Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Ebû Bekr Kettânî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:42
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Suudî Arabistan evliyaları, Mekke evliyaları, Ebû Bekr Kettânî

evliyânın Büyüklerinden. Künyesi, Ebû Bekr, Adı Muhammed Bin Ali Bin Câfer Bağdâdî El-kettânî'dir. Aslen Bağdâtlı Olup, Ömrünün Büyük Bir Kısmını Mekke'de Geçirmiştir. Ebû Bekr Kettânî, Cüneyd-i Bağdâdî'nin Talebesidir. Ebû Saîd-i Harrâz, Abbâs Bin Mühtedî, Amr El-mekkî, Ebü'l-hüseyin Nûrî Gibi Âlimlerin Sohbetinde Bulundu. 933 (h.322) Senesinde Mekke'de Vefât Etti.

ebû Bekr Kettânî; Verâ, Takvâ, Haram Ve Şüphelilerden Kaçmada Zühd, Dünyâya Düşkün Olmama Ve Mârifette Son Derece İleri Olup, Hicaz Âlimlerinin Büyüklerinden İdi.mücâhede Ve Riyâzette Nefsin İsteklerini Yapmama, İstemediklerini Yapmada Gerçekten İleride Ve Çeşitli İlimlerde Kâmil Olup, Özellikle Hakîkat Ve Mârifet İlimlerinde Pek Derin İdi.

kendisine Harem'in Kandili Derlerdi. Sabaha Kadar Namaz Kılar Ve Kur'ân-ı Kerîm Okurdu. Kâbe'de Otuz Sene, Altın Oluğun Altında İbâdet Etti. Bu Zaman İçinde, Yirmi Dört Saatte Bir Defâ Abdestini Tâzelerdi. Tavaf Yaparken, Kur'ân-ı Kerîmi Pekçok Defâ Hatm Etmiştir. Ona, Resûlullah Efendimizi Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Rüyâsında Çok Gördüğü İçin Muhammed Aleyhisselâmın Talebesi Derlerdi.peygamberimizi Rüyâda Hangi Gece Göreceğini Bilirdi. Kendisine Sorulan Sorulardan Bâzılarını, Rüyâda Resûlullah'a Arz Eder, Cevaplarını Alırdı.

bir Rüyâsını Şöyle Anlatır: "bir Gece Rüyâmda Sevgili Peygamberimizi Gördüm. O'na; "kalbimdeki Hevânın, Nefsin İstek Ve Arzularının Yok Olması Ve Bundan Kurtulmak İçin Nasıl Duâ Edeyim?" Diye Sordum. Buyurdular Ki: "her Gün Kırk Kere Hulûs-i Niyetle, Yâ Hayyû, Yâ Kayyûm, Yâ Lâ İlâhe İllâ Ente Es'elüke En Tuhyiye Kalbî Bi-nûri Ma'rifetike Edeben, Dersen, Kalbindeki Hevâ Kaybolur."

emîr-ül-müminîn Hazret-i Ali'ye Karşi, Bende Biraz So?ukluk Vardi. Bunun Sebebi De; Resûlullah Efendimiz; "ali'den Başka Yi?it Yoktur." buyurmuşlardır. Gerçi Hazret-i Ali Hak Üzere İdi. Fakat Halîfeliği Hazret-i Muâviye'ye Bırakıp Çekilseydi, Bunca Kan Dökülmezdi. Asıl Yiğitlik Budur." Diyordum.

kendisi Şöyle Anlatır:

safâ İle Merve Arasında Bir Evim Vardı. Resûlullah Efendimizi Rüyâmda Gördüm. Eshâbıyla Birlikte Oturuyorlardı. Beni Yanlarına Çağırıp, Hazret-i Ebû Bekr'e İşâret Ederek; "bu Kimdir?" Buyurdu. Ben; "hazret-i Ebû Bekr'dir." Dedim. Sonra; Hazret-i Ömer'e İşâret Ederek; "bu Kimdir?" Buyurdu. "hazret-i Ömer'dir." Dedim. Sonra Hazret-i Osman'a İşâret Ederek; "bu Kimdir?" Buyurdu. Ben De; "hazret-i Osman'dır." Dedim. Sonra Hazret-i Ali'yi İşâret Ederek; "bu Kimdir?" Buyurunca, Ona Karşı Kalbimde Olan Kırgınlık Sebebiyle Utandım. Peygamber Efendimiz Beni Hazret-i Ali İle Kardeş Yaptılar. Sonra Kucaklaştık Ve Eshâb-ı Kirâm Dağıldılar. Hazret-i Ali İle Başbaşa Kaldık. Bana; "ebû Kubeys Dağına Çıkalım." Deyince Kabûl Edip, Bu Dağın Tepesine Çıkıp Oradan Mekke'yi Seyretmeye Başladık. Uyandığım Zaman Kendimi Bu Dağın Başında Buldum. Bu Rüyâdan Sonra Hazret-i Ali Ve Hazret-i Muâviye'nin Kıymetini Daha İyi Anladım."

şöyle Anlatır: "gençliğimde Hacca Gitmek İçin Annemden İzin Alıp Yola Çıkmıştım. Çölde Giderken, Üzerim Kirlendi. Galiba Şartlarına Uygun Olarak Yola Çıkmadım, Diyerek Geri Döndüm. Eve Gelince Annemi Kapının Arkasında Oturup Bekler Gördüm. "anneciğim Bana İzin Vermemiş Miydin?" Dedim. "verdim Fakat Bu Evi Sensiz Görmek Gücüme Gitti. Sen Yola Çıkalıdan Beri Oturuyorum. Dönüp Gelmene Kadar Buradan Kalkmamaya Karar Vermiştim." Dedi.

"biri Benim Sohbetime Devâm Ederdi. Ama Onun Sohbetimde Bulunması Bana Ağır Geliyordu. "hediyeleşiniz, Sevişirsiniz." Hadîs-i Şerîfine Uyarak Ona Hediye Verdim. Yine Kalbimdeki Duygu Gitmedi. Nihâyet Bu Zâtı Evime Götürdüm; "ayağını Yüzüme Bas." Dedim, Ama Basmadı, ısrâr Ederek Ayağını Yüzüme Bastırdım. Kırgınlık Gidip, Kalbime Sevgi Yerleşene Kadar Ayağını Yüzümden Kaldırtmadım.

bir Gün Üzerinde Ridâsı, Paltosu Bulunan Nûrânî Yüzlü Bir Zât, Mescid-i Haramın, Benî Şeybe Kapısından Heybetli Bir Şekilde İçeri Girdi. Başını Önüne Eğmiş Duran Kettânî Hazretlerinin Yanına Gelip Selâm Verdi. Sonra; "ey İmâm! Makâm-ı İbrâhime Neden Gidip De, Kısa Senedlerle Hadîs Nakleden Hocalardan Hadîs Dinlemiyorsun?" Dedi. Bunun Üzerine Kettânî Hazretleri Doğrularak; "o, Kimden Hadîs Rivâyet Ediyor?" Diye Sordu. İhtiyâr Zât; "ma'mer' Den, Zührî'den, Ebû Hüreyre'den Ve Resûlullah'ın Senediyle Abdullah'tan." Dedi. Kettânî Hazretleri; "sen Uzun Senedli Olarak Bahsettin. Onların İsnadla Bahsettiği Hadîsi, Ben Şurada İsnadsız Dinliyorum." Dedi. "kimden Dinliyorsun?" Dediğinde; "haddesenî Kalbî An Rabbî'den, Yâni Kalbim, Sözü Yüce Olan Allahü Teâlâdan Dinlemektedir." Dedi. İhtiyar Zât; "peki Bu Sözün Senedi Nedir?" Diye Sordu. Kettânî; "delil Şudur Ki, Sen Hızır Aleyhisselâmsın Dedi. O Zaman Hızır Aleyhisselâm; "ebû Bekr Kettânî'yi Görene Kadar, Allahü Teâlânın Velîlerinden Tanımadığım Yoktur Sanırdım. Kettânî İse Beni Tanıdı Ama, Ben Onu Tanıyamadım. Anladım Ki, Allahü Teâlânın Beni Tanıyan, Ama Benim Kendilerini Tanımadığım Birçok Dostları Vardır." Dedi.

bir Zât Şöyle Anlatır: Bir Zaman, Helâl Yoldan Elime Yirmi Dirhem Gümüş Para Geçti. Kettânî'nin Huzûruna Vardım Ve Bu Parayı Seccâdesinin Bir Kenarına Koydum. İhtiyaçlarına Bu Parayı Harcarsın Dedim. Bana Göz Ucuyla Şöyle Bakarak; "ben, İçinde Bulunduğum Şu Hâli, Elimde Bulunan Her Şeyi Vermekle Kazandım. Sen İse, Dünyâ Malı Vererek Kazandıklarımı Kaybettirmek İstiyorsun." Dedi Ve Kalktı. Seccâdesini Silkeledi Ve Oradan Gitti. Ben Dağılan Gümüş Paraları Yerden Toplarken; "onun Yüksekliği Kadar Yüksek, Benim De Aşağılığım Kadar Aşağılık Olan Bir Şeyi Aslâ Görmedim. O Ne Kadar Yüksek, Ben Ne Kadar Aşağıyım." Diye Düşündüm.

kettânî Anlatıyor: Bir Gün Yanıma Ağlayarak Bir Fakir Geldi Ve; "on Günden Beri Karnım Aç, Arkadaşımdan Birine Karnım Aç Diye Yakınmış, Sonra Pazara Gitmiştim. Yolda Bulduğum (allah Tarafından Gönderilen) Bir Dirhem Üzerinde Şöyle Yazıyordu: Hak Teâlâ Aç Olduğunu Bilmiyor Mu Ki, Ona Bu Şikâyette Bulunuyorsun." Diyordu.

ölümü Yaklaştığı Zaman Kettânî'ye; "hayatta İken Ne Durumda İdin De, Bu Makâma Ulaştın?" Diye Sordular. "şâyet Ecelim Yaklaşmamış Olsaydı Söylemezdim." Dedi Ve Devâm Etti: "kırk Yıl Kalbimin Bekçisi Oldum. Allahü Teâlâdan Başka Her Şeyi Kalpten Uzaklaştırdım. Nihâyet Kalp, Allahü Teâlâdan Başkasını Bilmez Hâle Geldi."

buyurdu Ki: "ibâdet Yetmiş İki Bölümdür. Onların Yetmiş Biri Allahü Teâlâdan Hayâ Etmek, Diğeri De Bütün İyiliklerdir."

"bedeninle Dünyâda, Kalbinle Âhirette Ol."

"allahü Teâlânın Yarattığı Şeylere Dalıp Avunmak, Kula Bir Cezâdır. Dünyâyı Ve Dünyâyı Sevenlere Yakın Durmak, Onlara Güvenmek İse Felâkettir."

"nefsin Arzuları, Şeytanın Taktığı Bir Yulardır. Kim, Şeytanın O Yularına Takılırsa, Doğruca Onun Yanına Gider Ve Ona Köle Olur."

"ya Göründü?ün Gibi Ol Veya Oldu?un Gibi Görün."

"zâhid; Nefsi İstediği Halde Dünyâdan Yüz Çeviren, Resûlullah'ın Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Yolunda Ve İzinde Yürüyen, Gâyesi Âhiret Olan, Cömert Olup, Rabbine Yönelendir."

"allahü Teâlânın, Arşın Altında Sabâ İsimli Bir Rüzgârı Vardır. Bu Rüzgâr, Seher Vakti Eser Ve Seher Vakti Gönülden Tövbe Ve İstiğfâr Edenlerin Hallerini Allahü Teâlâya Götürür."

"istigfâr, Tövbedir. Tövbe, Şu Altı Şeyi İhtivâ Eder: Yaptığına Pişman Olmak. Bir Daha Günah İşlemeyeceğine Azmetmek. Kaçırdığı Farzları Yerine Getirmek. Üzerinde Olan Hakları Sâhiplerine Vermek. Haramdan Hâsıl Olan Vücuttaki Fazlalıkları Atmak. Bedene, Günahın Tadını Tattığı Gibi, İbâdet Zevkini Tattırmak."

"allahü Teâlâ, Bir Mümin Kulunun Dilini Özür Dilemek İçin Açti?i Zaman, Peşinden De Af Ve Ma?firet Kapisini Açar."

"takvâ Sâhibi; Nefsinin İsteklerine Uymayan, İslâmiyetin Emirlerine Tam Uyan, Yakîn İle Huzur Bulan, Tevekkül Direğine Dayanan Kimsedir."

"yakînin En Faydalısı, Hak Teâlâyı Büyük Görmek, O'ndan Başkasını Küçük Görmek, Korku Ve Ümidi Kalbinde Bir Arada Tutmaktır."

"tövbe; Kötü Şeylerden Tamâmen Uzaklaşmak, Allahü Teâlânın Emirlerine Yönelmek, Sıkıntılara Göğüs Germek, Nefsin Arzularına Karşı Koymak, Sıkıntılara Sebât Etmek, Doğru Yola Kavuşmak, Allahü Teâlânın Dostluğuna Ve Yardımına Mazhâr Olmaktır."

"medîne, ırak, Şam Ve Kûfe Âlimlerinin Üzerinde Birleştikleri Husus Şudur: Dünyâya Düşkün Olmamak, Cömert Olmak Ve Halka Karşı Samîmi Davranmak, İnsanlara Nasihat Etmektir."

"ameller, Kulluk Elbisesidir. Allahü Teâlâ Mahrûm Ettiği Kimselerden Bu Elbiseyi Çıkarır. Kendisine Yaklaştırmak İstediği Kimselere Şefkat Eder, Devamlı Bu Elbise İçinde Kalmalarını Nasîb Eder."

"bir Müminin Kalbini Hoş Tutmak, Bana Nâfile Hac Yapmaktan İyi Gelir."

altmış Yaşındaki Bir Kimse Nefsini Hesâba Çekmişti. Bunu Gün Olarak Hesapladı Yirmi Bir Bin Beş Yüz Gün Çıktı. Bu Gün Sayısını Görünce Feryad Etti. Düşüp Bayıldı. Ayılınca Âh Yazık Bana Rabbime Gideceğim. Eğer Her Gün Bir Günah İşlemiş Olsam Bu Hesâba Sığmaz Günahlarla Hâlim Nice Olur? Dedi. Sonra Eyvâh, Dünyâya Daldım! Âhiretimi Harâb Ettim! Çok İhsân Edici Rabbime Karşı, İsyânkâr Oldum. Sonra Da Harâbe Gibi Olan Bu Dünyâdan Saâdet Yeri Olan Âhirete Gitmekten Kaçınıyorum. Kıyâmette Hesap Günü Amelsiz, Sevapsız Bir Halde Nasıl Hesap Vereceğim! Dedi."

"dostlarımdan Birini Vefâtından Sonra Rüyâmda Gördüm. Sana Ne Muâmele Yapıldı? Diye Sordum. "günahlarımdan Bana Birer Birer Bildirilip, Böyle Böyle Yaptın Mı? Denildi. Evet, Dedim. Amel Defterimde Yazılı Günahlarımın Herbiri Gösterilip Bunları Yaptın Mı? Denildikçe Evet, Deyip Çok Utanç Duydum. Uzun Müddet Bu Şekilde Utanç İçinde Terler Döktüm. Sonra Rabbim Beni İhsânı İle Affetti, Dedi."

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

sen Kimsin

kettânî Hazretleri Şöyle Anlatıyor: "bir Kere Rüyâmda Çok Güzel Bir Genç Gördüm. "sen Kimsin?" Diye Sordum. "takvâyım." Dedi. "nerede İkâmet Edersin?" Deyince; "dertlilerin Kalbinde." Dedi. Sonra Diğer Tarafa Baktığımda, Çirkin, Siyah Bir Kocakarı Gördüm. "sen Kimsin?" Dedim. "ben Kahkaha, Zevk Ve Keyifim." Dedi. "nerede İkâmet Edersin?" Deyince; "çok Gülenlerin Kalbinde." Dedi. Uyandıktan Sonra Hiç Bir Zaman Kahkaha İle Gülmemeye Niyet Ettim."

 

imtihâna Tâbi Tutulanlar

sohbetlerinde Buyurdu Ki: "varlıklar Dört Kısımdır, Birincisi Mâzûr Olanlar; Bunlar Hayvanlardır. Akılları Olmadığı İçin, Emir Ve Yasaklarla Mükellef Değildirler. İkincisi, İmtihâna Tâbi Olanlar; Onlar, İnsanlardır. Bu Dünyâda Yaptıklarından Âhirette Hesap Verecekler, Amellerinin Karşılığını Orada Göreceklerdir. Üçüncüsü; Hep İbâdet Ve Tâat (allahü Teâlânın Beğendiği İyi İşler) Üzere Olanlardır Ki, Bunlar Meleklerdir. Onlar, Hiç Günah İşlemezler. Devamlı, Allahü Teâlâya Kulluk Edip, Noksansız Devâm Ederler. Dördüncüsü; İblistir Ki, Allahü Teâlânın Lânetine Uğrayıp, Helâk Olmuştur."

 

duâ Edersen

bir Gün Kettânî, Namaz Kılarken Bir Hırsız Gelip, Omuzundaki Elbisesini Aldı Ve Satmak İçin Pazara Götürdü, Ama Eli Derhal Kurudu. Ona; "senin Yapacağın İş, Bunu Geri Verip, Sâhibinin Duâsını Almandır. Senin İçin Duâ Ederse, Allahü Teâlâ Senin Elini İyileştirir" Dediler. Bunun Üzerine Hırsız Geri Geldiğinde, Kettânî Hâlâ Namazda İdi. Aldığı Elbiseyi Kettânî'nin Omuzuna Koydu Ve Namazını Bitirinceye Kadar Oradan Ayrılmadı. Namazını Bitirince Ayaklarına Kapanarak Yalvardı Ve Hâlini Anlattı. O Zaman Kettânî; "allah'a Yemîn Ederim Ki Elbisemin Ne Götürülmesinden, Ne De Getirilmesinden Haberim Var." Dedi Ve; "allah'ım! O, Onu Götürmüş Ve Getirmiş, Sen De Ondan Aldığını Geri Ver." Diye Duâ Edince, Hırsızın Eli İyileşti.

 

kaynaklar

1) Târih-i Bağdâd; C.3, S.74

2) Câmiu Kerâmât-il-evliyâ; C.1, S.104

3) Tezkiret-ül-evliyâ; S.302

4) Tabakât-ül-kübrâ; C.1, S.110

5) Kıyâmet Ve Âhiret; S.162

6) Risâle-i Kuşeyrî; S.172

7) Nefehât-ül-üns; S.226

8) Hilyet-ül-evliyâ; C.10, S.357

9) Tabakât-ı Ensârî; S.367

10) Tabakât-üş-şâfiiyye; C.2, S.151

11) Sıfât-us-safve; C.2, S.294

12) Şezerât-üz-zeheb; C.2, S.296

13) Tabakât-üs-sûfiyye (sülemî); S.373

14) Sefînet-ül-evliyâ; S.145

15) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.4, S.31

16) Makâmât-ı Ebû Saîd; S.262, 263

17) Ravd-ül-fâik; S.16, 101

18) Ravd-ür-reyyâhîn; S.83

19) Dirâsât Fî Tasavvuf-il-islâmî; S.347

Yorumlar
Kod: TPIWP