Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Eskici Mehmed Dede
  30 Mart 2018 Cuma , 23:27
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, Bursa evliyaları, Eskici Mehmed Dede

anadolu Velîlerinden. On Altıncı Yüzyılın Sonunda Ve On Yedinci Yüzyılın Başında Yaşamıştır. Pamuklu Bez Ticâretiyle Meşgûl Olduğu İçin Eskici Mehmed Dede Diye Meşhûr Oldu. Aslen Amasyalı Olup, 1619 (h.1028) Senesinde Bursa'da Vefât Etti. Kabri, Abdülmü'min Efendi Câmii Bahçesindedir.

ilk Tahsîlini Memleketi Olan Amasya'da Gördükten Sonra, Bursa'ya Gelen Mehmed Efendi, İlk Zamanlar Pamuklu Dokuma Ticâretiyle Meşgûl Oldu. Kıdvetü'l-ârifîn Abdülmü'min Efendinin Sohbetlerinde Bulunmaya Başladı. Ona Talebe Olup Ondan İlim Ve Feyz Aldı. Abdülmü'min Efendinin Torunu İle Evlendi. Onun Yaptırdığı Câminin Civârında Yerleşti. Velî Zâtların Sohbetlerinde Bulundu Ve Tasavvuf Yolunda İlerledi. Bir Ara Pamuklu Dokuma Ticâretini Bırakıp, İnsanlardan Uzaklaşarak Uzlete Kendi Köşesine Çekildi. İbâdet Ve Allahü Teâlânın İsmini Zikirle Meşgûl Oldu. Mânevî Derecelere Kavuştu. Daha Sonra; "çalışan, Allahü Teâlânın Sevgilisidir." Sözü Gereğince, Âilesinin Nafakasını Temin Etmek İçin Pamuklu Dokuma Ticâretine Tekrar Başladı. Bursa Bezzazcıları Arasında Önemli Bir Yeri Olmasına Rağmen Hiçbir Zaman Dünyâ Malına Gönül Vermedi. Kazandıklarını, Allahü Teâlânın Rızâsını Kazanmak İçin İhtiyaç Sâhiplerine Sadaka Verirdi.

ömrünün Sonlarına Doğru Pamuklu Dokuma Ticâretini Tamâmen Bırakıp, Nefsinin İstediklerini Yapmamak, İstemediklerini Yapmak Sûretiyleallahü Teâlânın Rızâsını Kazanmaya Çalıştı.hoş Sohbeti Ve Güzel Ahlâkıyla İnsanların Gönüllerini Almaya Gayret Etti. Birçok Halleri Ve Kerâmetleri Görüldü.

zamânın Bursa Kâdısı Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretlerinin Kâdılığı Ve Dünyânın Debdebesini Bırakıp Üftâde Hazretlerine Talebe Olmasına Eskici Mehmed Dede Vesîle Olmuştur.

bursa Kâdısı Aziz Mahmûd Hüdâyî Bir Gece Rüyâsındacehennem'i Gördü. Cehennem'in Şiddetli Ateşinde Tanıdığı Bâzı Kimseler De Vardı. Bu Korkunç Rüyânın Verdiği Dehşet Ve Üzüntü İçinde Bulunduğu Günlerde Bir Hanım Bir Dâvâ Getirdi. Dâvâcı Kadın, Kocasından Ayrılmak İstediğini Bildirdi. Kadının Ayrılmak İstediği Kocası Muhammed Üftâde Hazretlerini Seven Fakir Bir Kimseydi. Bu Fakir Kimse Her Sene Hacca Gitmek İster Fakat Gidecek Parası Olmadığı İçin De Bir Türlü Arzûsuna Kavuşamazdı. Üzüntüsünden Hiç Yüzü Gülmez, Gözleri Hep Hacca Gidenlerin Yolu Üzerine Takılır Kalırdı. Evdeki Hanımı Yüzü Gülmeyen Kocasının Bu Hâline Oldukça Üzülürdü.

yine Bir Sene Hac Mevsiminde Parası Olmadığı İçin Hacca Gidemeyen Bu Fakir, Bir Gün Üzüntüsünden Ne Yapacağını Şaşırdı Ve Hanımına; "eğer Bu Sene De Hacca Gidemezsem Seni Üç Talakla Boşadım." Dedi. Günler Geçti. Hac İçin Hazırlananlar Yola Çıktı. Kurban Bayramı Yaklaştı. Fakir Kimseyi Bir Düşünce Aldı. Hem Hacca Gidememenin Üzüntüsü, Hem De Hanımının Üç Talakla Boş Olacağı İçin Çâresizlik İçinde Kıvranmaya Başladı. Bir Yerlerden Borç Para Bulup, Hacca Gidememişti. Ne Yapacağını Şaşırdığı Ve Çâresiz Kaldığı Bu Günlerde Büyük Velî Muhammed Üftâde Hazretlerine Gidip Durumunu Arzetti. Üftâde Hazretleri Onu Dinledikten Sonra; "bizim Eskici Mehmed Dede'ye Git, Selâmımızı Söyle. O Seni Hacca Götürüp Derdine Dermân Olur." Buyurdu.

fakir Sevinerek Üftâde Hazretlerinin Huzûrundan Ayrılıp Mehmed Dede'nin Dükkanına Koştu. Mehmed Dede'ye, Hocasının Selâmını Söyleyip, Derdini Anlattı. Mehmed Dede; "ey Fakir! Gözlerini Kapa. Aç Demeden Sakın Açma!" Dedi. Fakir Gözlerini Açtığında, Kendini Mehmed Dede İle Birlikte Mekke-i Mükerremede Buldu. Mehmed Dede, Allahü Teâlânın İzniyle, Kerâmet Olarak Fakiri Bir Anda Hicâz'a Götürdü. O Gün Arefe İdi. Hacılar Arafat'a Çıkmışlar, Vakfeye Duruyorlardı. Fakir De Eskici Mehmed Dede İle Birlikte İhrâm Giyip Arafat'a Çıkarak Vakfeye Durdular. Ertesi Günü Kâbe-i Muazzamayı Tavâf Ettiler. Hac İbâdetini Tamamlayıp, Ziyâret Edilecek Yerleri Ziyâret Ettikten Sonra, Bursalı Hacıları Buldular. Onlar Eskici Mehmed Dede'yi Ve Fakiri Görünce Sevindiler. Fakir Bâzı Hediyeler Alıp, Bir Kısmını Da Getirmeleri İçin Emânet Etti. Vedâlaşarak Ayrıldılar. Yine Eskici Mehmed Dedenin Kerâmetiyle Mekke-i Mükerremeden Bursa'ya Geldiler. Fakir, Getirdiği Bâzı Hediyelerle Eve Gelince, Hanımı Birkaç Gündür Eve Gelmeyen Kocasını Eve Almak İstemedi Ve; "sen Beni Boşamadın Mı? Hangi Yüzle Bana Hediye Getirerek Eve Giriyorsun." Dedi. Fakir, "hanım Ben Hacca Gittim Geldim. İşte Bu Getirdiklerimi De Mekke'den Aldım." Dediyse De Kadın; "bir De Yalan Söylüyorsun. Üç Beş Gün İçinde Hacca Gidilip Gelinir Mi? Seni Mahkemeye Verip, Senden Ayrılacağım." Dedi. Kâdı Aziz Mahmûd Hüdâyî'ye Giderek Durumu Anlattı Ve; "nikâhımızın Fesh Edilmesini İstiyorum. Çünkü Nikahsız Olarak Yaşamayı Dînimiz Yasaklamaktadır. Bu Sebeple Haram İşlemek İstemiyorum." Dedi.

kâdı Aziz Mahmûd Hüdâyî, Kadının Kocasını Çağırtarak İfâdesini Dinledi. Fakir; Hacca Gittiğini, Kâbe-i Muazzamayı Tavâf Edip, Ziyâret Yerlerini Gezdiğini, Bursalı Hacılarla Görüştüğünü, Hattâ Getirmeleri İçin Bâzı Eşyâlarını Onlara Emânet Bıraktığını Söyledi. Bu Sebeple Talak Yâni Boşanmanın Vâki Olmadığını Söyledi Ve Eskici Mehmed Dede'yi Şâhit Gösterdi. Eskici Mehmed Dede Birlikte Hacca Gidip Geldiklerini Söyledi Ve; "şeytan, Allahü Teâlânın Düşmanı Olduğu Halde Bir Anda Dünyânın Bir Ucundan Bir Ucuna Gittiği Kabûl Edilir De Bir Velînin Bir Anda Kâbe-i Muazzamaya Gitmesi Niçin Kabûl Edilmez." Dedi. Kâdı Aziz Mahmûd Hüdâyî Anlatılanları Hayretle Dinledikten Sonra, Mahkemeyi Hacıların Geleceği Zamâna Tehir Etti. Aradan Günler Geçti. Bursalı Hacılar Döndü. Mahkeme Gününde Şâhid Olarak Fakirin Hac Vazîfesini Yaptığını Hattâ Verdiği Emânetleri Getirdiklerini Bildirdiler. Kâdı, Şâhitlerin Verdiği İfâdeler Üzerine Dâvâcı Hanımın Nikâhı Fesh Etme İsteğini Reddetti. Böylece Boşanma Olmadı.

bu Hâdisenin Günlerce Etkisinden Kurtulamayan Aziz Mahmûd Hüdâyî, Eskicimehmed Dede'ye Gitti Ve; "beni Talebeliğe Kabûl Buyurmanız İçin Geldim." Dedi. Eskici Memed Dede Ona; "sizin Nasîbiniz Bizde Değil. Şeyh Muhammed Üftâde Hazretlerindedir. Onun Huzûruna Giderek Mürâcaatınızı Bildirin."dedi. Kâdı Mahmûd Hüdâyî, Üftâde Hazretlerine Gidip Ona Talebe Oldu. Üftâde Hazretlerinin İsteği Üzerine Sırmalı Kaftanıyla Bursa Sokaklarında Ciğer Sattı. Kâdılığı Bırakıp, Muhammed Üftâde Hazretlerinin Hizmetinde Ve Sohbetinde Olgunlaştı. Bursalıların Kınamalarına Rağmen Bu Yola Devâm Etti. Dünyânın Debdebesini Bırakıp Gönül Sultanlığına Yükseldi. Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretlerinin Bu Yola Kavuşmasına Vesîle Olan Eskici Mehmed Dede'dir. (bkz. Aziz Mahmûd Hüdâyî)

eskici Mehmed Dede'nin Halleri Ve Kerâmetleri İnsanlar Arasında Dilden Dile Anlatılır Oldu. Devletin Merkezi Olan İstanbul'daki Vezirlerle Öteki Devlet Adamları, Askerler Ve Ulemâ Onun Yüksek Hallerini Ve Menkıbelerini Dinleyip, Onu Görmedikleri Halde, Sevenlerinden Oldular. Duâsını Almak İçin Pek Kıymetli Hediyeler, İhsânlar Ve Kitaplar Gönderdiler. Fakat O, Dünyâya Ve Dünyâdakilere Gönül Vermediği İçin Kendine Gönderilen Hediyeleri İhtiyaç Sâhiplerine İhsân Etti. İbâdet Ve Tâat Ederek Allahü Teâlânın Rızâsına Kavuşmaya Ve İnsanlara İslâmiyetin Emir Ve Yasaklarını Anlatarak Onların Dünyâda Ve Âhirette Saâdete, Mutluluğa Kavuşmaları İçin Çalıştı. Günleri Ve Geceleri Böyle Geçerken, 1619 (h.1028) Senesinde Bursa'da Vefât Etti. Abdülmü'min Efendi Câmii Hazîresinde Defnedildi. Vefâtına Hâşimî Efendi;

gitdi Eskici Dede Köhne Cihândan Virdi Cân (1028) Mısraını Târih Düşürmüştür. Kabri, Abdülmü'min Efendinin Kabrinin Yanındadır. Sevenleri Kabrini Ziyâret Edip, Rûhuna Fâtiha Okumaktadırlar.

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

bize Pilav Gönder

tüccardan Akkaşzâde Seyyid Abdurrahmân Efendi Anlatır: "bir Zaman Ticâret İçin Bir Mikdâr Pirinç Satın Alıp, Bursa'da Yeni Han'daki Bir Anbara Koydum. Bir Müddet Sonra Gidip Kontrol Ettim. Fakat Ne Göreyim Pirincin Tamamı Böceklenmiş. Pirinci Bu Halde Görür Görmez Çok Üzüldüm. Handan Üzgün Bir Halde Çıkarken Eskici Mehmed Dede'yi Kapı Önünde Oturur Gördüm. Eskici Mehmed Dede Bana Yönelerek; "emir Molla Bizden Tarafa Bak. Bize Pilav Gönder." Dedi. Ben Ona; "çuval Gönder Ne Kadar Pirinç İstersen Göndereyim." Dedim. Biraz Sonra Gönderdiği Çuvalı Alıp Pirinç Koymak Üzere Anbara Girdiğimde, Gördüm Ki, Pirinçte Böcekten Eser Kalmamıştı. Bu Hâli Görünce İçim Açıldı. Gam Ve Üzüntüm Gitti. Çuvalı Doldurup Eskici Mehmed Dede'ye Gönderdim. Bu Hâlin Eskici Mehmed Dede'nin Kerâmeti Olduğuna Şâhid Oldum."

 

kaynaklar

1) Baldırzâde; S.27

2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.15, S.187

3) Güldeste-i Riyâz-ı İrfan; S.223

Yorumlar
Kod: JG9MG