Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Fahreddîn-i Acemî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:28
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, Edirne evliyaları, Fahreddîn-i Acemî

velî, Hanefî Mezhebi Fıkıh, Kelâm Ve Tefsîr Âlimi. Osmanlı Devletinin İkinci Şeyhülislâmı. İran'dan Anadolu'ya Geldiği İçin Acemî Denildi. Doğum Yeri Ve Târihi Kaynaklarda Bildirilmedi. 1460 (h.865) Senesinde Edirne'de Vefât Etti. Dârülhadîs Câmii Önüne Defnedildi.

fahreddîn Acemî, Önce Memleketinde Zamânının Âlimlerinden İlim Tahsîl Etti. Büyük İslâm Âlimi Seyyid Şerîf Cürcânî'den De İlim Öğrendi. Onun Sohbetleri Bereketi İle Tasavvuf Yolunda İlerledi. Daha Sonra Anadolu'ya Geldi. Molla Fenârî'nin Oğlu Muhammed Şah'ın Hizmetinde Bulundu. Burada Muhammed Şah'a Muîd, Asistan Oldu. Bir Müddet Bâzı Medreselerde Müderrislik Yaptı. Sultan İkinci Murâd Han Zamânında, 1430 Senesinde Şeyhülislâm Molla Şemseddîn Fenârî'nin Vefâtı Üzerine, Edirne'de Şeyhülislâm Oldu. Günlük Otuz Akçe Maaş Bağlandı.

bir Müddet Sonra Sultan Murâd Han, Maaşını Artırmak İsteyince Kabûl Etmedi. "devlet Hazînesinden Aldığım Otuz Akçe Bana Yetiyor, İhtiyaçlarımı Karşılıyor. Daha Fazlasına İhtiyâcım Yok. Devlet Hazînesinden İhtiyaçtan Daha Fazla Almak Helâl Değildir." Diyerek, Mâzeret Bildirdi.

dînî İlimleri Çok İyi Bilirdi. Verâ Ve Takvâ Sâhibiydi. Haram Ve Şüphelilerden Çok Sakınırdı. Allahü Teâlânın Rızâsı Olan Bir İşte, Kınayanın Kınamasından Aslâ Çekinmezdi. Her Yerde, Hakkı Ve Hakîkatı Çekinmeden Söylerdi. Hadîs İlmini Mevlânâ Haydar Hirevî'den Ö?rendi. Bu Zâttasahîh-i Buhârîadindaki Meşhûr Hadîs Kitabini Okudu Ve İcâzet (diploma) Aldi. Haydar Hirevî De, Sâdüddîn Teftâzânî'den İcâzet Almişti. Fahreddîn-i Acemî'den De sahîh-i Buhârî'yi Okudu Ve İcâzet Aldı.

sultan İkinci Murâd Han Ve Fâtih Sultan Mehmed Han Zamânında, Otuz Sene Fetvâ İşlerini Güzel Bir Şekilde İdâre Etti.

sultan Murâd Han Gibi Oğlu Fâtih Sultan Mehmed Han Da Âlimlerle Sohbet Etmeyi Sevmekle Ve Onlarla Birlikte Bir Arada Bulunmaya Fazlasıyla Rağbet Etmekle Tanınmıştı. İlim Yolunda Çalışanlara Her Türlü İmkânı Bahşederdi. Yolculuk Dâhil Her Türlü Masraflarını Karşılardı. Bu Îtibârla Osmanlı Sarayı Dünyânın Dört Bir Tarafından Gelen Âlimlerle Dolmuştu. Ancak Fâtih'in Bu Engin Hoş Görüsünden İstifâde Etmek İsteyen Hurûfî Îtikâdındaki Bâzı Kimseler Yaldızlı Sözler Ve Hîlelerle Sultânın Gözüne Girdiler. Fâtih Bu Sapıklara Sarayda Bir De Oda Tahsîs Etti. Sarayda Rahat Bir Şekilde Yaşayan Bozuk Îtikad Sahibi Hurûfîler İç Yüzlerini Gizleyerek Bir Taraftan Teşkilâtlanmaya Çalışıyorlardı. Ancak Bu Adamların Bozuk Yolda Olduklarını, Vezir Mahmûd Paşa Anlamıştı. Fakat Kesin Bir Bilgi Elde Edemeden Fâtih Sultan Mehmed'e Bunlar Hakkında Bir Şey Söylemeye Cesâret Edemiyordu. Sonunda Durumu Fahreddîn-i Acemî'ye Anlattı. Fahreddîn-i Acemî İle Mahmûd Paşa Anlaştılar.

mahmûd Paşa, Evinde Bir Dâvet Tertîb Etti. Dâvete, Hurûfî Yolunda Olan Sapıklar Da Çağırıldı. Fahreddîn Acemî De Perde Arkasına Saklanmış, Onları Dinliyordu. Sohbet İlerleyince, Mahmûd Paşa, Kendilerini Çok Sevdiğini Ve Her Dertlerini Çekinmeden Kendisine Açabileceklerini Söyledi. Vezirin Bu Aşırı Sevgi Ve Muhabbetinden Dolayı Onu Kendisinden Zanneden Bu Kimseler, Fırkalarının İç Yüzünü Anlatmaya Başladılar. "her Testi İçine Konulanı Sızdırır" Sözü Gereğince Sapıklıklarını Ve Küfürlerini Açıkladılar. Hattâ:

"allahü Teâlâ (hâşâ) Fadlullah'a (hurûfîlik Bozuk Yolunun Kurucusu Olup, 1393 Senesinde Tîmûr Hanın Oğlu Mirân Şah Tarafından Öldürülmüştü.) Hulûl Etmiştir." Dediler.

bunu Duyan Fahreddîn Acemî, Daha Fazla Dayanamadı. Hemen Ortaya Çıkarak, Bu Sapıkların Üzerine Atıldı. Hurûfîler Kaçarak, Sultânın Sarayına Sığındılar. Fahreddîn Acemî De Peşlerinden Koştu. Sarayda Bunları Yakaladı. Hâdiseden Haberi Olmayan Fâtih Sultan Mehmed, Edebinden Şeyhülislâma Karşı Ses Çıkarmadı. Fahrüddîn Acemî, Bu İşi Burada Halletmek İstiyordu. Hemen Câmiye Gitti, Halkı Câmiye Çağırdı. Çok Kalabalık Toplandı.

fahreddîn Acemî Hazretleri Minbere Çıkıp, Bu Hurûfî Denilen Kimselerin Sapık Ve Dinsiz Olduklarını İsbât Etti. Kötü Yolda Olduklarını Ve Hemen İdâm Edilmeleri Lâzım Geldiğini Söyledi. Mahkeme Kurulup, İdâm Edilmelerine Karar Verildi. Halkın İbret Alıp, Böyle Sapıklara Fırsat Vermemeleri İçin, Büyük Bir Kalabalık Önünde Cezâları İnfâz Edildi. Çünkü Bu Sapıklar, Fırkalarının Kurucusu Fadlullah'ın Yeryüzünde Allah'ın Temsilcisi, Hattâ İnsan Sûretindeki Şekli Olduğunu Söylüyor Ve Başkalarını Da Kandırmaya Çalışıyorlardı. Bütün Hurûfîler Tesbit Edildi. Hepsi Yakalanıp İdâm Edilerek, Osmanlı Toprakları Bu Sapıklardan Temizlendi.

hastalandığında, Molla Ali Tûsî Ziyâretine Geldi. Fahreddîn-i Acemî'den Nasîhat İstedi. O Da, Kânunların Uygulanmasında Kimseye Tâviz Verilmemesini Vasiyet Etti. Bir Daha Konuşmadı.

1460 (h.865) Senesinde Vefât Etti. Edirne'de Üç Şerefeli Câmi Yanında Bir Medrese Yaptırdı. Dârülhadîs Câmii Önüne Defnedildi.

 

kaynaklar

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (mecdî Efendi); S.81

2) Devhat-ül-meşâyıh; S.5,6,7

3) Nefehât-ül-üns; S.671

4) Tâcüt-tevârih; C.5, S.53

5) Âşıkpaşazâde, S.148,201

6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.11, S.379

Yorumlar
Kod: KIAOH