midyen Eşmûnî Hazretlerinin Yetiştirdiği Evliyânın Büyüklerinden. İsmi, Muhammed Şüveymî’dir. Kaynaklarda Doğum Ve Vefât Târihleri Bulunmayan Şüveymî, On Beşinci Asrın Sonlarında Vefât Etti. Kabri, Hocası Midyen Eşmûnî’nin Kabri Yanındadır. Kabrini Ziyâret Edenler, Rûhâniyetlerinden İstifâde Etmektedirler.
güzel Hâller Ve Üstünlükler Sâhibi Olan Şüveymî, Gâyet Mütevâzî, Velî Bir Zât İdi. Hocası Midyen Eşmûnî’ye Olan Muhabbet Ve Bağlılığı Pek Ziyâde İdi. Ona Olan Hürmet Ve Edebinin Çokluğundan Dolayı, Sohbette Hocasının Tam Yanına Oturmaz, Biraz Geride Bir Yerde Otururdu. Hocasına Olan Muhabbeti O Derecede İdi Ki, Bir Kimsenin Ona Sıkıntı Vermesine, Onu Üzmesine Ve Onun Hakkında Uygunsuz Düşünceler İçinde Bulunmasına Katiyyen Tahammül Edemez Ve Hemen Müdâhale Ederdi. Bu Kimse İster Zengin Olsun, İster Fakir Olsun, İster Büyük Olsun, İster Küçük Olsun, İster Vâli Olsun, İster Çoban Olsun Hiç Değişmez, Hemen Müdâhale Ederdi. Elinde Bulunan Asâsı İle, O Kimseyi Dürterek Îkâz Ederdi. Onun Bu Hâlini Bilenler, Midyen Hazretlerinin Yakınına Bile Oturmaya Cesâret Edemezlerdi.
hocasının Vefâtından Sonra Talebelere Ders Okutmaya Başlayan Muhammed Şüveymî’den Çok Kimseler İstifâde Etmişdir. Talebelerine Devâmlı Olarak; “allahü Teâlâyı Çok Hatırlayınız. Buna Devâm Ederseniz O’ndan Gâfil Olmazsınız. Yâni Günahlara Dalmazsınız. Böylece Bütün İhtiyaçlarınız, Bütün Sıkıntılarınız Hallolur.” Buyururdu.
muhammed Şüveymî, Nafakasını Temin Etmek İçin Eşmûn Beldesinde Devecilik Yapardı. Hasad Zamânında, Ücret İle İstiyenlerin Buğdaylarını Taşırdı. Fakat, Devesine Başkaları Gibi Çok Yük Yüklemez, Az Birşey Yüklerdi. Bu Yüklediği Az Bir Buğday Un Yapıldığında, Diğerlerinin Çok Buğdayından Daha Bereketli Olurdu.
kerâmet Ve Menkîbeleri
hakîkî Aşk
bir Defâsında, Muhammed Şüveymî’nin Yanına Biri Gelerek, Sıkıntıda Olduğunu, Bunun İçin Kendisine Yardımcı Olmasını İstedi Ve Çok Yalvardı. Bu Kimse, Bir Kadınla Evlenmek İstiyordu. O Kadın İse Bunu Kabûl Etmiyordu. Gelen Kimsenin Derdini Dinleyen Şüveymî, Ona ıssız Bir Odayı Göstererek “buraya Gir. Kapıyı Kapat. Devamlı Olarak O Kadının İsmini Söyle!” Buyurdu. Orada Bulunanlar, İlk Bakışta Bir Mânâ Veremediler İse De, Onun Sözlerinde Mutlakâ Hikmet Bulunacağını Düşünüp, Netîceyi Beklemeye Başladılar.
o Kimse, O Kapalı Odada Gece-gündüz Sevdiği Kadının İsmini Tekrar Etmeye Devâm Ederken, Bir Müddet Geçtikten Sonra Kapı Vuruldu. O Kimse Bu İşin Netîcesinin Ne Olacağını Hiç Bilmiyordu. Kapıya Kulak Verdiğinde, Kendisi İçin Odaya Girdiği Kadın Şöyle Diyordu: “ben Filan Kadınım. Senin İçin Geldim. Kapıyı Aç!” Adam Bu Kadının Önceki Hâlini, Bir De Şimdiki Hâlini Düşündü. Birden Kalbi Değişti. “mâdem Ki İş Böyledir. Mâdem Ki Sevdiğine, İsmini Çok Anmakla Kavuşuluyor. O Hâlde Ben Niye Başka Şeyler İle Meşgûl Oluyorum. Rabbimin İsmini Zikretmekle Meşgûl Olur, O’na Ulaşmayı Tercih Ederim” Diye Düşündü. Kadını Geri Gönderip, Kendisi Allahü Teâlânın İsmini Zikretmekle Meşgûl Olmaya Başladı. Böyle Beş Gün Devâm Ettikten Sonra Kalb Gözü Açıldı Ve Evliyâlık Yolunda İlerlemeye Başladı.
bu Hâli Görenler, Muhammed Şüveymî’nin O Kimseyi, O ıssız Odaya Koymasının Hikmetini Böylece Anlamış Oldular.
beyitler
sevdiğine Kavuşmak
dokuzuncu Asırda, Yetişen Evliyâdan,
biri Dahi Muhammed Şüveymî'dir O Zaman.
bu Zât, Talebesine, Der İdi Ki Her Derste:
“hâtırlayın Allah'ı, Her An Ve Her Nefeste.
eğer Unutmazsanız. Rabbinizi Hiç Bir Ân,
kurtarır O Da Sizi, Cümle Sıkıntınızdan.”
bir Gün Biri Gelerek, Bu Velînin Yanına,
dedi “sıkıntıdayım, Yardım Et Lütfen Bana.”
bu Kimse Bir Kadınla, Evlenmek İstiyordu,
kadın İse Aksine, Bunu İstemiyordu.
şüveymî Hazretleri, Gösterip Bir Odayı,
buyurdu Ki: “şuraya Gir Ve Kapat Kapıyı.
o Kadının İsmini, Söyle Devâm Üzere,
murâdın Tez Zamanda, Hâsıl Olur Bu Kere.”
o Kimse “peki” Deyip Odaya Girdi Nâçar,
o Kadının İsmini Söyledi Tekrar Tekrar.
öyle Ki, Gece Gündüz, Yemek De Yemiyordu,
o Kadının, İsmini Hep Tekrar Ediyordu.
birkaç Gün Geçmişti Ki, Hadise Üzerinden,
o Kadın Bir Gün Gelip, Kapıyı Çaldı Birden.
açmadan Sordu O Da; “siz Kimsiniz?” Diyerek,
kadın, Kapı Dışında, Seslendi Sevinerek.
dedi Ki: “ben Falanca, Kadınım Beni Dinle,
bil Ki Ben, Evlenmeye, Râzı Oldum Seninle.”
o Ânda O Kimseye, Erişti Bir Hidâyet,
kadınla Görüşmeyip, Teklifini Etti Red.
dedi: “şâyet Bir Kişi, Severse Birisini,
madem Ki Kavuşuyor, Çok Söylerse İsmini.
ben Niçin İnsanlarla Böyle Meşgûl Olurum.
ismini Söyleyerek Rabbime Kavuşurum.”
o Günden Îtibâren, O Kişi Gündüz Gece,
allah’ın Zikri İle Meşgûl Oldu Böylece,
beş Gün Geçmiş İdi Ki, Görüldü Tesirleri,
kalp Gözü Açılarak, Oldu Kâmil Bir Velî.
kaynaklar
1) Tabakât-ül-kübrâ; C.2, S.103