Evliyanın büyüğü olan bu mübarek zat,
Doksanyedi yaşında eyledi Şam’da vefat.
Henüz yedi yaşında ezberledi Kur'anı.
İslama hizmet ile geçmiş idi her anı.
Yirmidört yaşındayken, babası etti vefat.
Onun talebesini, devraldı kendi bizzat.
Kim ansaydı ismini, sıkıntı zamanında,
İşitip, imdadına yetişirdi anında.
Mübarek kabrinde de, dua etse her kişi,
Bu zatın hürmetine, hallolurdu her işi.
Henüz çocuk yaşında, okuyorken mektepte,
Kıtlık vaki olmuştu birden o memlekette.
İnsanlar, bu kıtlıktan muzdarip oldular hep.
Çaresiz ona gelip, ettiler yardım talep.
O, küçük bir çocuktu, elini koydu yere.
Türlü nebat fışkırdı oradan birden bire.
İnsanlar haber alıp, o yere üşüştüler.
O çıkan nimetleri toplayıp bölüştüler.
Öyle çok sebze, meyva çıktı ki o gün hatta,
Bitiremiyorlardı insanlar toplamakla.
Babası haber alıp, çağırdı kendisini.
Şiddetle men eyledi böyle eylemesini.
Dedi ki: (Ey evladım, bizim ecdadımız, hep,
Keramet göstermekten ettiler haya, edep.
Sana ne oluyor ki, onlara uymadın da,
Keramet izhar ettin insanların yanında?)
Lakin bu keramete, muttali olmuştu halk.
Artık o, meşhur oldu (kutb-ül aktab) olarak.
Çok ibadet eder ve çok korkardı Allah’tan.
Kaçardı büyük küçük her hata ve günahtan.
Geceleri ağlar ve derdi ki: (Ya ilahi!
Bilerek hiçbir günah işlemedim Vallahi.
Eğer bağışlamazsan günahımı ey Rabbim!
Yarın mahşer gününde, ne olur benim halim?)
Nasihat istemişti bir kişi kendisinden.
Buyurdu: (Emin olma küfür tehlikesinden.
Nasıl bir kelimeyle girerse iman ele,
Gidebilir o iman, yine bir kelimeyle.
Hak teâlâ, imanı bizlere etti ihsan.
Cennete, bunun ile girecek cin ve insan.
Peygamber Efendimiz buyurdular ki hatta:
(Müslümanlar geçerken mahşer günü Sırat’ta,
Cehennem seslenir ki: Biraz çabuk olunuz!
Ki, zira ateşimi söndürüyor nurunuz.)
Biri daha nasihat istedi kendisinden.
Buyurdu ki: (Evladım, emin olma nefsinden.
Zira ondan başka bir düşman yok sana daha.
Hatta senden ziyade, o, düşmandır Allah’a.
Onun her bir arzusu, islama mugayirdir.
Ancak dine uymakla o, yola gelebilir.
İslama ne kadar çok uyulur ise eğer,
O da, isteklerinden, o nisbette vaz geçer.
Çünkü onun sevdiği, istediği ne varsa,
Dinin haram kıldığı hususlardır bilhassa.
Onun da sevmediği her ne ki varsa eğer,
İslamın emrettiği şeylerdir hepsi birer.
Yani bu alçak nefsi yola getirmek için,
Dine uymaktan başka, yolu yoktur kişinin.)