Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Molla Hüsrev
  30 Mart 2018 Cuma , 23:27
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, Bursa evliyaları, Molla Hüsrev

hanefî Mezhebi Fıkıh Âlimi, Üçüncü Osmanlı Şeyhulislâmı Ve Velî. İsmi, Muhammed Bin Feramuz (feramerz)'dir. Sivas İle Tokat Arasındaki Kargın Köyünde Doğdu. Doğum Târihi Bilinmemektedir. Babası, Bir Fransız Subayı İken Müslüman Olmuştur. Kızını Osmanlı Emîrlerinden Hüsrev Adında Bir Zâta Verdi. Babasının Genç Yaşta Ölmesi Üzerine, Eniştesi Hüsrev Beyin Yanında Kaldı Ve Büyüdü. Bu Sebeple Hüsrev Kayını Diye Çağırılırdı. Daha Sonra Kayını Kelimesi Kaldırılarak, Molla Hüsrev Adıyla Meşhûr Oldu.

burhâneddîn Haydar Hirevî Ve Zamânının Diğer Âlimlerinden İlim Tahsîl Etti. Tahsîlini Tamamladıktan Sonra Edirne'de Şâh Melik Medresesinde Ve Sonra Da Kardeşinin Vefâtıyla Boşalan Çelebî Medresesinde Müderrislik Yaptı. Sultan İkinci Murâd Hân Devrinde Varna Savaşından Önce, 1429 (h.832) Senesinde Kadıaskerliğe Tâyin Edildi. Molla Hüsrev, Fâtih Sultan Mehmed Hân Tahta Geçince De Bu Göreve Devâm Etti. Memleketi İç Ve Dışta Huzûra Kavuşturduktan Sonra, Sultan İkinci Murâd Hân Tahttan Çekilmiş, Yerine Oğlu Sultan Mehmed'i Oturtmuştu. Ancak Düşmanlar, Sultanı Çocuk Yaşta Görüp, Birtakım Huzursuzluklar Çıkarmak İstediler. Bunun Üzerine İkinci Murâd Tekrar Tahta Geçti Ve Sultan Mehmed'i Manisa'ya Gönderdi. İlim Adamlarından Çoğu, Birer Bahâne İleri Sürerek, Manisa'ya Gitmek İstemediler. Molla Hüsrev, Kâdıaskerlikten İstifâ Ederek, Şehzâde İle Birlikte Manisa'ya Gitmeye Karar Verdi. Şehzâde, Onun Bu Kararını Duyunca; "vazifenize Devâm Edin, Zîrâ Memleketin Size İhtiyâcı Var." Dediyse De, Molla Hüsrev Hazretleri; "manisa'ya Giderken Sizi Yalnız Bırakmam Uygun Olmaz, Müsâade Buyurun Geleyim." Diyerek Samîmiyetini Bildirdi Ve Birlikte Manisa'ya Gitti. Şehzâde Mehmed Bu Muhterem Âlimden Çok Faydalandı Ve Ondan Bir Kısım İlimleri Tahsîl Etti.

fâtih Sultan Mehmed Hân Tekrar Tahta Geçince, O Da İstanbul'a Geldi. İstanbul'da Galata Ve Üsküdar Kâdılıklarına Tâyin Edildi. Bu Arada Ayasofya Müderrisliğini De Yürüttü. Bir Ara Bursa'ya Gidip Bir Medrese Kurarak İlim Öğretmekle Meşgûl Olduğu Sırada, Fâtih Sultan Mehmed Hân Tarafından İstanbul'a Dâvet Edilerek, 1460 (h.865) De Şeyhülislâmlığa Tâyin Edildi. Molla Hüsrev, Yirmi Sene, Adâlet Ve Hakkâniyetle Şeyhülislâmlık Vazifesini Yürüttü.

fâtih Sultan Mehmed Hân, Molla Hüsrev'i Çok Takdîr Ederdi. Molla Hüsrev'den Söz Ettiği Zaman; "zamânımızın Ebû Hanîfe'sidir." Diyerek, Teveccüh Ve Sevgisini Belirtirdi. Bir Defâsında Bir Düğün Yemeğinde, Hocası Molla Gürânî'yi Sağ Yanına, Molla Hüsrev'i Sol Yanına Alarak Oturmak Sûretiyle İltifâtta Bulunmuştu.

molla Hüsrev; Orta Boylu, Gür Sakallı, Kıymetli Elbise Giyen, Başında Küçük Bir Sarığı Olan, Heybetli, Tevâzu Sâhibi Bir Zât İdi. Güzel Ahlâk Sâhibi, Vakûr, Yüksek İlmiyle İslâm Dînine Uymakta Gayretli Ve Titiz İdi. Bu Sebeple, Halkın Ve Devlet Adamlarının Sevgisini Ve Hayranlığını Kazanmıştır. Medresede Derse Gideceği Zaman Talebeleri Onun Evinin Önünde Toplanır, Saygı Ve Tâzimle Onu Medreseye Götürür, Yine O Şekilde Evine Getirirlerdi. Büyük Âlim, Yalnızlığı Ve Kendi İşini Kendisi Görmeyi Severdi. Konağında Birçok Hizmetçiler Olduğu Hâlde, Molla Hüsrev Hiçbirini Kendi Hizmetinde Kullanmaz, Odasını Kendisi Süpürür, Lâmbasını Kendisi Yakardı.

molla Hüsrev, Birçok Talebe Yetiştirmiş Kıymetli Bir Fıkıh Âlimi Olduğu Gibi, Bir Şâir Olarak Da Tanınmıştır. Molla Hüsrev, Önceki Âlimlerin Kitaplarından Her Gün İki Yaprak Yazmayı Âdet Hâline Getirmişti. Vefât Ettiği Zaman Geriye Bıraktığı Terekesinde Kendi El Yazılarıyla Yazılmış Pekçok Nefîs Eserler Çıkmıştır. Molla Hüsrev 1480 (h.885) Senesinde İstanbul'da Vefât Etti. Namazı Fâtih Câmiinde Kılındıktan Sonra Bursa'ya Götürülüp, Emir Sultan'ın Kabrinin Doğusunda Kendi Yaptırdığı Medresenin Bahçesine Defnedildi. Mezar Taşında; (menbâ-ı İlmühüner, Vâris-i Ulûmü Hayr-il-beşer, Fazlı Mürşîdi Eser, Sâhib-üd-dürer Vel-gurer Mevlânâ Muhammed Hüsrev) Kitâbesi Vardır.

ömrünü İlim Öğretmek Ve Yazmakla Geçiren Molla Hüsrev'in, Birçok Kıymetli Eseri Vardır. Bu Eserlerinin Önemlileri Şunlardır: 1) Dürer-ül-hükkâm Fî Şerh-i Gurer-il-ahkâm: fıkha Dâir Olan, Sık Sık Mürâcaat Edilen Bu En Önemli Eseri, Bütün Türk Osmanlı Medreselerinde Şerhleri İle Berâber Ders Kitabı Gibi Tâkib Edilmiştir. Molla Hüsrev, Bu Eserini 1472 (h.877) Senesinde Yazmağa Başlamış, 1478 (h.883) Senesinde Bitirerek Fâtih Sultan Mehmed Hana Takdim Etmiştir. Kendi El Yazısıyla Fâtih Sultan Mehmed'e Hediye Ettiği dürer nüshası, İstanbul'da Köprülü Kütüphânesindedir. 2) Şerh-ul-miftâh, 3) Şerhut-telvîh, 4) Şerhu Usûl-ül-pezdevî, 5) Hâşiyetü Evâili Tefsîri Kâdı Beydâvî, 6) Hâşiyet-ül-mutavvel Lit-teftâzânî, 7) Mir'ât-ül-usûl Fî Şerh-ı Mirkât-ül-vüsûl, 8) Mirkât-ül-vüsûl Fî İlm-il-usûl, 9) Nakîd-ül-efkâr Fî Redd-il-enzâr, 10) en'âm Sûresi Tefsîriyle İlgili Risâle, 11) Şerhu Telhîs-il-miftâh Lil-kazvînî.

molla Hüsrev, Buyurdu Ki:

"dünyâ Ve Âhirette İnsanın Şerefi Ve İki Âlemde Üstün Derecelere Nâil Olması, Ancak Doğru Îtikâd Olan Ehl-i Sünnet Îtikâdında Bulunmak Ve Sâlih Amel İşlemekledir."

allahü Teâlâ Peygamber Efendimizi, Peygamberlerin Sonuncusu Ve Doğru Yolu Gösterici Olarak Gönderdi. O'ndan Sonra Da O'nun Ümmetinden Büyük Âlimler Yarattı. Bu Âlimler De, O'nun Bildirdiklerini, İnsanların Anlayacakları Bir Şekilde Îzâh Ettiler. Allahü Teâlâ, Bu Âlimlerden Dört Mezheb İmâmını Seçti. Bu Büyüklerin İhtilâfını Rahmet Kıldı. Diğer Fıkıh Âlimleri De Bu Âlimlerin Mezheblerine Göre Fetvâ Verdiler. Allahü Teâlâ, Bu Büyük Âlimler Arasında Da, En Büyük İmâm Ve Yüksek Himmet Sâhibi, Ümmetin Ve Dînin Kandili İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe Nu'mân Bin Sâbit'i Seçti. Onun Yaptığı Hizmet Sebebiyle, Allahü Teâlâ Onun Makâmını Cennet'in En Yüksek Derecesinden Eylesin. Şüphesiz Ki, Ebû Hanîfe'nin Dînî Hükümlere Dâir Bildirdiği Şeyler, Dalgaları Birbirlerine Çarpan Bir Deniz, Hattâ Sapıklığın Karanlığını Gideren Parlak Bir Kandildir."

 

kaynaklar

1) Mu'cem-ül-müellifîn; C.1, S.122

2) Ed-dav-ül-lâmi; C.8, S.279

3) Şezerât-üz-zeheb; C.7, S.342

4) Fevâid-ül-behiyye; S.187

5) Esmâ-ül-müellifîn; C.2, S.211

6) Şakâyik-ınu'mâniyye Tercümesi (mecdî Efendi); S.135

7) Devhat-ül-meşâyıh; S.8

8) Gurer Ve Dürermukaddimesi

9) Keşf-üz-zünûn; C.1, S.91, 113, 474, 497; C.2, S.1144, 1157

10) Brockelmann; Gal-2, S.266

11) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) S.1112

12) Rehber Ansiklopedisi; C.12, S.186

13) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.12, S.302

Yorumlar
Kod: 63V93