Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Fâtıma Binti Müsennâ
  30 Mart 2018 Cuma , 23:37
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; İspanya evliyaları, İşbiliyye evliyaları, Fâtıma Binti Müsennâ

endülüs'ün İşbîliyye Şehrinde Yetişen Hanım Velîlerden. İsmi, Fâtıma Binti Müsennâ'dır. On İkinci Asırda Yaşamıştır.

muhyiddîn-i Arabî Hazretlerirûh-ül-kuds isimli Eserinde Şöyle Anlatıyor:

ben, Fâtıma Binti Müsennâ'ya Yetiştim. On Sene Sohbetlerine Devâm Ettim. Dikkat Ettim, Hiçbir Şey Yemiyordu. İnsanlar Yemek Olarak Kapısının Önüne Bir Şey Koyarlarsa, Onlardan Ölmeyecek Kadar Yerdi. Ben Yanına Oturduğumda, Yüzüne Bakmaya Utanır, Hayâ Ederdim. 90 Yaşının Üzerinde Olduğu Hâlde, Kendisini Gören Çok Genç Zannederdi. Kendi Hâlinde Yaşardı. Dünyâ İle Alâkası Yoktu. Kimseden Bir Şey İstemezdi. Bir İhtiyâcı Olsa, Görülmesi İcâb Eden Bir İşi Meydana Çıksa Fâtiha-i Şerîfeyi Okur, Allahü Teâlânın İzni İle O Şey Hemen Hallolurdu. Onun Kalması İçin, Kendi Elimle Hurma Dallarından Bir Ev Yaptım. Orada Kalırdı. Huzûruna Benden Başka Kimsenin Girmesine Müsâade Etmezdi. "niçin Sâdece Ona İzin Veriyorsunuz Da Başkalarına Müsâade Etmiyorsunuz?" Diye Suâl Edildiğinde, Cevâben; "başkaları Yanıma Geldikleri Zaman Yarım Olarak Gelirler. Yâni Kendileri Gelirler, Fakat Kalpleri İşlerinin, Dünyâlıklarının, Evlerinin, Âilelerinin Yanında Kalıyor. Ancak Muhammed İbni Arabî Benim Evlâdımdır. Gözümün Nûrudur." Buyurdu. Yanıma Geldiği Zaman, Tam Gelir. Oturduğu Zaman Tam Oturur. Diğerleri Gibi, Geride Bir Şey Bırakmaz. Düşünceleri, Kalbi Geride Olmaz." Buyurdu.

fâtıma Binti Müsennâ Hazretleri, Her An Allahü Teâlâyı Düşünürdü. Hep O'nu Hatırlardı. "ente, Ente (sensin, Sensin), Senden Başka Her Şey Boştur." Derdi. Onun Hâlini Ve Durumunu Anlayamayanlar, Kendisine Ahmak Derlerdi. Hakkında Böyle Uygunsuz Şeyler Söylendiğini Haber Alınca; "asıl Ahmak, Rabbini Tanımayanlardır." Buyururdu. Fâtıma Binti Müsennâ O Zamanda Bulunanlar İçin, Allahü Teâlânın Bir Rahmetiydi.

bir Ramazân-ı Şerîf Bayramı Akşamı, Fâtıma Binti Müsennâ, Bulunduğu Beldedeki Câminin Önünden Geçiyordu. Câminin Müezzini Ebû Âmir İsminde Bir Kimseydi. Elindeki Sopayla Fâtıma Binti Müsennâ'ya Vurunca, Dönüp Müezzine Baktı Ve Bir Şey Söylemeden Ayrılıp Gitti. Gönlü İncinmişti. Kırık Gönülle Evinde İbâdet Ve Tâatine Devâm Etti. Kendisine Sopa İle Vuran Müezzin Sabah Ezanını Okumaya Başlayınca, Fâtıma Binti Müsennâ, O Müezzin İçin Allahü Teâlâya Duâ Etmeye Başladı. Allahü Teâlânın Bir Velî Kulunu İnciten Kimseyi, Mutlakâ Cezâlandıracağını Biliyordu. Müezzinin Başına Bir Belâ Gelmesinin Yakın Olduğunu Bildiği Ve Belâya Düçâr Olmaması İçin Şöyle Duâ Etti:

"ya Rabbî! Şu Gecenin Son Vaktinde, Herkes Uyurken Kalkıp Senin İsmini, Kelime-i Şehâdeti, Kelime-i Tevhîdi Söyleyen, Senin Ve Habîbinin İsmini Zikreden, Senin Dâvetini, Emrini, Senin Kullarına Bildiren Şu Kimseyi, Bana Yaptığı Sebebiyle Cezâlandırma!onu Affet. Beni Kırmış Olduğu İçin Ona Cezâ Verme! Âmin!"

o Gün (ramazan Bayramı Günü), Fıkıh Âlimleri Toplanarak Vâli İle Bayramlaşmaya Gittiler. Ebû Âmir İsmindeki O Müezzin De, Dünyâlık Bâzı Menfaatler Temin Etmek Niyetiyle Âlimlerle Berâber Vâlinin Yanına Gitti. Vâli Onun Kim Olduğunu Sordu. "câminin Müezzinidir." Dediler. "sizinle Berâber Buraya Gelmesi İçin Ona Kim İzin Verdi?" Dedi. Bunun Maksadını Anlamıştı, Hemen Kendisini Dışarı Attırdı. Daha Sonra Âlimler Bunun İçeri Alınması İçin Şefâat Ettiler, Nihâyet İçeri Alındı.

bu Hâl, Fâtıma Binti Müsennâ'ya Anlatıldığında, O Da Akşamki Hâdiseyi Ve Sabah Ezânı Okunurken Yaptığı Duâyı Anlattı Ve; "ben Onda Olan Hakkımdan Vazgeçtim. Yâni Hakkımı Ona Helâl Ettim. Allahü Teâlâya Duâ Ettiğim İçin O, Bu Kadarlık Bir Kovulma İle İşi Atlatmış Oldu. Ben Hakkımdan Vazgeçmemiş Olsaydım, O Müezzin Mutlakâ Öldürülürdü." Buyurdu.

muhyiddîn-i Arabî, fütûhât-ı Mekkiyye kitabında Şöyle Anlatıyor:  "bir Gün Fâtıma Hazretlerinin Yanında Oturuyorduk. Bir Kadın Gelerek; "ey Kardeşim! Benim Kocam, Endülüs'te Şeriş (yâhut Şerş) Beldesinde Bulunuyor. Haber Aldım Ki, Orada Birisi İle Evlenmiş. Siz Bu Hâle Ne Dersiniz?" Dedi. Ben De O Kadına; "siz Ona Kavuşmak (ulaşmak) İstiyorsunuz Değil Mi?" Dedim. Kadın; "evet." Dedi. Bunun Üzerine Fâtıma Hazretlerine Dönerek; "ey Anacığım! Bu Kadıncağızın Söylediklerini Duydunuz. Ne Dersiniz?" "ey Evlâdım! Bu Kadının Arzusu, İhtiyâcı Nedir?" Dedi."kocasının Gelmesi." Dedim. Fâtiha-i Şerîfe Ve Başka Şeyler Okudu. Ben De Onunla Berâber Okudum. "fâtiha-i Şerîfeden, Bu Kadının Kocasını Getirmesini İstedim." Buyurdu. Okuduğu Fâtiha, Allahü Teâlânın İzniyle İnsan Sûretine (şekline) Geldi. Ona; "ey Fâtiha-ul-kitâb! (fâtiha Sûresi) Şeriş Şehrine Git! Bu Kadının Kocasını Getir! Gelmek İstemezse Bile Sen Bırakma! Mutlaka Getir!" Dedi.

aradaki Mesâfe Çok Uzun Olmasına Rağmen, Allahü Teâlânın İzniyle O Kadının Kocası Bir Anda Evine Geldi. Çoluk Çocuğu Çok Sevindiler. Böylece, Fâtıma Hazretlerinin Bir Kerâmetine Daha Şâhid Olduk."

 

kaynaklar

1) Câmiu Kerâmât-il-evliyâ; C.2, S.232

2) Nefehât-ül-üns Tercümesi; S.703

3) Meşâhir-ün-nisâ

4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.8, S.289

Yorumlar
Kod: WTLZT