evliyânın Büyüklerinden. Adı Muhammed Bin İsmâil Mağribî, Künyesi Ebû Abdullah'tır. Doğum Yeri Ve Târihi Bilinmemektedir. 892 (h.279) Veya 911 (h.299) Senesi Tûr-i Sinâ'da Vefât Etti. Hocası Ali Bin Ruzeyn'in Kabri Yanına Defnedildi.
evliyânın Büyüklerinden Ebü'l-hasan Ali Bin Ruzeyn Hazretlerinin Sohbetlerinde İlim Ve Edeb Öğrenerek Yükseldi Ve Zamânının En Büyüklerinden Oldu. Talebe Yetiştirmekte Fevkalâde Mâhir İdi. Pekçok Büyük Zâtın Yetişmesine Vesîle Oldu. İbrâhim Bin Şeybânî, İbrâhim Bin Havvâs, Ebû Bekr Bîkindî Bunlardandır.
çok Az Yemek Yerdi. Yediği Şeyler İse İnsan Eli Değmemiş, Yemeği Âdet Hâline Getirdiği Bâzı Ot Kökleriydi. Yolculuğa Talebeleriyle Berâber Çıkar, Devamlı İhramlı Durmaya Çalışırdı. Onu Yakından Tanıyanlar; "elbisesi Hiç Kirlenmez, Saçı Sakalı Hep Aynı Halde Durur, Büyümezdi." Dediler. Dört Oğlu Vardı. Herbirine Bir Sanat Öğretti. "hepsinin, Sanat Sâhibi Olması İçin Niçin Bu Kadar Gayret Ediyorsunuz, Sebebi Nedir?" Diye Soranlara; "vefâtımdan Sonra Geçim Sıkıntısına Düşerler. Sonra Da, Bizi Sevenlere; "ben Falanın Oğluyum." Deyip, Onlardan Bir Şey İsteyip, Üzerler, Korkusuyla Herbirinin Sanat Sâhibi Olmasını İstedim. Böylece, İhtiyaç Ânında Geçimlerini Temin Edip Güçlük Çekmezler." Buyurdu. Güzel Halleri Ve Kerâmetleri Çoktu.
talebelerine Ve Sevdiklerine Çoğu Zaman Dünyâ Sevgisinin Kötülük Ve Zararlarından Anlatırdı. Bu Hususta; "kalbini Dünyâya Bağlamayan, Nefsine Bu Yolda Bir Varlık Tanımayan Fakir Bir Kişi, Faziletli İşlerden Pek Azını Yapsa Dahi Şu Dünyâ Hırsını Kalbinde Taşıyıp, Âdeten İbâdet Edenlerden Daha Kıymetlidir. Bu Fakir Kişinin Çok Az Bir Ameli, Dünyâ Sevgisine Kapılmış Kimselerin Dağlar Gibi Yapacağı Amelden Çok Daha Kıymetli Ve Fazîletlidir." Buyurdu. Sonra Da; "bir Kimse, Samîmî Olarak, Dünyâdan Yüz Çevirir, Allahü Teâlâya Yönelirse, O Kimse, Dünyânın Şerrinden Ve Âfetlerinden, Sıkıntılarından Emin Olur, Kurtulur." Buyurdu.
ebû Abdullah Mağribî Zâhir Ve Bâtın (kalp) İlimlerinde Allahü Teâlâya Tevekkül Etmekte, Güvenmekte Çok Yüksek Bir Derecede Olup, Şaşılacak Sözler Sâhibi İdi. Vakitlerini Allahü Teâlânın Rızâsına Uygun Bir Şekilde Geçirir, Bu Hususta; "amellerin En Kıymetlisi, Vakitlerini, Allahü Teâlânın Rızâsına Uygun Olarak Değerlendirmektir." Buyururdu.
herkese Karşı Çok Şefkatli İdi. Talebelerine Bir Gün; "mâsiyet Günah İrtikâb Etmiş, İşlemiş Olan Müslümanlara Rahmet Gözüyle Bakmayan Kimseler, Bizim Yolumuzdan Ayrılmış Sayılır." Buyurdu.
kendisine İnsanların En Aşağısı Kimdir? Diye Sordular. O; "insanların En Aşağısı, Zengine Zengin Olduğu İçin, Kıymet Verip, Onun Karşısında Zelîl Olan Kimsedir. İnsanların Kıymetlisi De, Fakirlere Hürmet Edip Tevâzu Gösteren Zenginlerdir." Buyurdu.
fakir Fukarâya Merhâmetli Olmayı Anlatırdı. Bu Hususta; "allahü Teâlânın Takdirine Râzı Olup Sıkıntılara Sabreden Fakirler, Yeryüzünde, Allahü Teâlânın Emin Kullarıdır. Onlar Hürmetine, Allahü Teâlâ Diğer İnsanları Belâlardan Muhâfaza Eder." Derdi.
kulun, Allahü Teâlânın Emirlerine Göre Hareket Etmesi Gerektiğini Söylerdi.
"kul Olduğunu İddiâ Edip, Şahsî Arzuları Da Bulunan Kimse Bu İddiâsında Yalancıdır. Çünkü, Kulun Arzuları Bulunmamalı, Sâhibinin İrâdesi İstikâmetinde Hareket Etmelidir." Buyurdu.
gurbete Çıkanları Üç Şeyin Süslediğini Anlatırdı; "bunların Birincisi Güzel Edep, İkincisi Güzel Ahlâk, Üçüncüsü Şüpheli Kimselerden Uzak Kalmaktır." Derdi.
ibrâhim Bin Şeybân Anlatır: "hocam Ebû Abdullah Mağribî Hazretlerinin Sıkılıp Rahatsız Oldukları Bir Gün Gördüm. O Da Tûr Dağına Çıktığımız Gündü. Orada Bir Ağacın Altına Oturup Sırtını O Ağaca Dayadı Ve Bize; "kişi Ancak Yalnız Kalmak Sâyesinde Rabbiyle Olmakla Rahata Kavuşur." Buyurdu. Sonra Titredi Ve Sarsıldı. O Zaman Etraftaki Kayalar Da Bir Müddet Titredi. Hocamın Bu Hâli Geçince, Sanki Kabirden Kalkmış Gibi Bir Hâli Vardı."
1) Tabakât-us-sûfiyye; S.242
2) Hilyet-ül-evliyâ; C.10, S.335
3) Risâle-i Kuşeyrî; S.130
4) Nefehât-ül-üns Tercümesi; S.142
5) Tabakât-ül-kübrâ; C.1, S.130
6) Tezkiret-ül-evliyâ; C.2, S.94
7) Tabakât-ı Evliyâ; S.402
8) Tabakât-ı Ensârî; S.204
9) Câmiu Kerâmât-il-evliyâ; C.1, S.101
10) Sıfat-üs-safve; C.4, S.276
11) Hazînet-ül-asfiyâ; C.2, S.161
12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.3, S.132
13) Nefehât-ül-üns; S.91