Bir kimse, hinduların o bayram günlerine,
Ve hıristiyanların, noel gecelerine,
Onlar gibi verirse kıymet ve ehemmiyet,
Çok tehlikeli olup, küfürden korkulur pek.
Yani o müşriklerin, çirkin adetlerini,
Kim severek yaparsa, küfre atar kendini.
Hiç yoktan yaratmıştır âlemi cenab-ı Hak.
Yani önce yok idi, sonra da yok olacak.
Buna rağmen, âlemin, kim kadim olduğuna,
İnansa, girer o da küfür karanlığına.
Ve kim, bir hak mezhebi, beğenmeyerek eğer,
O mezhepten çıkarsa, mazallah küfre girer.
Çünkü beğenmemektir o mezhep imamını.
Bu yüzden küfre düşüp, kaybeder imanını.
Bazı cahil şeyhlerle, sahte tasavvufcular,
İslama hiç uymayan icraat yapıyorlar.
Bunlar kendilerine söylenince de, hemen,
Diyorlar ki: (Bu bize, haram değil esasen.
Bunlar, ilm-i zahirde haramdır, bu hakikat.
Bizlerse ilm-i batın sahipleriyiz fakat.
Siz öğreniyorsunuz islamı kitaplardan.
Bizse öğreniyoruz, direk Resulullahtan.
Hatta buna kanaat etmezsek bizler eğer,
Direk Hak teâlâdan soruyoruz bu sefer.
Bizim ihtiyacımız yok kitap okumaya.
Çünkü biz, nasıl olsa kavuşmuşuz Allah'a.
Kavuşmak isterseniz Allah'a siz de eğer,
İslamı öğrenmeyi terk ediniz, bu yeter.
Hem bizim yaptığımız bu günah şeyler için,
Allah, bize rüyada veriyor ruhsat, izin.)
İşte böyle diyerek, küfre düşmektedirler.
Bunlara inanan da, mazallah küfre girer.
Cebriye fırkasına mensup olanlar dahi,
İnkâr etmektedirler kuldaki iradeyi.
Derler: (Yoktur insanda seçmek, yani dilemek.
Her işini yapmaya, mecburdur insan elbet.
Kul, rüzgarda sallanan ağaç ve dal gibidir.
İnsan bir işi yaptı demek doğru değildir.)
(İnsanların işini, Allah yapar) diyorlar.
Böylece doğru yoldan ayrılmış oluyorlar.
Yine inanmayarak hiç günah olduğuna,
Onu işlemek dahi, zarar verir imana.
Hem Kur'an-ı kerime, kim ederse hakaret,
Mesela yere atsa, küfre girer o elbet.
Yahut islamiyet’in ulvi hükümlerinden,
Biriyle alay eden, yani aşağı gören,
Bu maksatla, söz, yazı, film ve karikatür,
Ve temsil yapmak dahi, mazallah olur küfür.