Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler
O, Hızır İdi
  30 Mart 2018 Cuma , 22:03
Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler;O, Hızır İdi
    Bir gün Sultan Süleyman, boğaz gezintisine,

Çıkmıştı ki, uğradı ortaköy sahiline.

 

Kayığını sahile yanaştırıp bir müddet,

Yahya Efendi’yi de kayığa etti davet.

 

O da, bir ahbabiyle, padişah kayığına,

Gelip oturdu hemen, Kanuni’nin yanına.

 

Ahbabı da, sultanın karşısına oturdu.

Lakin Sultan Süleyman, onu ilk görüyordu.

 

Hem giderken, devamlı, o karşıda duran zat,

Sultanın parmağına bakıyordu pür dikkat.

 

Çok kıymetli bir yüzük var idi ki sultanda,

O zat da, o yüzüğe bakıyordu o anda.

 

Onun böyle bakışı, çekiyordu dikkati.

Yüzüğe baktığını anladı sultan dahi.

 

Çıkarıp verdi ona ve dedi: (İsterseniz,

Şöyle daha yakından bakıp inceleyiniz.)

 

Sultandan o yüzüğü alan o kimse ise,

Evirip çevirerek, atıverdi denize.

 

Yahya Efendi hariç, kayıkta bulunanlar,

Onun bu yaptığına hep hayrette kaldılar.

 

Hadise üzerinden geçince yarım saat,

İnmek istediğini söyledi birden o zat.

 

Padişahın kayığı yanaşınca sahile,

O, eğilip denizden su aldı avcu ile.

 

Ve onu, padişaha uzanıp sunduğunda,

Gördüler ki, o yüzük duruyor avucunda.

 

Yahya Efendi hariç, yine kayıktakiler,

Buna dahi şaşırıp, çok hayret eylediler.

 

Kanuni, o yüzüğü eline aldı, fakat,

Gözlerinin önünden kayboldu birden o zat.

 

Sultan yine şaşırıp hem Yahya Efendi'ye,

Sual etti: (Ağabey, neler oluyor?) diye.

 

Yahya Efendi ise, dedi ki: (Sultanımız!

O, Hızır’dı ve lakin sizler tanımadınız.)

 

Şemseddin-i Attar da, hazret-i Hızır ile,

İlgili bir kıssayı nakleder bize şöyle:

 

Celaleddin-i Rumi, bir gün vaz ediyordu.

Cemaat da oturmuş, zevk ile dinliyordu.

 

Hazret-i Musa ile Hızır hikayesini,

Dinlerken, kesmişlerdi hepsi nefeslerini.

 

Zira anlatırdı ki öyle fasih dil ile,

Dinliyordu cemaat, onu can kulağıyle.

 

Yanımda biri vardı, o dahi dinliyordu.

Baktım, kendi kendine bir şey söyleniyordu.

 

Kulak verip dinledim, şöyle diyor idi ki:

(Nasıl da anlatıyor, yanımızdaymış gibi.)

 

Düşündüm ki, o madem, söylüyor böyle kelam,

Öyleyse bu olmalı, Hızır aleyhisselam.

 

Yanına sokularak, dedim ki: (Bildim, evet.

Sen, hazret-i Hızır’sın, lütfen bana ihsan et.)

 

Buyurdu ki: (Burada işte var ya Mevlana.

Sen ona rica et ki, ihsan etsin o sana.)

 

Sonra kayboluverdi ortadan birden bire.

Ben bunu Mevlana’ya gittim haber vermeye.

 

Ben söze başlamadan, buyurdu ki o ilkin:

(Hızır’ın söylediği doğrudur ey Şemseddin.)

Yorumlar
Kod: 63U92