Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Muhammed Bin Abdullah El-mürşidî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:38
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Mısır evliyaları, İskenderiyye evliyaları, Muhammed Bin Abdullah El-mürşidî

evliyânın Büyüklerinden, Fıkıh Ve Kırâat Âlimi. İsmi, Muhammed Bin Abdullah Bin Ebü’l-mecd İbrâhim El-mürşidî Olup, Künyesi Ebû Abdullah’dır. 1337 (h.738) Senesi Ramazân-ı Şerîf Ayında Münye’de Vefât Etti. Cenâze Namazı Çok Kalabalık Oldu.

muhammed El-mürşidî, Fıkıh İlmini Ziyâ Bin Abdürrahîm’den, Kırâat İlmini Et-takî Es-sâig’den Öğrendi. Şâfiî Mezhebinde Olan Muhammed El-mürşidî, Zühd Ve Takvâ Sâhibi İdi. Çok Kerâmetleri Görüldü. Münye’deki Benî Mürşid Dergâhına Çekilip, Orada İbâdetle Meşgûl Oldu. Ziyâretine Gelenlere Bizzât Hizmet Edip, Yemek İkrâm Ederdi. Gelen Az Olsun, Çok Olsun, Kimin Hatırından Hangi Yemek Geçti İse Getirip Önlerine Koyardı. Dergâhındaki Mutfağına Kendisinden Başka Kimse Girmezdi. Hizmet Ve İkrâmı Karşılığında Kimseden Birşey Kabûl Etmezdi.

zehebî Onun Hakkında; “muhammed El-mürşidî, Hâller Ve Kerâmetler Sâhibi İdi. Misâfirlerine Yemek İkrâm Eder, Canları Ne İstedi İse Hemen Getirirdi. Bu Hizmeti Kendisi Yapardı. Kimseden Birşey Kabûl Etmezdi. Îtikâdı Sağlam Ve Çok İbâdet Ederdi” Demektedir.

el-imâm El-münâvî Şöyle Anlatır: “muhammed El-mürşidî, Mısır’daki Âlimlerin, Velîlerin Önderidir. Herkese İyilik Eder, Yemek Yedirirdi. Kimseden Birşey Kabûl Etmezdi. Bir Gecede, Misâfirleri İçin Yüz Dînâr Kıymetinde Lezzetli Yemekler İkrâm Etti. Hattâ Peşi Peşine Üç Gece, Bin Dînâr Kıymetinde Olan Yemekler Hazırladı. Kendisine Nereden Ve Nasıl Geldiği Anlaşılmayan Ve Oralarda Hiç Olmayan Yiyecek Ve İçeceklerle Misâfirlerine İkrâmda Bulunurdu. Onun Kerâmetine İnanmıyanlar, Kendisini Gördüklerinde, O Fikirlerinden Vazgeçip Talebe Oldular. Dergâhta Namaz Vakti Girdiğinde, Oraya Gelenlerden Tanımadığı Birine Ezân Okumasını, Diğerine İmâm Olmasını, Başkasına Da Vâz Ve Nasîhat Etmesini Emrederdi. Yakışıklı, Yüzü Nurlu, Heybetli, Güzel Ahlâk Sâhibi İdi. Çok Kur’ân-ı Kerîm Okurdu. Hatırına Geleni Söyler, En Küçük Bir Yanlış Yapmazdı. Îtikâdı Düzgün Olup, Herkes Tarafından Hürmet Ve Saygı Görürdü. Kendisinin Söz Ve Hâlleri Bir Başkasında Görülmedi.”

hatîb Muhammed Bin Merzûk Et-tilmsânî Şöyle Anlatır: “babamın Hocalarından Birisi De, Muhammed El-mürşidî İdi. Bir Yolculuğumuzda, On Dokuz Yaşında İken Babam Beni Onun Dergâhına Götürdü. Cumâ Günü İdi. Pekçok Âlim, Fakîh, Hatîb Orada Toplanmıştı. Namaz Vakti Yaklaşınca, Âlimler Birbirine Bakıp Kim Öne Geçecek Diye Bekleştiler. O Esnâda Muhammed El-mürşidî, Kaldığı Odadan Çıkıp, Sağa Ve Sola Baktı. Babamın Arkasında Olduğum Hâlde, Nazarı Bana Erişti Ve; “ey Muhammed Yaklaş!” Buyurdu. Beni Alıp Kendi Odasına Götürdü. Orada, Farz, Sünnet Ve Namaz İle İlgili Bâzı Bilgilerden Anlattı. Kalkıp Güzel Bir Abdest Aldım. Berâberce Mescide Çıktık. Bana Minberi Gösterip; “ey Muhammed, Şimdi Minbere Çık, İnsanlara Hutbe Oku, Nasîhat Et” Buyurdu. Ben Heyecanla; “orada Ne Söylenir Bilmem.” Diye Arzettiğimde; “minbere Çık.” Buyurup, Hatîblerin Hutbede Eline Alıp Dayandıkları Bir Kılıç Verdi. Müezzin Ezânı Bitirinceye Kadar, Ben Kılıca Dayalı Olarak Ne Söyliyeceğimi Düşünmeye Başladım. Ezân Bitince, Ayağa Kalkıp Besmele Okudum. Arkasından Fasîh Bir Şekilde Hutbe Okumaya Başladım. Daha Önce Bilmediğim, Duymadığım Şeyleri Söyledim. Vâzımın Tesiri İle Cemaat Büyük Bir Huşû’ Ve Dikkat İle Bana Bakıyorlardı. Nihâyet, Hutbemi Tamamlayıp Mimberden İndim. Namazdan Sonra Muhammed El-mürşidî Bana Yaklaşıp; “çok Güzel Bir Hutbe Okudun. Tebrik Ederim. Seni Hutbe Okumak İle Vazifelendirdim” Buyurdu. Daha Sonra Oradan Ayrılıp Babamla Hacca Gittik. Babam Mekke’de Kalarak, Benim Geri Dönmemi Ve Muhammed El-mürşidî’ye Uğrayıp Duâsını Almamı Söyledi. Dönüşte Muhammed El-mürşidî'nin Huzûruna Çıktım. O, Babamı Sordu. Ben De; “efendim, Size Selâmı Var. Ellerinizden Öpüyor.” Dedim. Bana; “yaklaş, Şu Hurma Ağacına Dayan, Zîrâ Ebû Midyen Abdullah, Onun Yanında Üç Sene Kaldı.” Buyurdu Ve Sonra Özel Odasına Girdi. Bir Müddet Sonra Dışarı Çıktı Ve Bana Oturmamı Emretti. “ey Muhammed! Biz Senin Babanı Severiz. O, Bizim Kardeşlerimizdendir. Ancak Sen. Ancak Sen...” Buyurdu. Onun Bu Sözünden, Ehl-i Dünyâ İle Çok Görüşüp Bu Sebeple Zararda Olduğumu Anladım. Sonra Bana; “ey Muhammed! Şu Anda Babanın Hasta Olduğu Vehmindesin. Hâlbuki Baban Sıhhat Ve Âfiyettedir. O Şimdi Resûlullah Efendimizin Mimberi Şerîflerinin Sağ Tarafındadır. Onun Sağında Hâlil-ül-mâlikî, Solunda Mekke Kadısı Ahmed Bulunuyor. Memleketin Tlemsân’da Da.” Deyip, Yere Bir Dâire Çizdi, Etrâfında Dönüp; “allahü Teâlâ Orada, Senin Yakınlarını, Akrabâlarını Tehlikeden Korudu, Himâye Etti.” Dedikten Sonra; “yavrum, Sen Hatîblik Yap. İleride Garbî Câmiinde Hatîblik Yapacaksın. O Câmi, İskenderiyye'nin En Büyük Câmisidir.” Buyurdu. Daha Sonra Yanıma, Yiyecek, İçecek Koyup, Beni Yolcu Etti. Daha Sonra Tlemsân’da Hısım Ve Akrabâlarımın Korunduğu Haberini Aldım. Muhammed El-mürşidî, Tasarrufu Kuvvetli Bir Zât İdi. Onun Duâsının Bereketiyle, İşlerimiz Buyurduğu Gibi Oldu.”

muhammed El-mürşidî, Birgün Etraftaki Köylere Haber Gönderip, Dergâha Çağırdı. Köylülerin Hepsi Geldi. O, Odasına Girip Uzun Müddet Kaldı. Gelenler Ne Olacağını Merakla Beklediler. Fakat O, Odasından Çıkmadı. Nihâyet Merakla Odasına Girildiğinde, Vefât Etmiş Olduğu Görüldü. Hâlbuki Odasına Girerken Hiçbir Şeyi Yoktu. Gelenler Cenâzesini Yıkayıp Namazını Kılıp, Dergâhına Defnettiler.

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

ibn-i Battûta

ibn-i Battûta Şöyle Anlatır: “iskenderiyye’ye Uğradığımda, Muhammed El-mürşidî’nin Ziyâretine Gittim. Dergâhına Selâm Verip Girdim. Beni Kucakladı. Daha Sonra Namaz Vakti Gelince, Beni Öne Geçirip İmâm Yaptı. Misâfir Gelenlerden Birini İmâm Yapmak Âdeti İmiş. Yatma Vakti Geldiğinde, Bana Dergâhın Damına Çıkıp Orada Uyumamı Tenbih Etti. Dama Çıkıp Orada Uyudum. Rüyâmda, Kanatlanıp, Kıble İstikâmetine Doğru Uçtuğumu Gördüm. Bu Rüyâ Sebebiyle Hayrete Düştüm. Muhammed El-mürşidî, Sabah Namazında Beni Tekrar İmâm Yaptı. Sonra Da Rüyâmı Şöyle Tâbir Etti: “sen Hacca Gideceksin, Resûl-i Ekremin Ravda-i Mutahheralarını Ziyâret Edip, Yemen, ırak, Horasan, Hindistan Taraflarına Gidip, Uzun Seneler Oralarda Kalacaksın. Dilşâr Hindî Adlı Kardeşin, Seni Bâzı Tehlikelerden Koruyacak.” Daha Sonra Bana Biraz Azık Ve Para Verip, Beni Yolcu Etti. Aynen Buyurduğu Gibi Oldu. Duâlarından Çok İstifâde Ettim. O, Sâlih, Âbid (çok İbâdet Eden) Bir Zât İdi. İnsanlarla Az Görüşür Ve Onlara Yemek İkrâm Ederdi. Keşf Ve Kerâmet Sâhibi Olup, Evliyânın Önde Gelenlerinden İdi. Münye’de Benî Mürşîd Dergâhında Yaşadı. Kendisinin Bir Hizmetçisi Yoktu. Kerâmetlerini Ve Üstünlüğünü İşitenler, Ziyâretine Koştu. Devlet Adamları, Komutanlar Ve Halktan Birçok Kimse Kâfileler Hâlinde Onu Ziyâret İçin Dergâhına Geldiler. Hergün Dergâhı Dolup Taştı. Her Birinin Hatırından Geçen Yemeği Önüne Getirip İkrâm Etti. Mutfağına Ondan Başkası Girmezdi.”

 

kaynaklar

1) Tabakât-ül-evliyâ; S.568

2) El-vâfi Bil-vefeyât; C.3, S.272

3) Ed-dürer-ül-kâmine; C.3, S.462

4) Tabakât-üş-şâfiiyye; C.9, S.154

5) Hüsn-ül-muhâdara; C.1, S.525

6) Şezerât-üz-zeheb; C.6, S.116

7) Mir’ât-ül-cinân; C.4, S.292

8) En-nücûm-üz-zâhire; C.9, S.313

9) Câmiu Kerâmât-il-evliyâ; C.1, S.140

10) El-bidâye Ven-nihâye; C.14, S.179

11) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.10, S.300

Yorumlar
Kod: 74WA4