Bir hükümdar vardı ki bu velinin devrinde,
İyi ahlak sahibi veziri vardı bir de.
Saf kalpli olduğundan, onu çok seviyordu.
O da, bu hükümdara sık sık şöyle diyordu:
(İyilik edenlere, iyi davran sen yine.
Kötünün kötü işi, kâfi gelir kendine.)
Bir de kıskanç vardı ki, onu çekemiyordu.
Bu veziri, kıymetten düşürmek istiyordu.
O, bir gün hükümdara dedi ki: (Filan vezir,
Sizin aleyhinizde sözler söylemektedir.
Diyor ki: Hükümdarın ağzı fena kokuyor.
Yanına yaklaşınca, bana çok dokunuyor.
Eğer inanmazsanız, çağırın akşam onu.
Dikkat edin, eliyle tutacaktır burnunu.)
Hükümdarın yanından çıkar çıkmaz bu kişi,
O vezirin yanına gitmek oldu ilk işi.
Dedi ki: (Ey vezirim, bu öğlen yemeğine,
Teşrif eder misiniz bu fakirin evine?)
Lakin o, yemeklere koydurdu bol sarmısak.
O da, yedi onlardan, gaflette bulunarak.
Lakin akşam gidince, sultanın huzuruna,
Mecburen bir elini tutuverdi ağzına.
Zira ağzı, çok fena sarmısak kokuyordu.
Hükümdarı rahatsız etmek istemiyordu.
Lakin aldanmış idi, sultan o hasetçiye.
Düşündü: Onun sözü doğruymuş meğer diye.
Çok kızıp, bir valiye yazdı bir mektubunu.
Ona verip, dedi ki: (Valiye götür bunu.)
Lakin ne yazdığını, vezir hiç bilmiyordu.
Halbuki sultan ona, şöyle emrediyordu:
(Geleni boğazlayıp, derisini yüzesin.
İçine ot doldurup ve bana gönderesin!)
Vezir o mektup ile giderken o valiye,
Rastladı birden bire o hasetçi kişiye.
Hasetçi zannetti ki: Taltif mektubudur bu.
Dedi: (Ben götüreyim, istersen o mektubu.)
O adamı kırmayıp, gönlü hoş olsun diye,
(Peki) deyip, mektubu verdi o hasetçiye.
Vali, alıp okudu sultanın mektubunu.
Derhal adamlarına emretti: (Tutun şunu!)
Öldürüp, derisini yüzdürdü bir an önce.
Ot doldurdu içini bu emir gereğince.
Ertesi gün, veziri sağ görünce hükümdar,
Şaşırıp, huzuruna çağırdı onu tekrar.
Dedi: (Benim hakkımda, duydum dedi-kodunu.
Herkese söylermişsin ağzımın koktuğunu.)
Vezir (Hayır) deyince, sordu ki: (Madem öyle,
O gün, niçin burnunu tutmuş idin elinle?)
Dedi ki: (Sarmısaklı yemiştim öğleyin hep.
Ağzımı, elim ile tutmuştum bundan sebep.)
Sultan dedi: (Ey vezir, haklıymışsın sen yine.
Kötünün kötü işi, kâfi gelir kendine.)