Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Emânullah Lâhorî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:40
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Pakistan evliyaları, Lahor evliyaları, Emânullah Lâhorî

hindistan'da Yetişen Âlimlerin Ve Velîlerin Büyüklerinden. İsmi Mevlânâ Emânullah, Nisbeti Lâhorî'dir. Doğum Ve Vefât Tarihleri Belli Değildir. On Yedinci Asrın Ortalarında Vefât Ettiği Bilinmektedir.

imâm-ı Rabbânî Hazretlerinin Huzûr Ve Sohbetlerinde Kemâle Gelen Emânullah Lâhorî, İcâzet Almakla Ve O Yüce İmâmın Talebelerinin Büyüklerinden Olmakla Şereflendi. Üstün Hâller, Kerâmetler Ve Yüksek Dereceler Sâhibi İdi. Hocası İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin, Rûhlara Hayat Veren Teveccüh Ve Himmetleriyle Yetişerek, Evliyâlık Yolunda Çok İlerlemişti. Kendisi De Bu Yolda Çok Talebe Yetiştirdi. Hayatı Hakkında Fazla Bilgi Yoktur.

imâm-ı Rabbânî Müceddîd-i Elf-i Sânî Hazretleri Bu Yüksek Talebesine Yazdığı Mektublardan Birinde Buyurdu Ki:

"bismillâhirrahmânirrahîm. Allahü Teâlâ, Sana Doğru Yolu Göstersin!iyi Bil Ki, Allah Yolunda Bulunmak İsteyene, Önce Lâzım Olan Şey, Îtikâdını Düzeltmektir. Doğru Îtikâd; Ehl-i Sünnet Âlimlerinin Kur'ân-ı Kerîmden Ve Hadîs-i Şerîflerden Ve Eshâb-ı Kirâmdan Öğrendikleri, Anladıkları Îtikâddır. Kur'ân-ı Kerîmin Ve Hadîs-i Şerîflerin Mânâsını Doğru Anlayan, Doğru Yolun Âlimleridir. Bunlar Da, Ehl-i Sünnet Ve Cemâat Âlimleridir. Bunların Anladığı, Bildirdiği Mânâlara Uymayan Her Şeye; Akla, Fikre, Hayâle İyi Gelse De Ve Tasavvuf Yolunda Keşf Ve İlhâm İle Anlaşılsa Da, Hiç Kıymet Verilmemelidir. Bu Büyüklerin Anladığına Uymayan Bilgilerden, Buluşlardan Allahü Teâlâya Sığınmalıdır. Demek Ki, Tasavvuf Yolcularının Keşflerinin, Buluşlarının Doğru Olup Olmadıkları, Ehl-i Sünnet Âlimlerinin Bildirdikleri Doğru Mânâlara Uygun Olup Olmamaları İle Anlaşılır. Bu Yolculara İlhâm Olunan Bilgilerin Doğruluğu, Ancak, O Doğru Mânâlara Uymaları İle Belli Olur. Çünkü Onların Bildirdiği Mânâlara Uymıyan Her Mânâ, Her Buluş Kıymetsiz Ve Yanlıştır. Çünkü Her Sapık Her Bozuk Kimse, Kur'ân-ı Kerîme Ve Hadîs-i Şerîflere Uyduğunu Sanır Ve İddiâ Eder. Yarım Aklı Ve Kısa Görüşü İle, Bu Kaynaklardan Yanlış Mânâlar Çıkarır. Doğru Yoldan Kayar, Felâkete Gider.

ehl-i Sünnet Âlimlerinin Anladıkları Mânâlar Doğrudur, Kıymetlidir. Bunlara Uymayanlar Kıymetsizdir. Çünkü Bu Mânâları, Eshâb-ı Kirâmın Ve Selef-i Sâlihînin Eserlerini İnceleyerek Elde Etmişlerdir. O Hidâyet Yıldızlarının ışıkları İle Parlamışlardır. Bunun İçin, Ebedî Kurtuluş Bunlara Mahsus Oldu. Sonsuz Saâdete Bunlar Kavuşdu. Allah Yolunda Giden Kâfile Bunlar Oldu. Kurtuluş, Ancak Allah Yolunda Bulunanlar İçindir.

îtikâdı Bunlara Uygun Olan Din Âlimlerinden Biri, İslâmiyete Yapışmakta Gevşek Davranırsa, Kusurlu Olursa, Buna Bakarak, Bütün Âlimleri Kötülemek Yersiz Olur. İnâdcılık Olur. Onların Doğru Bilgilerini İnkâr Etmek, Kötülemek Olur. Çünkü, Doğru Bilgileri Bizlere Ulaştıran Onlardır. Kurtuluş Yolunu, Bozuklarından, Sapıklarından Ayıran Onlardır. Onların Hidâyet ışıkları Olmasaydı Bizler Doğru Yolu Bulamazdık. Doğruyu Bozuk Olanlardan Ayırmasalardı, Bizler, Taşkınlık Ve Azgınlık Uçurumlarına Düşerdik. İslâmiyeti Bozulmaktan Koruyan, Her Yere Yayan, Onların Çalışmasıdır. İnsanları Kurtuluş Yoluna Kavuşturan Onlardır. Onlara Uyan Kurtulur, Saâdete Kavuşur. Onların Yolundan Ayrılan, Sapıtır, Herkesi De Saptırır.

tasavvuf Yolcusunun, İşin İç Yüzüne Varmadan Önce, Kendi Keşf Ve İlhâmına Uymasa Da, Ehl-i Sünnet Âlimlerine Tâbi Olması Lâzımdır. Âlimleri Haklı Ve Doğru Bilip, Kendini Yanlış Bilmelidir. Çünkü, Âlimler Bilgilerini, Peygamberlerden Aleyhimüssalevâtü Vetteslîmat Almışlardır. Bu Bilgiler, Vahy İle Gelmiş Olup Sağlamdır. Yanlışlıktan, Şaşırmaktan Korunmuştur. Bu Bilgilere Uymayan Kendi Keşf Ve İlhâmı İse, Yanlıştır Ve Bozuktur. Bunun İçin Kendi Keşfini, Âlimlerin Sözünün Üstünde Tutmak, Vahy İle İnmiş Sağlam Bilgilerin Üstünde Tutmak Olur. Bu İse Sapıklığın Tâ Kendisidir, Zarar Ve Ziyandan Başka Bir Şey Değildir.

kitab Ve Sünnete, Yâni Kur'ân-ı Kerîme Ve Hadîs-i Şerîflere Uygun Îtikâd Lâzım Olduğu Gibi, Müctehidlerin Kitab Ve Sünnetden Çıkardıkları Ahkâma, Yâni İslâmiyete Uygun İşleri Yapmak Da Lâzımdır. Bu Ahkâm; Helâl, Haram, Farz, Vâcib, Sünnet, Müstehâb, Mekrûh Ve Şüpheli Olan İşler Demektir. Bu Ahkâmı Öğrenmek De Lâzımdır.

îtikâdı Ve Ameli Doğrulttuktan, Bu İki Kanadı Ele Geçirdikten Sonra, Allahü Teâlâya Yaklaştıran Yolda, İlerlemek Sırası Gelir. Zulmânî Ve Nûrânî Konakları Aşmağa Başlanabilir. Fakat Şunu İyi Bilmelidir Ki, Böyle Konakları Aşarak Yükselebilmek; Ancak, Yolu Bilen, Yolu Gören, Yol Gösteren, Kâmil Yetişmiş Ve Mükemmil Yetiştirebilen Bir Rehberin Teveccühü Ve Tasarrufu Yâni İdâre Etmesi İle Olabilir. Bunun Bakışları, Kalb Hastalıklarına Şifâ Verir. Onun Teveccühü, Yâni Kalbini Bir Kimseye Çevirmesi, Kötü Ve Çirkin Huyları İnsandan Siler, Süpürür.

tasavvuf Yolcusunun, Bu Yolda Gözetilmesi Lâzım Olan Şartları Da Öğrenmesi Ve Bunlara Riâyet Etmesi Lâzımdır. Bu Şartların En Başta Geleni, Nefse Uymamaktır. Bu Da, Verâ Ve Takvâ İle Olur. Verâ Ve Takvâ, Şüphelilerden Ve Haramlardan Sakınmak Demektir. Haramlardan Sakınabilmek İçin, Mübahların Lüzûmundan Fazlasını Terk Etmelidir. Çünkü Mübahları, Yâni Yasak Olmayan Şeyleri, Alabildiğine Yapan Kimse, Şüphelileri İşlemeğe Başlar. Bunlar İse, Harama Yakındır, Yâni Haram İşlemek İhtimâli Çok Olur. Uçurum Kenarında Yürüyen, İçine Düşebilir. Demek Ki Haramdan Sakınabilmek İçin, Mübahların Fazlasından Kaçmak Lâzımdır. Bu Yolda İlerlemek İçin Verâ Sâhibi Olmak Şarttır Dedik. Çünkü İnsanın İşleri, İki Şeyden Biridir. Ya Emr Edilen Şeydir, Yâhut Yasak Edilmiş Şeylerdendir. Melekler De, Emr Edilen Şeyleri Yapmaktadır. Bunu Yapmak İnsanı İlerletseydi, Melekler De Terakkî Ederdi. Meleklerde, Yasak Edilen Şeyden Sakınmak Yoktur. Çünkü Onlar, Yasakları Yapmıyacak Şekilde Yaratılmıştır. Yasakları İşleyemezler. Onun İçin Meleklere Bir Şey Yasak Edilmemiştir. Demek Ki, Terakkî Etmek, Yasaklardan Sakınmakla Olabilmektedir.

bu Sakınmak İse, Nefse Uymamak Demektir. Allahü Teâlâ Dinleri, Nefsî İsteklerden Kurtarmak, Karanlık Ve Kötü Âdetleri Yok Etmek İçin Gönderdi. Çünkü Nefs, Hep Haram İşlemek Veya Mübahları Lüzûmundan Fazla Yaparak, Böylece Harama Kavuşmak İster. Demek Ki, Haramlardan Ve Mübahların Fazlasından Sakınmak, Nefse Uymamak Demektir. (1. Cild. 286 Mektûb)

 

kaynaklar

1) Berekât-ı Ahmediyye; S.388

2) Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî; C.1, 286. Mektûb.

3) Tezkire-i İmâm-ı Rabbânî; S.349

4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.15, S.239

Yorumlar
Kod: 1XP4X