Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler
Peksimet, tuz, limon
  30 Mart 2018 Cuma , 22:11
Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler;Peksimet, tuz, limon

Ebül Abbas, kutb’u ve gavs’ı idi zamanın.

Hem de üstadı idi, bir kısım evliyanın.

 

Mekke’ye yaya gidip, ederken haccı eda,

Başka bir veli ile karşılaştı orada.

 

O gün, Ebül Abbas’a sordu ki öbür veli:  

Ziyaret ettiniz mi daha önce Kâbe’yi?

 

Buyurdu: (Öyle kullar yaratmıştır ki Allah,

Onların etrafını, tavaf eder Beytullah.)

 

O böyle buyurunca, baktı ki o veli zat,

Kâbe, etraflarında dönüyor tam o saat.

 

Ehemmiyet vermezdi dünyaya bu evliya.

Peksimet, tuz ve limon yer idi ekseriya.

 

Talebesine dahi, böyle emir verirdi.

Onlara da, sadece bunlardan yedirirdi.

 

Başka bir evliya da vardı ki o yakında,

Bu babtaki adeti, başkaydı o zatın da.

 

O, tatlı ve lezzetli yiyecekler yiyordu.

Talebesine dahi, böyle yediriyordu.

 

Ebül Abbas Basir’in dergahında bulunan,  

Talebeden bazısı, haberdar oldu bundan.

 

Dediler: (Yediğimiz, peksimet, limon ve tuz.

Bu üçünden başkaca, yemek yiyemiyoruz.

 

Halbuki o dergahta okuyan talebeler,

Yiyorlar her gün onlar, tatlı, yağlı yemekler.

 

Biz buradan ayrılıp, o dergaha gidelim.

Biz dahi, onlar gibi güzel yemek yiyelim.)

 

Bunlar on kişi olup, böyle karar aldılar.

Ve kalkıp, bu niyetle o dergaha vardılar.

 

Ve lakin o dergahta bulunan evliya zat,

Niyetlerini bilip, etmedi hiç iltifat.

 

Talebeden birine, verdi ki şöyle emir:

(Git, biraz peksimetle, hem limon ve tuz getir!)

 

Talebe (Peki) deyip, ifa etti emri tam.

Peksimet, tuz ve limon getirip etti ikram.

 

Hayret içerisinde kalıp o talebeler,

Hata ettiklerini anladılar bu sefer.

 

Kendi aralarında toplanarak bir daha,

Dediler: (Biz dönelim, yine bizim dergaha.)

 

Mahcup halde geriye dönünce onlar yine,

Ebül Abbas, bir tuğla alıp verdi birine.

 

Buyurdu ki: (Al bunu, kuyumcuya götür sat.)

O, tuğlayı alınca altın oldu o saat.

 

Götürüp, bin dinara satarak o tuğlayı,

Dönüp, üstadlarına teslim etti parayı.

 

Hocaları onlara, yüzer dinar vererek,

Buyurdu: (Bunu alıp, eyleyin bu yeri terk.

 

Zira biz, dünya ile fazla ilgilenmeyiz.

Yemek düşkünleriyle, hiç sohbet eylemeyiz.)

 

Onlar çok üzülerek ve pek çok yalvararak,

Dediler ki: (Efendim, hata ettik muhakkak.

 

Biz, o yaptığımıza, çok üzgün ve pişmanız.

Sizin sohbetinizi istiyoruz biz yalnız.)

 

Ebül Abbas, onlara merhamet etti yine.

Affedip, kabul etti tekrar sohbetlerine.

Yorumlar
Kod: TPIWP