Aişe-i Sıddıka hazretlerine bir gün,
İftira etmişlerdi münafıklar büsbütün.
Üzüldü Resulullah bu sözler sebebiyle.
İstişare eyledi bir kısım Eshabiyle.
Hazret-i Ömer’le de konuşarak Peygamber,
Sordu ki: (Sen bu işe, ne diyorsun ya Ömer?)
Dedi: (Ya Resulallah, bunda bir hata vardır.
İnanmayın, bu sözler büyük bir iftiradır.
Böyle demek, yakışmaz bir müslüman kişiye.
Elbette imanlı ve tertemizdir Aişe.)
Onun bu sözlerine tam muvafık olarak,
Bir âyet-i kerime gönderdi cenab-ı Hak.
Hem de Nur Suresinin onaltıncı âyeti,
Gelip, Resulullah'a bildirdi hakikati.
Ve şöyle buyurdu ki bu âyette Rabbimiz:
(Onu duyduğunuzda şöyle demeliydiniz:
Bu sözler, müslümana yakışmayan laflardır.
Hâşâ, böyle söylemek, büyük bir iftiradır.)
Resul-i müctebaya geldiğinde bu âyet,
Bir iftira olduğu anlaşıldı nihayet.
Resulullah buyurdu: (Ruhları, cenab-ı Hak,
Cesetlerden, bin sene önceden eyledi Halk.
Benim nübüvvetime inanmaları için,
Emretti o ruhlara, sonra Rabbil âlemin.
İki ruh var idi ki bu ruhlar arasından,
En önce bu iki ruh, ettiler bana iman.
Birisi, erkeklerden ruhuydu Ebu Bekr’in.
Öbürü, kadınlardan ruhuydu Aişe’nin.)