Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Muhammed Murâd Kazanî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:41
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Suudî Arabistan evliyaları, Medîne evliyaları, Muhammed Murâd Kazanî

evliyânın Meşhurlarından. 1855 (h.1272) Senesinde Rusya'nın Kazan Vilâyetinin Ufa Kasabasında Doğdu. 1933 (h.1352)de Medîne-i Münevverede Vefât Etti. Orada Medfundur. Altı Yaşında Tahsîle Başladı. Önce Babasından Ve Annesinden Kur'ân-ı Kerîm Okumayı Öğrendi. Sonra Bulunduğu Diyârın Meşhur Âlimi İsmâil Kaşgârî'nin En Meşhûr Talebesi Olan Dayısı Şeyh Molla Hüsâmeddîn'den Okudu. On Sekiz Yaşına Kadar Dayısından Ders Aldı. Nahiv, Mantık, Ahlâk Ve Fıkıh İlimlerini Okudu. Dayısına Yardımcı Müderris, Asistan Oldu. Bu Yardımcılığı, Okuduğu Dersleri İyice Anlamasına Ve Hazmetmesine Sebeb Oldu.

sonra Kazan'a Gitti. Oradan Bir Seyyah İle Buhârâ'ya Ve Mâverâünnehr'e Gitmek Üzere Yola Çıktı. Troyski'de İki Sene Kaldı. Burada Molla Şerefüddîn Ve Molla Muhammed Cân Medreselerindeşerh-i Akâid kitabini Okudu Ve Aklî İlimleri Tahsîl Etti. Bundan Sonra Taşkent Üzerinden Buhârâ'ya Giderken İki Ay Taşkent'te Kaldi. Orada şerh-i Akâid ile şerh-i Hikmet-il-ayn adli Eserleri Bâzi Âlimlerdentekrar Okudu. Sonra Buhârâ'ya Gitti. Dört Sene Kalıp Tanınmış Âlimlerden Ders Aldı. Ancak Buhârâ'nın Eski Havasını Bulamadı. Oradan Taşkent'e Gitti. O Civardaki Âlimlerden De İki Sene Ders Aldı. Taşkent'te Kalacak Yeri Yoktu. Bir Tekkede Kaldı. İlim Öğrenmekle Meşgûl Oldu. Kaldığı Tekkede Arapça Ve Farsça Çok Kıymetli Tasavvuf Ve Siyer Kitapları Vardı. Büyük Bir Heves Ve Zevkle Bunların Hepsini Okumaya Koyuldu. Okudukça Halleri Ve Düşünceleri Çok Değişti. Tasavvufa Meyli Arttı. O Zamâna Kadar Geçirdiği Vakte Esef Etti. Siyer Kitaplarını Okurken Peygamber Efendimizi Rüyâda Gördü. Bu Sırada Bir Şeyhe Tâbi Oldu. Sonra Buhârâ'ya Dönmek İstediyse De Bâzı Dostları Hacca Gitmesini Söylediler. Bunun Üzerine Seçkin Bir Yolcu Kâfilesi İle Hacca Gitmek Üzere Taşkent'ten Ayrıldı. Semerkant, Belh, Celâlâbâd, Peşâver, Lahor, Mültan, Haydarâbâd Ve Karaçi'ye Uğradılar. Ramazan Ayında Karaçi'de Kaldılar. Bayramdan Sonra Gemiyle On Sekiz Günde Cidde'ye Vardılar.

hac İbadetini Yaptıktan Sonra Medîne'ye Gitti. Oradaemîn Ağa Medresesine Dâhil Oldu. Sonra Şifâ Medresesine Daha Sonra Da Mahmûdiye Medresesine Girdi. Çeşitli İlimleri Okudu Ve Okuttu. Aynı Sene Kur'ân-ı Kerîmi Ezberledi. Medîne-i Münevvere Âlimlerinden İlimde İcâzet Aldı. Bu Sırada Tasavvufta Vaktinin Kutbu Ve Evliyânın Büyüklerinden Şeyh Muhammed Mazhar Müceddidî Hazretlerinden Nakşibendî Yolunu Aldı Ve Sohbetlerinde Yetişip Kemâle Erdi. Tasavvufta Yüksek Hallere Ve Derecelere Kavuştu. Hocasının Medhine Mazhar Oldu. Bu Sıralarda Hastalandı. Memleketine Gidip Hava Değişimi Arzu Etti. Hocası Bırakmak İstemedi. Ancak Bâzı Sebepler Ve Yollarla İzin Aldı. Memleketine Gidip Birkaç Ay Kaldıktan Sonra Aynı Sene İçinde Hicaz'a Döndü. Mekke'de Kalıp Mevlânâ Şeyh Allâme Abdülhamîd Dağıstânî Hazretlerinin Sohbetlerine Devâm Etti. Sonra Tekrar Memleketine Döndü. Ayni Sene Hicaz'a Tekrar Gelip Yenbu'dan Medîne'ye Oradan Hac İçin Mekke'ye Geçti. Abdülhamîd Da?istânî'nin Sohbetlerinden İstifâde Etti Ve Huzûrunda Hadîs Kitaplarindan sünen-i Ebû Dâvûd'u Dinledi.

bütün Bu Hareketli Bir Hayattan Sonra Tekrar, Medîne'ye Şeyhi Muhammed Mazhar Müceddîdî'nin Sohbetine Dönmeyi Ve Artık Hep Huzûrunda Kalmayı Arzu Etti. Medîne'ye Doğru Yola Çıktı. Ancak Hocasının Vefât Haberini Aldı. Üzüntü İçinde Geri Döndü. Abdülhamîd Dağıstânî'nin Sohbetlerine Devâm Etti. Bu Hocasının Da Vefâtı Üzerine Büyük Sıkıntıya Düştü. Hindistan'a Gitmeye Karar Verdiği Sırada, Abdülhamîd Dağıstânî'nin Yerine Mevlânâ Seyyid Muhammedsâlih Zevâvî Geçince Onun Sohbetine Devâm Etti. Bu Hocasi Da Seyâhata Çikinca İzdiraba Düştü. Bu Sirada reşahât kitâbını Farsçadan Arapçaya Çevirdi.

son Hocası Mevlânâ Seyyid Muhammed Ona İcâzet Ve Hilâfet Verdi. reşâhât'i Arapçaya Çevirdi?ini Görüp, İmâm-i Rabbânî Hazretlerinin mektûbât'ini Da Arapçaya Çevirmesini Emretti. "bu Çok Zor Bir İştir." Diyerek, Üstlenmekten Çekindi İse De Hocasi; "allahü Teâlâ Büyüklerin Hürmetine Sana Elbette Yardim Eder." Buyurdu. Bu Emre Uyarak mektûbât'i Arapçaya Çevirdi. Gerçekten Güzel Bir Tercüme Oldu Ve dürer-ül-meknûnât adini Verdi Ve Basildi. Bu Eserinin Birinci Cildinin Kenarina İmâm-i Rabbânî Hazretlerinin Hayâtini, İkinci Cildinin Kenarina Da mebde Ve Me'ad adli Eserinin Ve Diğer Bâzı Risâlelerinin Farsça'dan Arapça'ya Tercümelerini Yazdı.

hocası Ona İcâzet Ve Hilâfet Verince, Tevâzuundan İrşâd Makâmına Geçmek İstemedi. Fakat Geçmesi Emredildi. Öğrendiği İlimleri Ve Kazandığı Halleri İnsanlara Sundu. Hep Büyüklerin Mektuplarını, Kitaplarını Ve Hayat Hikâyelerini Okur, Anlatırdı.

 

kaynaklar

1) İslâm Meşhurları Ansiklopedisi; C.3, S.1469

2) El-a'lâm; C.7, S.95

Yorumlar
Kod: ZXO4W