İslam âlimlerinden Ebülleys Semerkandi,
Çok eser yazmış olup, sahib-i irfan idi.
Buyurdu: Kardeşlerim, dünyaya az muhabbet,
Kulu, Hak teâlâdan uzaklaştırır gayet.
Kıymet vermediğinden veliler bu dünyaya,
Çok yakın olmuşlardır Allahü teâlâya.
Rabbimiz, bu dünyaya, suret verip mahşerde,
Bulundurur herkesin göreceği bir yerde.
Saçları darmadağın, birbirine karışmış.
Gözleri mosmor olup, dili dışarı sarkmış.
Sivri köpek dişleri, uzamış dışarıya.
Kara, çirkin suratlı, benzer koca karıya.
O gün, mahşer halkına nida eder bir melek:
(Bunu tanır mısınız, bilen var mı?) diyerek.
Derler ki: (Hiç görmedik ve asla tanımayız.
Onu tanımaktan da, Allah’a sığınırız.)
Melek der: (Ey insanlar, bilirsiniz siz bunu.
Yine de tanıtayım bunun kim olduğunu.
Uğrunda kavga eder, hani dövüşürdünüz.
Hani birbirinizi vurup öldürürdünüz.
En büyük arzunuzdu onu ele geçirmek.
Uğrunda mubah idi, sizce günah işlemek.
Hani övünürdünüz, onu elde edince.
O yolda, çok yalanlar söylerdiniz bir nice.
Sizi, âlimleriniz ederdi de çok ikaz,
Siz, kulak vermezdiniz onlara lakin biraz.
Kahpe kadın misali cilve yapıp o yine,
Aldatıp, çekmiş idi sizi hiylelerine.
İşte ey ehl-i mahşer, bunu görürsünüz ya.
Çoğunuzu aldatan budur o fani dünya.)
Sonra da, Cehennemden zebaniler gelerek,
Ateşe götürürler onu sürükleyerek.
Lakin o, Cehenneme yol alırken bu sefer,
Bazı şeyler söyler ki, işitir ehl-i mahşer.
Der ki: (Götürüyorlar ya Rabbi beni, fakat,
Hani beni çok sevip, aşık olan cemaat?
Bana tâbi olup da, ardımca yürüyenler.
Hani seni bırakıp, bana gönül verenler?
Ömrünü, benim için tüketen ehl-i gaflet.
Hani benim arkamdan gelen ehl-i şekavet?
Dün, kimler geldi ise benim ile peş peşe,
Onlar da, ardım sıra atılsınlar ateşe.)
Onlar, mahşer içinden seçilip ayrılırlar.
Dünya ile birlikte, ateşe atılırlar.
Ve lakin bakarlar ki, şeytan dahi ateş’te.
Toplanıp, bulunurlar ona çok serzenişte.
Derler: (Senin yüzünden bu bela geldi esas.
Bir şey yap da, bizleri buradan eyle halas.)
O der ki: (Suçu niçin bana yükletirsiniz?
Beni görmüş müydünüz dünyada acaba siz?
Siz, suçtan kendinizi tutuyorsunuz hariç.
Peki, bunda sizin de suçunuz yok mudur hiç?
Siz, niçin dininizi etmediniz hiç merak?
Ve niçin âlimlerden dururdunuz hep uzak.
Âlimler sohbetine niçin hiç gitmezdiniz?
Ezan okunurdu da, niçin işitmezdiniz.
Siz, kendi kendinizi attınız bu azaba.
Suçu, niçin üstüme atarsınız acaba?)