakin o, herbirine dikkatle baktığında,
Onlar, bildiklerini unuttular anında.
Yıllarca tahsil edip, aldıkları ilimler,
Onun bir nazariyle, bir anda silindiler.
Kur'an-ı kerimi de unuttular tamamen.
Birden bire sıfıra indiler hepsi manen.
Onlar, bu kötü halde doldurunca bir ayı,
Anladılar nihayet yaptıkları hatayı.
Dediler: (Affet bizi, hatamızı anladık.
Bu feci halimizden, halas et bizi artık.)
Onların bu haline, etti yine merhamet.
Bir yemek hazırlayıp, hepsini etti davet.
Vakta ki onlar henüz ilk lokmayı aldılar,
Eski bilgilerini, tekrar hatırladılar.
Unutmuş oldukları bilcümle ilimleri,
O zatın himmetiyle, tekrardan geldi geri.
Bir gün de, bu veli zat, bir yoldan gidiyordu.
Bir hurma ağacının altına gelip durdu.
Lakin hurma mevsimi değil idi o zaman.
Onun için, ağaçta hiç hurma yoktu o an.
Fakat teşrif edince bu veli zat o yere,
Bu ağaç, hurma ile donandı birden bire.
Hatta dallardan biri, aşağıya eğildi.
O dahi birkaç hurma kolayca alıp yedi.
Derdi ki: (Halis mümin, kimseyi fena bilmez.
Ve kimsenin ardından konuşup gıybet etmez.
Tarifi şöyledir ki hakiki bir müminin:
Elinden ve dilinden, insanlar olur emin.
Yanına, çekinmeden, rahatlıkla girilir.
Çünkü, ondan bir zarar gelmediği bilinir.
Böyle, kimin yanına rahatça gidilirse,
Bilmeli ki, indallah (iyi kul)dur o kimse.
Kime de, böyle rahat gidilmiyorsa şayet,
(Kötü kul) olduğuna, budur bariz işaret.
Ey insan, sen tövbeyi bir an geciktirme ki,
Tövbe etmeden önce, ölebilirsin belki.
Muhakkak pişman olur, bunu geç bırakanlar.
Zira ecel, çok vakit, ani gelip yakalar.
Müsait, uygun zaman bulunmaz bundan daha.
Öyleyse tövbe edip, bu günden dön Allah’a.)