tasavvufta İlk Defâ Sofî Nâmıyla Anılan Meşhur Velî. Ebû Hâşim Sofî Künyesi İle Tanınmış Olup, Doğum Târihi Bilinmemektedir. Aslen Kûfelidir. Bağdât'ta İkâmet Etmiştir. 777 (h.161) Senesinde Vefât Etti.
ebû Hâşim Hazretleri, Evliyânın Büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî'nin Hocasıdır. Remle'de Bir Dergâhda İkâmet Ederdi. Bu Dergâhın Yapılması Şöyle Anlatılır:
ebû Hâşim Sofî Tasavvuf Deryâsına Dalmış Bir Hâlde, Hep Yüksek Hâller Ve Mârifetler İçinde Günlerini Geçirirdi. Bu Derecede Olanlarla Sohbet Ederdi. Bir Gün Kırda Velîlerden Bir Dostu İle Buluşup Derin Sohbetlere Dalmışlar, Sonra Yanlarına Aldıkları Azıklarını Da Birlikte Yiyip Ayrılmışlardı. Onların Bu Hâlini O Sırada Ava Çıkmış Olan Bir Vâli İbret Ve Hayretle Seyretmişti. Vâli, Ebû Hâşim Sofî'nin Yanına Yaklaşıp Merakla Sohbet Ettiği Arkadaşının Kim Olduğunu Sordu. Bilmiyorum Cevâbını Alınca Hayret Etti. Samîmî Görüşmelerinin Sebebini Sorunca, Bu Bizim Mesleğimiz Ve Yolumuzdur. Böyle Emrolunmuşuz, Dedi. Vâli Bu Tatlı Sohbetler İçin Toplandıkları Bir Yerlerinin Olup Olmadığını Sorup, Hayır Cevâbını Aldı. Size Bir Binâ, Dergâh Yaptırayım Orada Toplanırsınız, Dedi. Sonra Şam Remle'sinde Bir Dergâh Yaptırdı. Tasavvuf Erbâbı Ve Muhabbet Ehli İçin Yapılan İlk Dergâh Bu Oldu. Bu Dergâhda Sohbet Edenebû Hâşim Sofî, Sohbetleriyle Ve Yaşayışı İle İnsanlara Örnek Olup Rehberlik Yaptı. Tasavvuf Onun Rehberliği İle Daha Yaygın Bir Hâle Geldi. Kendisinden Önce De Zühd, Verâ, Tevekkül Ve Muhabbette Meşhur Velîler Vardı. Fakat İlk Defâ Sûfî Adı Verilen Ve Tasavvufu Belli Bir Dergâhta Anlatan O Oldu.
büyük İslâm Âlimleri, Ebû Hâşim Sofî'yi Çok Övüp, Onu Hep Hürmetle Yâd Ederlerdi. Süfyân-ı Sevrî Onun Hakkında Şöyle Buyurdu: "ebû Hâşim Sofî'yi Görmeden Önce Tasavvuf Ehli Kimdir, Sofî Nedir Bilemezdim. O Olmasaydı, Ben İnce Bilgileri Bilmezdim. Onunla Görüşüp Sohbet Etmeden Önce Bende Riyâ Eseri Varmış. Riyânın İnceliklerini Ve Riyâyı Terketmeyi Ondan Öğrendim."
mansûr İmâr-ı Dımaşkî Onu Şöyle Anlatır: "ebû Hâşimsofî'ye Ölüm Hastalığında, Kendini Nasıl Buluyorsun?" Dedim. Muhabbet Ve Aşk, Belâdan Çoktur, Yâni Gerçi Belâ Büyüktür, Fakat Muhabbet Yanında Küçük Kalır." Ebû Hâşim Sofî; "yâ Rabbî! Faydası Olmayan İlimden Sana Sığınırım." Derdi. Mânevî İlimlerde Mütehassıs İdi.
buyurdular Ki:
"iğne İle Dağı Devirmek, Kalpten Kibri Söküp Atmaktan Kolaydır."
"kişinin Nefsini Güzel Edeb İle Süslemesi, Ehlini Terbiye Etmeye Sebebdir."
"allahü Teâlâ, Kullarının Sâdece Kendi Rızâsını İsteyip, Onunla Hoşnûd Olmaları, Dünyâdan Yüz Çevirmeleri İçin, Dünyâyı Keder Ve Üzüntü Yeri Yaptı."
1) Hilyet-ül-evliyâ; C.10, S.225
2) Nefehât-ül-üns; S.86
3) Kıyâmet Ve Âhiret; S.110
4) Er-riyâd-ud-tasavvufiyye; S.3
5) Târih-i Bağdâd; C.14, S.397
6) Sıfat-üs-safve; C.2, S.203
7) Tabakât-ı Ensârî; S.7
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.2, S.164
9) Dirâsât Fî Tasavvuf-il-islâmî; S.93