Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler
Dört çeşit hatırlamak
  30 Mart 2018 Cuma , 22:05
Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler;Dört çeşit hatırlamak

Ölüm'ü hatırlamak, esasen dört kısımdır.

Birincisi, (gafil)in ölüm'ü anmasıdır.

 

O, hatırlasa bile ölüm'ü zaman zaman,

Alamaz kendisini dünyaya sarılmaktan.

 

Hatta hatırladıkça, sarılır daha fazla.

Ayrılığı düşünüp, ölüm'ü sevmez asla.

 

Bu yüzden kötü bilip, zemmeder ölüm'ü hep.

Der ki: (Bu, başımıza ne zaman gelir acep?

 

Yazık ki, ben de bir gün ölüp ayrılacağım.

O zaman ne olacak evim, barkım, ocağım?

 

Arzu ve emellerim, hep yarıda kalacak.

Benim kazandığımı, varislerim alacak.)

 

Ölüm'ü düşündükçe, keder çöker içine.

Ve düşer bu dünyadan ayrılık ateşine.

 

Gafillerin, ölüm'ü bu türlü anmaları,

Daha uzaklaştırır Rablerinden onları.

 

İkinci kısım ise, (tövbe eden bir kul)dur.

Ölüm'ü hatırlayıp, pişmanlığı çok olur.

 

Yaptığı günahlara üzülüp, olur nadim.

Der ki: (Bu günahlarla ne olur benim halim?)

 

Kaçırdığı fırsatı çalışır telafiye.

Çok ister kavuşmayı gufran-ı ilahiye.

 

O, kötü bilmese de, ölüm'ü onlar gibi,

Erken gelmesini de istemez tabii ki.

 

Çünkü hazır değildir ölüm için o daha.

İstemez o haliyle, vasıl olsun Allah’a.

 

Her ne kadar ölmeyi istemese de erken,

Lakin olmaz zararı, bu halis niyetinden.

 

Çünkü arzu eder ki, baksın hazırlığına.

Öyle çıksın mahşerde, Rabbinin huzuruna.

 

Üçüncü kısım ise, arif ve velilerdir.

Bunlar istemezler ki, eceli etsin tehir.

 

Çünkü onlar, aşıktır Allahü teâlâya.

Can atarlar ölüp de Rablerine varmaya.

 

Ölüm'ü, yadlarından çıkarmazlar bunlar hiç.

Çünkü ölüm'le gelir bunlara büyük sevinç.

 

Kavuşmaktan başkaca olmaz bir gayeleri.

Bundan ileri gelir ölmek istemeleri.

 

Bunlar, yalnız ölümle bulurlar huzur, rahat.

Çünkü ancak ölüm'le mümkün olur bu vuslat.

 

Zaten ölüm, köprüdür, dünyadan ahirete.

Bunlar da ölüm ile kavuşurlar rahmete.

 

Bunların da üstünde bir derece vardır ki,

Onlar da düşünürler ölüm'ü, şu farkla ki,

 

Ölüm'ün gelmesinde, bu çok yüksek zevatın,

Yoktur bir fikirleri, geç olmuş, ya da yakın.

 

Hakk’a bırakmışlardır, onlar her hadiseyi.

O, ne takdir ederse, beğenirler o şeyi.

 

Kendi arzularından ileri geçmişlerdir.

Murad-ı ilahiyi, murad edinmişlerdir.

 

Rıza derecesine varmışlardır ki onlar,

Kalmamıştır onlarda şu veya bu arzular.

 

Takdir-i ilahiye eğmişlerdir tam boyun.

O, ne takdir ederse,  derler ki: (Budur uygun.)

 

Ölüm ile hayatın, onlarca farkı yoktur.

Ancak böyle bulurlar onlar rahat ve huzur.

 

Öyle dalmışlardır ki aşkullaha bu kullar,

Onları, başka şeyler etmez pek alakadar.

Yorumlar
Kod: URJXR