Yemliha'dan duyunca, İsmini Dokyanus’un,
Dediler: (Hikaye mi, bize anlatıyorsun?
Üçyüz seneden fazla oluyor o öleli.
Ve yalan söylediğin, iyice oldu belli.)
Yemliha, kaldığından çaresizlik içinde,
Başlarından geçeni, dedi neticesinde.
Dedi: (Dün burdan çıkıp, girdik bir mağaraya.
Bu gün de, ekmek için, inip geldim buraya.
Ben size hakikati, doğruyu söylüyorum.
Bildiğim bu kadardır, başka şey bilmiyorum.)
Hadise, hükumete aksetti en nihayet.
Hükümdar, (Teodüs) nam bir salih zattı gayet.
Ve lakin kâfir idi o devrin insanları.
Dirilmeyi, bir türlü almazdı akılları.
Çok üzülüp, sonunda, Rabbine dua etti:
(Ya Rab, inkâr ediyor bu kavim ahireti.
Sen bir harikulade göster bu kimselere.
İnansınlar öldükten sonra da dirilmeye.)
İşte tam o sırada, Yemliha ve polisler,
Hükümdar Teodüs'ün huzuruna girdiler.
Dediler: (Hükümdarım, bu kişi, fevkalade,
Şeylerden bahsediyor, emrinize amade.)
Yemliha anlatınca başından geçenleri,
Mağaraya giderek, gördüler o gençleri.
Ayrı ayrı sarılıp her birinin boynuna,
Sevindi, duasının kabul olunduğuna.
Zira devlet erkanı ve bütün yakınları,
Bu harikuladeyi gördüler ayrı ayrı.
Din ve imanlarını korumak gayesiyle,
Hicret eden gençlerin, kudret-i ilahiyle,
Üçyüz sene uyuyup ve uyandıklarını,
Görünce, anladılar ahiret hayatını.
Hükümdar, mağaradan ayrılacağı vakit,
Kapısının önünde, inşa etti bir mescit.
Lakin zaman geçip de, görünce mescit hasar,
Osmanlı sultanları, yaptılar onu tekrar.
Veda edip gidince oradan yerlerine,
Eshab-ı kehf, uykuya daldılar tekrar yine.
Resulullah devrinde, hazret-i Ebu Bekir,
Hazret-i Ali ile, oraya gitmişlerdir.
İkinci kez uyanıp, onlarla görüştüler.
(Biz de, Resulullah’a iman ettik) dediler.
Onlar da veda edip, ayrılırken oradan,
Dua talep ettiler, hepsi Resulullah’tan.
Hazret-i Mehdi’nin de, zamanında bu gençler,
Uyanıp, kendisine çok hizmet edecekler.
Onun askeri olup, gece gündüz yanında,
Hizmet edeceklerdir küffarla savaşında.
Alimler buyurur ki, (Bu yedi bahtiyarlar,
Hak teâlâ katında, çok kıymet kazandılar.
Nerede bulunursa, bunların isimleri,
Hıfz eder Hak teâlâ, her beladan onları.
Bu isimler, tarlanın, dört köşesine şayet,
Gömülürse, mahsulde olur bolluk, bereket.)