Özdemir Asaf, Cumhuriyet dönemi Türk şairlerdendir. 11 Haziran 1923 tarihinde Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. Babası Mehmet Asaf Şura-yı Devlet'in kurucularındandır.
Doğum tarihi: 11 Haziran 1923, Ankara
Ölüm tarihi ve yeri: 28 Ocak 1981, İstanbul
Tam adı: Halit Özdemir Arun
Defnedildiği yer: Aşiyan Mezarlığı, İstanbul
Eş: Yıldız Moran (e. 1962), Sabahat Selma Tezakın
Özdemir Asaf | |
---|---|
![]() |
|
Doğum | Halit Özdemir Arun 11 Haziran 1923 Ankara, Türkiye Cumhuriyeti |
Ölüm | 28 Ocak 1981 (57 yaşında) İstanbul, Türkiye Cumhuriyeti |
Eğitim | Galatasaray Lisesi Kabataş Erkek Lisesi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi |
Meslek | Şair |
Evlilik | Sabahat Selma Tezakın
Yıldız Moran (e. 1962–1981) |
Çocuk(lar) | Seda Arun Gün Arun Olgun Arun Etkin Arun |
Ebeveyn(ler) | Mehmet Asaf (babası) |
Gerçek ismi Halit Özdemir Arun olan zarif ve duygu dolu şair, Ankara'da Hamdiye ve Mehmet Asaf çiftinin çocukları olarak 11 Haziran 1923'te dünyaya geldi.
KABATAŞ ERKEK LİSESİNDEN MEZUN OLDU
Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Asaf, babasının vefat ettiği 1930'da Galatasaray Lisesinin ilkokulunda başladığı eğitimine, 11 sınıfa geçtiği 1941'de ek sınav sonucu Kabataş Erkek Lisesinde devam etti. Liseden 1942'de mezun olan Asaf, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 3. sınıfa kadar İktisat Fakültesi ve 1 yıl da Gazetecilik Enstitüsünde eğitim gördü. Asaf, 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bırakarak okuldan ayrıldı, 1948'de vatani görevini yapmak üzere askere gitti.
Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle 1922'de Ankara'ya taşınan şairin babası Mehmet Asaf'ın, 1930'da geçirdiği bir hastalık sonucunda hayatını kaybetmesi üzerine aile, 1930'da yeniden İstanbul'a taşındı.
Atatürk'ün, İsmet İnönü'ye verdiği "Asaf'ın çocuklarını bir okula yerleştirin" emriyle eğitim hayatına başlayan Asaf, Galatasaray Lisesi'nden sonra 1941'te sınavı kazanarak Kabataş Erkek Lisesi'ne geçti.
Buradan mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi'nde hukuk okumaya başlayan şair, 2 yıl sürdürebildiği hukuk eğitiminde ilk eşi Sabahat Selma Tezakın'a aşık oldu.
ŞİİRLERİNDE İRONİ KULLANDI
Taşlama ve ironi unsurlarını da kullandığı şiirlerini genel olarak dörtlük ve ikilik şeklinde yazan Asaf, sonraki yıllarda dize sayılarını azaltarak kelime oyunlarına yer verdiği şiirler yazmaya başladı. Usta şair, eserlerinde daha çok insan ve toplum ilişkilerine yönelik konuları işledi, alay ve taşlama ögelerine şiirlerinde yer verdi.
Sevgi, ayrılık, ölüm ve kaçış temalarını da işleyen şair Asaf, şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini Yuvarlağın Köşeleri kitabında okuyucuyla paylaştı. Özdemir Asaf, Batı şiiri ile geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirirken, hayata şiirin gözlüğüyle baktı ve kendine özgü yeni bir ironik şiir dili yarattı.
Asaf, daha sonra 3 yıl iktisat bölümüne ve bir yıl gazetecilik bölümüne devam etse de hiçbirinden mezun olamadı.
Bir süre sigorta prodüktörlüğü yapan ve 1948'de askere gidinceye kadar görevli olarak, Afyon, Çankırı, Burdur, Kastamonu, Ankara gibi birçok şehri dolaşan şair, 1961'de ise eşinden ayrıldı.
Zaman ve Tanin gazetelerinde çevirmen olarak çalışan Asaf, 1962'de Türkiye'nin akademik eğitim almış ilk kadın fotoğrafçısı Yıldız Moran'la ikinci evliliğini yaptı ve bu evlilikten Gün, Olgun ve Etkin isimlerinde 3 oğlu dünyaya geldi.
Asaf, ilk yazısı "Servet-i Fünun" dergisinde çıktıktan sonra şiir, yazı ve çevirilerini "Amaç", "Büyük Doğu", "Dost", "Edebiyat Dünyası", "Kaynak", "Küçük Dergi", "Seçilmiş Hikayeler", "Uyanış", "Şadırvan", "Türkçe", "Türk Dili", "Varlık", "Yeditepe", "Yenilik", "Yirminci Asır" gibi dergilerde ve "Vatan" gazetesinin sanat sayfalarında yayımladı.
58 yaşında vefat etti
Sanat Basımevi'ni 1951'de kurarak matbaacılığa başlayan Asaf, 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu ve şiir kitaplarını art arda yayımlamaya başladı.
İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpan Özdemi Asaf, eserlerinde insan-toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edindi.
Çevresi tarafından hayatı boyunca nazik, hayata her zaman duygu dolu gözlerle bakan birisi olarak nitelendirilen Özdemir Asaf, Türk Edebiyatçılar Birliği temsilcisi olarak 1959'da Belçika Milletlerarası Şiir Bienali'ne, 1966'da Makedonya Yazarlar Birliği'nin davetlisi olarak Yugoslavya'da Şiir Kongresi'ne katıldı.
Çevirileri ve şiir kitapları yayımlanmaya devam eden şair, matbaasını ve Yuvarlak Masa Yayınları'nı 1970'de kapattı.
Şairin çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bıraktı.
Çocukken geçirdiği akciğer rahatsızlığı 1979'da tekrarlayan Özdemir Asaf, 1980 aralık ayı başında, Vakıf Gureba Hastanesi'nde tedavi görmeye başladı.
Beyninde tümör tespit edilen ve 28 Ocak 1981'de, 58 yaşındayken Bebek'teki evinde hayata veda eden Özdemir Asaf'ın cenazesi, isteği üzerine Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi
Eserleri
Asaf, "Dünya Kaçtı Gözüme", "Sen Sen Sen", "Bir Kapı Önünde", "Yumuşaklıklar Değil", "Nasılsın", "Çiçekleri Yemeyin", "Ben Değildim", "Bugün ve Bugün", "Benden Sonra Mutluluk", "Çiçek Senfonisi" şiir kitaplarıyla, "Dün Yağmur Yağacak" ve "'ça" isimli hikayelerini okuyucuyla buluşturdu.
ÖZDEMİR ASAF SÖZLERİ
Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işIere kaIkıştım.
Ve Iütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç
Sana diyeceklerim söylemekle bitmez
Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar,
Adına düğümlendi...
"Ormanlar düşünürdüm, uyurdum,
Düşündüğüm ormanlarda kaybolurdum."
"Rüzgar mı dedim..
İsterim ki saçların dağılsın.
Gece mi dedim..
Hemen düşüncelere dalmalısın.
Aşk der demez
Kalbin hızlı çarpmalı.
Sabah, dememe kalmadan
Uyanmalısın."
Tüm saygı ve sevgimle anıyoruz seni üstad unutmadık unutmiycaz ne seni nede kalemini ...
“Sonra çekildim bir kenara,
Seyrettim bütün olup biteni.
Baktım kimde ben ne kadarım,
Kim bende ne kadar kalmış diye.”
Sen hiç ölmedin,şiirlerinle yaşıyorsun.
Bak şimdi herkesin bir Lavinia'sı var
Herkesin kısa sürede anlatmak isteyip
Anlatamadığı cümleleri var.
Herkeste biraz sen varsın
Sen hâlâ yaşıyorsun!
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
İncinirsin.
Yalan bile söylerken
Prensibim doğruluk
İsterim ki ben
Sen de öyle ol çocuk
Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi.
Ama ne olur sakın bir insanı;
Gönülce,
Gözce,
Dilce,
Ruhça,
Kırmayın...