Ve hazreti Musa’nın vekil ve yeğenidir,
Yusüf Peygamber gibi, güzeldi yüzü gayet.
Kim görse, hayran olur, ederdi hem de hayret.
Karayağız ve cesur, çok kahraman biriydi.
Ve savaş tekniğinde maharet sahibiydi.
Musa Nebi göçünce ahiret alemine,
Hak teâlâ, Yuşa’yı irsal etti yerine.
Peygamber eyleyerek vahyetti ki nihayet:
(Al Beni İsrail'i, kâfirlerle cihad et!)
O dahi ordu kurup, kuşattı Eriha’yı.
Onu alıp, sonra da aldı şehr-i İlya’yı.
Sonra Belka şehrine yürüdü fetih için.
Etrafı, surlar ile çevriliydi bu şehrin.
Bu beldede, Bel’am bin Baura ismi ile,
Bir kimse var idi ki meşhurdu ilmi ile.
İsm-i a’zam denilen duayı biliyordu.
Her duası, indallah kabul ediliyordu.
Yüksekti derecesi ilim ve ibadette.
Yoktu onun gibisi, hem de o vilayette.
Şehrin hükümdarı da kâfir ve zalimdi pek.
Herkes bizar olmuştu zulmünden o güne dek.
Yuşa aleyhisselam gelirken ordu ile,
Bu zalim hükümdar da vakıf oldu bu hale.
Kavminden, kalabalık bir gurupla beraber,
Bel’am-ı Baura’ya verdiler bunu haber.
Dediler ki: (Ey Bel’am, İsrail oğlu Yuşa,
Büyük bir ordu ile gelir bizle savaşa.
Korkarım, çıkarırlar bizi bu beldemizden.
Ve hatta öldürürler, ricamız şu ki sizden.
Rabbine, bizim için edesiniz bir dua.
Kalksın üzerimizden bu tehlike ve bela.
Şimdi tek ümidimiz, bu duadır ki elbet,
Çünkü kabul oluyor duanız, olmuyor ret.)
Cevabında dedi ki: (Yazıklar olsun size.
Nasıl gelebiliyor böyle şey zihninize.
Yuşa aleyhisselam, Rabbin peygamberidir.
Yanında gelenler de, onun tâbileridir.
Hem sonra Yuşa Nebi, benim de Peygamberim.
Onların aleyhine nasıl dua ederim?)
Lakin onlar, bu söze hiç kulak asmadılar.
Dua etmesi için ettiler yine ısrar.
Kıymetli hediyeler verdiler de, o yine,
Asla dua etmedi onların aleyhine.
Bu sefer zevcesini koyaraktan araya,
Baskıya başladılar Bel’am-ı Baura’ya.
O dedi ki: (Ey Bel’am, dua etmezsen eğer,
Senden ayrılıyorum, işte sana son haber.)
Buna da aldırmayıp, demeyince o evet,
Hükümdar, ölüm ile tehdit etti nihayet.
Dedi: (Dinle ey Bel’am, bu sana son ihtarım.
Eğer dua etmezsen, asarım seni yarın.)
Yine Hayır deyince, sinirlendi hükümdar.
Onu öldürmek için, pek kati verdi karar.
Kuruldu darağacı emriyle hükümdarın.
Bel’amı getirterek, dedi: (Nedir kararın?
Tercih eyle şunlardan hemen bir tanesini.
Ya dua et, yahut da asarım şimdi seni.)