Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Ebû Abdullah Merrakûşî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:38
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Mısır evliyaları, Kâhire evliyaları, Ebû Abdullah Merrakûşî

tasavvuf Büyüklerinden Velî Ve Mâlikî Mezhebi Fıkıh Âlimi. Künyesi Ebû Abdullah Olup, İsmi Muhammed Bin Mûsâ Bin Nûman'dır. 1210 (h.607) Yılında Doğdu. Aslen Cezayir'deki Tilemsan Şehrindendir. Tilemsânî, Merrakûşî, İşbilî, Fâsî, Mezâlî Ve Hentâtî Nisbet Edildi. Tasavvuf Âlimi Olduğu İçin Sûfî, Allahü Teâlânın Dînine Hizmetlerinden Dolayı Şemseddîn Lakabı Verildi. 1284 (h.683) Yılında Kâhire'de Vefât Etti.

ebû Abdullah Merrakûşî Küçük Yaşta İlim Tahsîline Başladı. Tilemsan Ve Merrakeş'teki Âlimlerden Ders Aldıktan Sonra İlmini İlerletmek Üzere İskenderiye'ye Gitti. Burada Muhammed Bin Ammâd Ve Faslı Safravî Gibi Âlimlerden İlim Tahsîl Etti. Mâlikî Mezhebi Fıkıh Bilgilerinde Âlim Ve Zamânın İmâmı Oldu. Tasavvufta İnce Bilgilere, Yüksek Derecelere Kavuştu. Allahü Teâlânın Dînine Hizmet İçin Durmadan Çalıştı. Öğrendiklerini İnsanlara Öğretti. Sapık Yolda Olanlara Doğru Yolu Anlatmaya, Doğru Yoldakileri Muhâfazaya Gayret Etti. Ömrü Boyunca Allahü Teâlânın Dînini Öğrenmek, Öğretmek Ve Yaymak Onun Asıl İşi İdi. Diğer Zamanlarını, İbâdet Etmek Ve Kitap Yazmakla Geçirirdi. Güzel Ahlâkı, Tatlı Dili, Güler Yüzü, Cömertliği, İnsanlara Şefkat Ve Merhameti, Onu Herkesin Sevmesine Vesîle Oldu. Bu Güzel Ahlâkı Sebebiyle, Birçok Kimse Elinde Tövbe Edip, Sâlih Kimseler Arasına Karıştı. Sık Sık İnsanlara Nasîhatlarda Bulunurdu.

pekçok Talebe Yetiştirip, Kıymetli Eserler Yazdı. Bu Eserlerinde, Tasavvuftan Ve Tasavvuf Büyüklerinin Hâllerinden, Kabir Ziyâretinden Ve Büyüklerin Kabirlerini Ziyâret Ederken Görülen Bâzı Hârikulâde Hâllerden Bahsetti.

ebû Abdullah Merrakûşî Hazretleri, Bir Sohbetlerinde Şöyle Buyurdu:

resûlullah Efendimizin Âşıklarının Temiz Kalplerinden Çıkan Sözler, Edebe, Saygıya Uygunsuz Görünse De, Bunlara Bir Şey Dememeli, Susmalıdır. Buradaki Edeplerden, Saygılardan Biri De Susmaktır. Âşıklardan Biri, Kabr-i Saâdetin Yanında Her Sabah Ezan Okur; "namaz Uykudan Daha İyidir." Derdi. Mescid-i Nebî Hizmetçilerinden Birisi; "resûlullah'ın Huzûrunda Terbiyesizlik Yapıyorsun." Diyerek Bunu Dövdü. Bu Da; "yâ Resûlallah! Yüksek Huzûrunuzda Adam Dövmek, Sövmek Edepsizlik Sayılmaz Mı?" Dedi. Çok Ağladı. Biraz Sonra Döven Kimsenin Felç Olduğu, Eli Ayağı Tutmadığı Görüldü. Üç Gün Sonra Da Öldü.

anlatılır Ki, Bağdât'ta Kerhli Bir Attâr Vardı. Doğruluğu, İyiliği Ve Güvenilirliği İle Meşhur Olmuştu. Fakat Bir Hayli Borcu Vardı. Hayâsından Evinden Çıkamaz Hâle Geldi. Cumâ Gecesi Olunca, Âdeti Üzere Namaz Kıldı. Resûlullah Efendimize Salât Ve Selâm Getirdi Ve Duâ Edip Uyudu. Rüyâda Peygamber Efendimizi Gördü. Resûlullah Ona; "vezîr Ali Bin Îsâ'ya Git! Ben Ona, Sana Dört Yüz Dînar Vermesi İçin Emir Verdim. Onları Al, İhtiyaçlarını Giderip Hâlini Düzelt." Buyurdu. Sabah Olunca, Attâr, Vezîrin Yanına Gitti. Fakat Muhâfızlar Onu İçeri Almadılar. Biraz Sonra, Vezîrin Yakınlarından Biri Dışarı Çıktı. O, Attârı Tanıyordu. Muhafızlara Durumu Anlatıp, Attâra; "vezir, Seher Vaktinden Beri Seni Bekliyor. Bana, Seni Ve Kaldığın Yeri Sordu. Sen Şimdi Burada Bekle, Ben Vezîrin Yanına Gidip Geleyim." Dedi. O Şahıs Süratle Vezîrin Yanına Gidip Geldi. Attârı Alıp Vezîrin Huzûruna Götürdü. Vezîr Attâra İsmini Sordu. O Da Kendisini Tanıttı. Kerh Ehlinden Olduğunu Söyledi. Bunun Üzerine Vezir, Attâra; "allahü Teâlâ Sana İyi Karşılıklar Versin, Dün Geceden Beri Uyuyamadım. Dün Gece Resûlullah Efendimizi Rüyâmda Gördüm. Bana; "falanca Attâra Dört Yüz Dînar Ver, Hâlini Düzeltsin." Buyurdu." Dedi. Attâr Da Vezîre; "ben De Dün Gece Resûlullah'ı Rüyâmda Gördüm. Bana; "vezîr Ali Bin Îsâ'ya Git, Ona, Sana Dört Yüz Dînar Vermesini Emrettim." Buyurdu." Dedi. Vezîr, Resûlullah Efendimizin Kendisinden Bahsetmesinin Sevincinden Çok Ağladı. Attâra Bin Dînar Verilmesini Emretti. Hizmetçiler Bin Dînar Getirdiler. Attâra; "dört Yüz Dînârı, Resûlullah'ın Emri Üzerine Diğer Altı Yüz

dînârı Da, Ayrıca Sana Hîbe Ediyorum." Dedi. Attâr İse Fazlasını Kabûl Etmeyip; "resûlullah'ın Verdiğinden Ve İhsânından Fazlasını İstemem. Ben, Resûlullah'ın İhsânı Olan Bu Dört Yüz Dînârdan Başkasından Bereket Ummuyorum. Bu Söz Üzerine Vezir Ağladı. Uygun Olanı Budur, Nasıl İstersen Öyle Yap." Dedi. Attâr, Dört Yüz Dînârı Aldı. Bir Kısmı İle Borcunu Ödedi. Resûlullah Efendimizin Bereketi İle Hâli İyileşti Ve Malı Çoğaldı.

ebû Abdullah Merrakûşî Hazretlerinimisbahü'z-zulâm Fi'l-müstegîsîn Bi-hayri'l-enâm adini Verdi?i Ve Resûlullah Efendimizi Vesîle Ederek Yapilan Duâlarin Kabûl Olundu?unu Uzun Uzun Anlatti?i Bu Eserinden Başka Di?er Kiymetli Eserlerinden Bâzilari Şunlardir: en-nûr-ul-vâdih İlâ Muhaccet-il-münkir Ales-sarîh Fî Vücûh-is-sâih, Misbâh-üz-zulâm Fil-müstegîsîn Bî-hayr-il-enâm(sallallahü Aleyhi Ve Sellem), A'lâm-ül-ecnâd Vel-ubbâd Ehl-il-ictihâd Bi-fadl-ir-ribât Vel-cihâd. o Bu Eserlerinde Ehl-i Sünnet Vel-cemâat Yolunu Anlatmanın Yanısıra, İbn-i Teymiyye'nin Ortaya Koyduğu Bozuk Fikirleri Ve Yanlış Îtikâd Sâhiplerinin Sapıklıklarını Da Ortaya Koymaktadır.

ömrünü İslâmiyeti Yaymak, Talebeler Yetiştirmek Ve Eser Yazmakla Geçiren Ebû Abdullah Merrakûşî Hazretleri, 1284 (h.683) Yılında Kâhire'de Vefât Etti. Karâfe Kabristanına Defnedildi.

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

yetiş Yâ Resûlallah!

ebû Abdullah Merrakûşî Hazretleri, Resûlullah Efendimizi Vesîle Ederek Allahü Teâlâdan Bir Şey İstemek, Resûlullah Efendimizin Yardım Ve Şefâatlerine Kavuşmak Husûsunda Bir Eser Yazdığı Esnâda Başından Geçen Bir Hâdiseyi Şöyle Nakletti:

"1239 Senesinde Sader Kalesinden Seçkin Bir Cemâatle Berâber Çıktık. Yanımızda Bize Kılavuzluk Eden Biri Vardı. Bir Müddet Gittikten Sonra Suyumuz Tükendi. Durup Su Aramaya Çıktık. Ben De Bu Arada İhtiyâcımı Görmek İçin Gittim. Bu Sırada Müthiş Bir Şekilde Uykum Geldi. Nasıl Olsa Giderken Beni Uyandırırlar Deyip, Başımı Yere Koydum. Uyandığımda Kendimi Çölün Ortasında Yapayalnız Buldum. Arkadaşlarım Beni Unutup Gitmişlerdi. Yalnızlıktan Büyük Bir Korkuya Kapıldım. Çölde Sağa Sola Yürümeye Başladım. Nerede Bulunduğumu, Nereye Gideceğimi Bilemiyordum. Her Taraf Dümdüz Kumdu. Az Sonra Hava Karardı. Yolculuk Yaptığımız Kâfileden Hiçbir İz Yoktu. Ben, Gece Karanlığında Yapayalnızdım. Korkum Daha Da Şiddetlendi. Telâşla Daha Süratli Yürümeye Başladım. Bir Müddet Gittikten Sonra, Çok Susamış Ve Yorulmuş Bir Hâlde Yere Düştüm. Artık Hayâtımdan Ümîdimi Kesmiş, Ölümümün Yaklaştığını Hissetmeye Başlamıştım. Susuzluk Ve Yorgunluktan, ızdırap Ve Elemim Son Haddine Varmıştı. Birden Aklıma Geldi. Gece Karanlığında: "yâ Resûlallah! Yetiş! Senden Allahü Teâlânın İzniyle Yardım Etmeni İstiyorum!" Diye İnledim. Sözümü Bitirir Bitirmez, Birinin Bana Seslendiğini Duydum. Sesin Geldiği Tarafa Baktığımda; Gece Karanlığında, Etrâfına ışıklar Saçan, Bembeyaz Elbiseler Giyinmiş, O Zamâna Kadar Hiç Görmediğim Bir Kimsenin Beni Çağırdığını Gördüm. Bana Yaklaşıp, Elimi Tuttu. O Ânda Bütün Yorgunluğum Ve Susuzluğum Kayboldu. Yeniden Doğmuş Gibi Oldum. Ona Canım Birden ısınıverdi. Elele Bir Müddet Yürüdük. Hayâtımın En Tatlı Anlarından Birini Yaşadığımı Hissettim. Bir Kum Tepeciğini Aşınca, Berâber Yolculuk Yaptığım Kâfilenin ışıklarını Görüp, Arkadaşlarımın Seslerini Duydum. Onların Yanlarına Doğru Yaklaştık. Benim Bindiğim Hayvan En Arkada Onları Tâkib Ediyordu. Birden Gelip Önümde Durdu. Bineğimi Önümde Görünce, Sevinç Çığlıkları Attım. Ben Bağırınca, Benimle Gelen Zât Elini Elimden Çekti. Daha Sonra Elimden Tutup Bineğime Bindirdi. Sonra Da; "bizden Bir Şey İsteyeni Ve Yardım Talebinde Bulunanı Boş Çevirmeyiz." Diyerek Geri Dönüp Gitti. O Zaman Onun Resûlullah Efendimiz Olduğunu Anladım. O, Geri Dönüp Giderken, Çevresine Yaydığı Nûrların Gece Karanlığında Göğe Doğru Yükseldiği Görülüyordu. O, Gözümden Kaybolunca, Birden Aklım Başıma Geldi; "nasıl Olup Da Ben, Resûlullah Efendimizin Elini Ayağını Öpmedim." Diye Çırpındım. Ama İş İşten Geçmiş, Fırsat Elden Kaçmıştı. Şiir:

"seven, Hayattan Hiç Tat Almaz, O Hayattan Hoşlanmaz, Lezzet Alamaz. Ne Zaman Dünyâyı Düşünsem, Ondan Nasîbim Olmadığını Görürüm. İnsanlar Arasında Sanki Garîb Gibiyim. Başa Gelen Belâ Ve Musîbetlerin Zevâl Vakti Gelince; Sıkıntıdan Kurtulup Rahata Kavuşmak Pek Yakın Oluyor."

eserimi Yazmaya Başladığım Sırada Yaşadığım Bu Hârikulâde Vakânın Tadını Ömrüm Boyunca Unutmadım. İnşâallah Eserimde De; Çöllerde, Denizlerde, Tehlikeli Ve ıssız Yerlerde, Resûlullah Efendimizle İstigâse Eden, Onu Vesîle Ederek Allahü Teâlâdan Yardım İsteyenlerin Nasıl Arzularına Kavuştuklarını, Sıkıntıdan Nasıl Kurtulduklarını, Çok Acıkıp Veya Susayıp Yiyecek İçecek Bir Şey Bulamayan, Düşman Eline Esir Düşen, Zâlimlerin Zulmüne Uğrayan Bâzı Kimselerin, Resûlullah Efendimize Hâllerini Arzetmelerini, Karıncaların, Yağmur Ve Kuraklık Zamanlarında Resûlullah'a Sığınmalarını, Deve Ve Ceylan Gibi Hayvanların Resûlullah'la Olan Hâllerini, Mescid-i Nebevîdeki Hurma Kütüğünün İnlemesini, Ebû Bekr-i Sıddîk'in Hicret Esnâsında, Sürâka Peşlerinden Gelirken Resûlullah Efendimizle İstigâse Etmesini, Sıkıntı Ve Meşakkate Düçâr Olan Bâzı Kimselerin Resûlullah Efendimize Hâllerini Nasıl Arzettiklerini Ve Netîcesinin Nasıl Olduğunu Anlatmaya Çalışacağım..."

 

kaynaklar

1) Hüsn-ül-muhâdara; C.1, S.522

2) Tabakât-ül-evliyâ; S.488

3) Şezerât-üz-zeheb; C.5, S.384

4) El-a'lâm; C.7, S.118

5) Esmâ-ül-müellifîn; C.2, S.134

6) Kıyâmet Ve Âhıret; S.116

7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; S.406, 997

8) Mu'cem-ül-müellifîn; C.12, S.68

9) Siyer-ehl-is-sülûk (süleymâniye Kütüphânesi, Şehid Ali Paşa Kısmı, 1345 Numaralı Mecmûada)

10) "gunyet-üt-tâlib", Süleymâniye Kütüphânesi Şehid Ali Paşa Kısmı, 1345 Numaralı Mecmûada.

11) Misbâh-uz-zulâm, Fil-müstegîsi Bi-hayr-il-enâm Muhammed Aleyhi Efdalüs-salâtü Ves-selâm Fil-yakazati Vel-menâm (süleymâniye Kütüphânesi, Şehid Ali Paşa Kısmı, 57 Numaralı Eser.)

12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.9, S.111

Yorumlar
Kod: MJCPJ