Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler
Boynumuzu kessen de
  30 Mart 2018 Cuma , 21:57
Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler;Boynumuzu kessen de
    Daha da hiddetlendi buna hazret-i Ömer,

Dedi ki: (Doğru mudur söylediğin bu haber?)

 

Nuaym dedi: (Ya Ömer, bana inanmıyorsan,

Git hemen evlerine, inanırsın o zaman.

 

Lakin sana diyeyim bunun kolay yolunu,

Git, kendi elin ile boğazla bir koyunu.

 

Eğer yemezler ise, senin kestiğin eti,

Bil ki, kabul etmişler onlar islamiyet’i.)

 

Hiddetinden o anda, kan sıçradı beynine.

Ayrılıp gitti hemen kardeşinin evine.

 

Varıp, kapılarını vuracak idi ki tam,

İçerden kulağına geldi tatlı bir kelam.

 

Koyuldu dinlemeye o sözleri pür dikkat.

Bunlar, insan sözüne benzemiyordu fakat.

 

Meğer Taha suresi inmişti o günlerde.

Onu, hazret-i Habbab okuyordu içerde.

 

Hem hazret-i Ömer’in gelmesi korkusundan,

Kilitlemişler idi kapıyı arkasından.

 

Kapıya, şiddet ile vurdu hazret-i Ömer.

İçerde sure ile Habbab’ı gizlediler.

 

Açtılar korku ile kapıyı en nihayet.

Baktılar ki o gelmiş, kılıç ile pür hiddet.

 

Kız kardeşi, görse de çok kızgın olduğunu,

Yine (Hoş geldin!) deyip, içeri aldı onu.

 

Girdi hazret-i Ömer haneden içeriye.

Sordu hemşiresine (Ne okurdunuz?) diye.

 

Ne için geldiğini anlamıştı o kati.

Doğuyu söylemeyip, gizledi hakikati.

 

Dedi ki: (Aramızda var idi bir mesele.

Onu konuşuyorduk az önce zevcim ile.)

 

Lakin hazret-i Ömer, inanmadı pek buna.

Dedi ki: (Öyle ise, bir koyun getir bana.)

 

Ve kendi eli ile keserek onu hemen,

Pişirdi az bir miktar, o koyunun etinden.

 

Sonra da ikisini yemeye etti davet.

Lakin onlar, davete etmediler icabet.

 

Anladı ki, girmişler bunlar islamiyet’e.

Başladı kardeşine cefa ve eziyete.

 

Dedi ki: (Doğru imiş, işittiğim o haber.

Siz de, Onun sihrine aldanmışsınız meğer.)

 

Sonra, zevci Said’i yakasından tutarak,

Fırlatıp yere attı, fena gadaplanarak.

 

Kız kardeşi, zevcini kurtarmak gayesiyle,

Geldiyse de, yıkıldı bir tokat darbesiyle.

 

O öfkeli tokatın şiddeti ile hemen,

Kan akmaya başladı o mübarek yüzünden.

 

Kardeşi Fatıma’nın canı fena yanmıştı.

Ve hatta o tokatla, kanlara boyanmıştı.

 

Lakin o, imanından aldığı kuvvet ile,

Şöyle feryad etti ki: (Ya Ömer, beni dinle!

 

Niçin Hak teâlâ’dan korkmaz ve utanmazsın?

Ve Onun gönderdiği Resul’e inanmazsın?

 

Ben ve zevcim inandık Allah’ın bu dinine.

Boynumuzu kessen de, dönmeyiz bundan yine.)

Yorumlar
Kod: 1XO4X