Necaşi, âlimleri topladı bir araya.
Sonra müslümanları davet etti saraya.
Onlar, aralarında ederek müşavere,
Dediler: (Reisimiz Cafer’dir, ona göre.
Sadece o konuşsun namına hepimizin.)
Deyip, vasıl oldular yanına Necaşi'nin.
Gördüler ki, bir divan toplanmış, büyük de pek.
Girip selam verdiler, hiç secde etmeyerek.
Sordu melik: (Sebep ne secde etmemenizin?)
Dediler: (Biz secdeyi, yaparız Allah için.)
Necaşi makul görüp, sual etti: (Peki siz,
Ülkeme, ne maksat ve gaye ile geldiniz?
Tüccar da değilsiniz hem de siz ey ahali!
Peygamber dediğiniz o zatın nedir hali?)
Cafer bir ebi Talip dedi ki: (Ey hükümdar!
Ben şimdi bu hususu edeyim size ikrar.
Eğer doğru söylersem, beni tasdik eyleyin.
Yok eğer söylediğim yalansa, yalan deyin.
Lakin herşeyden önce, emredin, şu adamlar,
Yalnız biri konuşsun, diğerleri sussunlar.)
Melikin emri ile, onlar da toplanarak,
Amr bin As’ı seçtiler, konuşmacı olarak.
Sonra Melik Necaşi, müminlerden tarafa,
Dönüp dedi: (Ey Cafer, sen beyan et ilk defa.)
Hazret-i Cafer dahi, dedi ki: (Ey hükümdar!
Benim, her şeyden önce diyecek üç sözüm var.
Şu adama sor ki biz, köle ve esir miyiz?
Ki, sahiplerimize teslim edileceğiz?)
Necaşi ona dönüp, sual etti ki: (Ey Amr!
Söyle bana, hür müdür, köle mi yoksa bunlar?)
(Köle değil, hürdürler) deyince Amr cevaben,
Cafer dedi: (Ey melik, şunu da sor ki hemen,
Birinin kanını mı döktük biz, haksız yere,
Ki, teslim edilelim kanı dökülenlere?)
Necaşi Amr’a dönüp, sual etti bu sefer:
(Bunlar, nahak birinin kanını mı döktüler?)
Cevaben: (Hayır, asla) deyince Amr ibni As,
Cafer dedi: (Ey Melik, şunu da sor ki esas,
Birinin malını mı gasbettik haksız yere,
Ki, teslim edecekler bizi o kimselere?)
Necaşi Amr’a dönüp, dedi: (Şuncağızların,
Var mı gasbettikleri bir miktar para, altın?)
Amr yine cevabında, dedi ki: (Ey hükümdar!
Hayır, hiçbir kimsenin malını almadılar.)
Habeşistan mülkünün hükümdarı Necaşi,
Amr’a dönüp dedi ki: (Anlamadım bu işi.
Hiçbir kabahatleri, suçları yok dersiniz.
Öyleyse siz bunlardan peki ne istersiniz?)