Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:33
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Hindistan evliyaları, Delhi evliyaları, Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî

hindistan’ın Büyük Velîlerinden. Tefsîr, Hadîs, Kelâm, Tasavvuf Ve Hanefî Mezhebi Fıkıh Âlimi. İsmi, Ahmed Bin Abdürrahîm Bin Vecîhüddîn, Künyesi Ebü'l-feyyâz, Ebû Abdullah Ve Ebû Abdülazîz’dir. Soyu, Baba Tarafından Hazret-i Ömer’e, Anne Tarafından İse Hazret-i Hüseyin’e Ulaşır. Lakabı Kutbüddîn, Şâh Veliyyullah Ve Şâh Sâhib; Nisbesi İse Hindî, Dehlevî Ve Fârûkî’dir. Daha Çok Şâh Veliyyullah Ahmed Sâhib-i Dehlevî Diye Tanınır. 1702 (h.1114) Senesi Şevvâl Ayında Hindistan’ın Delhi Şehrinde Doğdu. 1762 (h.1176) Senesi Muharrem Ayının Yirmi Dokuzuncu Günü Öğleden Sonra Orada Vefât Etti. Şehrin Dışında, Bugün Mehdiyân Diye Bilinen Yerde, Babasının Yanında Medfûndur. Kabri Belli Olup, Ziyâret Edilmektedir. Doğum Ve Vefât Târihleri, (1699-1766) Olarak Da Rivâyet Edilmiştir.

şâh Veliyyullah-ı Dehlevî’nin Babası Şeyh Safiyyullah Abdürrahîm, Gürgâniyye Devletinin En Büyük Hükümdârı Olan Âlemgîr Şâhın Hazırlattığı fetâvây-ı Âlemgirî’nin Tashîh Heyeti Âzâlarından İdi. Zamânının Ulemâsı Tarafından Hürmet Edilen, Tasavvufta Yüksek Dereceler Sâhibi Bir Zât İdi. Bu Zâta Rüyâsında, Hindistan Evliyâsının Büyüklerinden Kutbüddîn Ahmed Bahtiyâr Kâkî El-uşî Hazretleri Görünüp Bir Oğlu Olacağını, Allahü Teâlânın Dînine Hizmet Edeceğini Ve Ona Kendi İsmini Vermesini Bildirdi. Şeyh Abdürrahîm, Başka Bir Rüyâda Gösterilen Bir İşâret Üzerine De, Zamânın Ulemâsından Şeyh Muhammed İsminde Bir Zâtın Fahr-ün-nisâ Adlı Kızı İle Evlendi. Bu Hanımından Şâh Veliyyullah Doğdu. Onun Doğduğunda, Babasının, Rüyâsında Kutbüddîn-i Bahtiyâr Hazretlerini Göreli Çok Zaman Olmuştu Ve Babası Bu Rüyâyı Unutmuştu. Oğlu Dünyâya Gelince Ona Veliyyullah İsmini Verdi. Bir Müddet Sonra O Rüyâyı Hatırladı Ve Oğluna; “kutbüddîn Ahmed” Diye İkinci Bir İsim Verdi.

o Doğduğu Sırada Birçok Kimse, Delhi’de Şeyh Safiyyullah'ın Evinde Bir Çocuğun Doğduğuna, Bunun Allahü Teâlânın Dînine Çok Hizmet Edeceğine Dâir İşâretler Gördüler.

şâh Veliyyullah, Gün Geçtikçe Serpilip Büyüdü. Çocukluğu Bile Diğer Çocuklardan Farklıydı. Oynamasında, Gülmesinde, Yiyip İçmesinde Bir Başkalık Vardı. Zekâ Ve Hâfızası, Edeb Ve Hayâsı Fevkalâde İdi. Bir Gün Bahçede Akranı Çocuklarla Oynayıp Eve Dönmüştü. Babası Yanına Çağırıp; “evlâdım! Bu Günden Îtibâren Öyle Şeylerle Meşgûl Ol Ki, Bu Meşgûliyetten Eline Geçen Şey Yanında Kalsın. Bunlar Da, Okumak, Yazmak, İbâdet Gibi Şeylerdir.” Dedi.

babasının Sözlerini Dikkatle Ve Can Kulağıyla Dinleyen Şâh Veliyyullah; O Zamâna Kadar Geçen Vakitlerine Eyvâhlar Edip, O Günden Sonra Bir Daha Oyun Oynamadı. Daha Beş Yaşındayken Babasından Kur’ân-ı Kerîmi Okumayı Öğrenip, Temel Din Bilgilerini De Tâlim Eyledi. Yedi Yaşında Ana Dili Olan Fârisîyi Okuyup Yazdı. On Yaşında Arabî Lisânının Gramer Bilgilerinde Molla Câmî’nin Eserini Okuyacak Seviyeye Geldi. Babasının Nezâretinde, Hadîs İlminde; mişkât, Sahîh-i Buhârî, Şemâil-i Şerîf kitaplarını Okudu. Tefsîr İlminde; şerh-i Vikâye’yi, Usûl-i Fıkıh İlminde; hüsâmî, Tevdîh vetelvîh kitaplarını Okudu. Kelâm İlminde; şerh-i Akâid, Şerh-i Hayâlî ve şerh-i Mevâkıf ve Diğer Eserleri, Mantık İlminde; şerh-i Şemsiyye, tasavvuf İlminde; avârif-ül-meârif ve resâil-i Nakşibendiyye’yi Okudu. Nahiv İlminde, molla Câmî’yi Ve Meânî İlminde, mutavvel ve muhtasar-ül-me’ânî adlı Eserleri Okudu. İlm-i Hey’et (astronomi), Hesab (aritmetik) İlimlerine Âit Çeşitli Kitapları Ve Tıb İlminde el-mu’cez Fit-tıb adlı Kitabı Okudu. İlmin Her Dalında Geniş Araştırmalar Ve İncelemeler Yaptı. Dört Hak Mezhebin Fıkıh Kitaplarını Tâlim Edip, İnceliklerine Vâkıf Oldu. On Beş Yaşına Geldiğinde, Zamânında Okutulan Zâhirî İlimlerdeki Tahsîlini Tamamlayıp Kemâle Gelmişti. Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî Hazretlerinin Yolunda Mübârek Bir Kimse Olan Babasından Feyz Alarak, Bâtınî Hazînelere De Kavuştu. Son Olarak Okuduğu beydâvî Tefsîri'ni Tamamlayınca Babası, Ulemâ Ve Sâlihlerin, Fakir Ve Zenginlerin İştirâk Ettiği Bir Yemekte, Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî Hazretlerine İcâzet Verip, Başına Da Âlimlere Mahsus Sarığı Giydirdi.

bundan Sonra Üç Sene Daha Babasının Nezâretinde Nefsini Terbiye Edip, Velîlik Yolunda İlerlemeye Gayret Etti. On Sekiz Yaşında İken Babası Şeyh Abdürrahîm Hastalandı. Zâhirî Ve Bâtınî İlimlerde Kemâle Gelen Oğlu Şâh Veliyyullah’ı Kendi Yerine Geçirip, Talebelere İlim Öğretmek Ve Hak Yolu Bildirmek İle Vazifelendirdi. Çok Geçmeden De 1719 Senesinde Vefât Etti. Muhterem Babasının Vefâtından Sonra, Onun Kürsîsinden, On Bir Sene Zâhirî Ve Bâtınî İlimleri Öğreten Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî Hazretlerinin İlmî Şöhreti Her Tarafa Yayıldı. Her Beldeden Akın Akın Talebeler Geldi. Ona Gelenler, Arzuladıklarına Kavuşup Memleketlerine Geri Döndüler. Bu Arada Kendisi, Durmadan Okuyor, Araştırıyor, İnceliyordu. Dört Mezhebin Hükümlerindeki Delîllerini Tek Tek Araştırıp Tahkîk Etti. Bunların Neticesinde Hanefî, Hanbelî, Mâlikî Ve Şâfiî Mezhebi İmâm Ve Âlimlerinin Yüksekliklerini, Çalışmalarını, Gayretlerini Daha İyi Anladı.

her İlimde Söz Sâhibi Olduğu Hâlde, Yine De Başka İlim Sâhiplerinden Birşeyler Öğrenmeye Gayret Eden Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî, Hem Hac Farîzasını Îfâ Etmek, Hem De Haremeyn Ulemâsının İlminden İstifâde Etmek Maksadıyla, 1730 Senesinde Mekke-i Mükerremeye Gitti. Hac Vazifesini Îfâ Edip, Dünyânın Her Tarafından Oraya Gelen Allah Dostları İle De Görüştü. İlim Sâhiplerinin İlminden İstifâde Etti. Medîne-i Münevverede Bir Sene Kadar Kaldı. Hem Ders Verdi, Hem İlim Öğrendi. Muhammed Efdal Hacı Siyâlkûtî, Ebû Tâhir Muhammed Medenî, Şeyh Vefdullah Bin Süleymân Magribî, Mekke Müftîsi Tâcüddîn Kal’î Hanefî, Şeyh Semâvî, Şeyh Kaşşâşî, Abdullah Bin Sâlim Basrî, Hasan Acemî, Îsâ Câferî, Seyyid Abdürrahmân İdrisî Ve Şemseddîn Muhammed Bin A'lâ Bâbilî Gibi Âlimlerden İlim Öğrenip İcâzet, Diploma Aldı. Bilhassa Ebû Tâhir Kürdî Medenî’nin İlim Ve Feyzinden Çok İstifâde Etti. Tekrar Hac Ettikten Sonra, 1732 Senesinde Hindistan’a Döndü. Bu Sırada Hindistan’da Her Şey Karmakarışıktı. Siyâsî İktidar Düzensiz Ve Kudretsizdi. İnsanlardan Bir Kısmı Câhilliklerinden Hindû Ve Diğer Kâfirleri Taklid Eder Olmuş, Bir Kısım Müslümanlar Da Bid'at Ehli Kimselerin Hâl Ve Hareketlerine Kapılmışlardı. İlmin Yerini Cehâlet, Fazîletin Yerini İse Denâet, Alçaklık Almıştı. Kötü Din Adamları Ortalığı Fitneye Boğmuş, Sâlih Müslümanlar Kıyıda Köşede Kalmışlardı. İşte Böyle Bir Zamanda Hindistan’a Dönen Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî Hazretleri, Eski Delhi’de Kına Satıcılarının Bulunduğu Mehendiyen Çarşısı Civârında Babasından Kalan Eve Yerleşti. O Mütevâzî Evinde Ders Vermeye Başladı. İlme Susayanlar, Akın Akın Gelip Onun Gönüllere Ferahlık Veren Derslerinden, İlim Deryâsından İstifâde Ettiler. Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî Hazretlerinin İlim Ve Feyzinin Üstünlüğü Bütün Beldeye Yayıldı. O Mütevâzî Ev, Talebeye Kâfi Gelmez Oldu. Zamânın Gürgâniyye Devleti Hükümdârı Sultan Muhammed, Şâh Veliyyullah Hazretleri İçin Bir Medrese Yaptırdı. 1857 Senesinde İngilizlerin İşgâline Kadar Bu Medresede İlim Öğretildi. İnsanlığın Ve İslâmiyetin En Büyük Düşmanı Olan İngilizler, Yıllarca İnsanlara İlim Ve Feyz Saçan Bu Mümtaz Mekânı Yakıp Yıktılar, Böylece Târihe Geçen Zulümlerine Bir Yenisini Daha Eklediler.

şâh Veliyyullah-ı Dehlevî İstikbâlin En Büyük İlim Merkezlerinden Biri Olacak Olan Bu Medresede İlim Ve Feyz Saçmaya Başladı. Çok Kimse Kendisinden İstifâde Etti. Talebesinin Adedi Bilinmemektedir. Talebelerinin Hepsine Temel Bilgileri Öğrettikten Sonra, Herbirini Kâbiliyetli Olduğu İlimde Yetiştirdi. Yetişen Talebelerini Memleketin Çeşitli Yerlerine Gönderdi. Medresesindeki Talebelerini Kendi Yetiştirdiği Mütehassıs Âlimlerin Ellerine Tevdî Etti. Kendisi Daha Çok, Kitap Yazmak, İbâdet Etmek, Müşkil Meseleleri Halletmekle Meşgûl Oldu. Kendisini İlme Öyle Verirdi Ki, Sabah Namazını Müteâkip Çalışmaya Başlar, Uzun Zaman Devâm Eder, Yemek Yemek Bile Hatırına Gelmezdi. Namaz Hâricinde Bütün Dikkatini Çalışmaya Verirdi. Allahü Teâlânın Kelâmı Olan Kur’ân-ı Kerîmi Tilâvet Ederken, Tam Bir Edeb Ve Dikkat Üzere Bulunur, Resûlullah Efendimizin Mübârek Hadîs-i Şerîflerini Mütâlaa Ederken Bambaşka Bir Şekil Alırdı. Bilmeyen Biri Görse Onun Hâline Acırdı. Allahü Teâlâ, Onun Kur’ân-ı Kerîme Ve Hadîs-i Şerîflere Gösterdiği Edeb Ve Hürmetin Bereketine, Kendisine Yüksek Dereceler İhsân Etti. Fârisî Olarak Kısa Ve Özlü Bir Tefsîr Yazdı. İlim Sâhibi Olup, Tefsîr Okuyabilecek Seviyeye Gelen Talebelerine Tâlim Ettirdi. Tefsîr Okuyabilecek Seviyeye Gelmeyenlerin Bu Pek Kıymetli Eserden Fayda Yerine Zarar Görebileceklerini Anlatırdı. Bilhassa Hadîs-i Şerîf İlminde Çok İlerleyen Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî Hazretleri, Kendisi De Tasavvufta Yüksek Derecelere Erişmiş Olmasına Rağmen; “allahü Teâlâ, Bize Sahîh Keşfler İhsân Eyledi. Bu Zamanda, Hiçbir Yerde Mazhâr-ı Cân-ı Cânân’ın Benzeri Yoktur. Makamlarda İlerlemek İsteyen Onun Hizmetine Gelsin!” Buyururlar Ve Talebelerden İstidât Ve İstekli Olanları Mazhar-ı Cân-ı Cânân Hazretlerine Gönderirlerdi. Ayrıca Mazhar-ı Cân-ı Cânân Hazretlerine Yazdıkları Mektuplarında; “allahü Teâlâ Fazîletlerin Tecellî Yeri Olan Sizlere Uzun Zaman Selâmet Versin Ve Bütün Müslümanları Bereketlerinize Kavuştursun!” Diye Yazardı. Mazhar-ı Cân-ı Cânân Hazretleri De; “şâh Veliyyullah Derin Hadîs Âlimidir. Mârifet Esrârının Tahkîkinde Ve İlmin İnceliklerini Bildirmekte, Yeni Bir Çığır Açmıştır. Bütün Bu Bilgileri Ve Üstünlükleri İle Birlikte Doğru Yolun Âlimlerindendir.” Buyurur, Talebelerinden İstidâtlı Ve İstekli Olanları Şâh Veliyyullah’a Gönderirlerdi.

bütün İlimlerde Söz Sâhibi Olan, Fakat Bâzı İlimlerde Daha Fazla Mütehassıs Olan Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî, Kur’ân-ı Kerîmin Kırâatı Ve Nüzûlü, Tefsîr, Hadîs, Fıkıh, Siyer, Tasavvuf Bilgileri Gibi İlim Dallarında Pek Kıymetli Olan İki Yüz Civârında Eser Yazdı. Otuz Yedi-otuz Sekiz Senelik Bir Zaman Zarfında Yazılan Bu Kıymetli Eserlerden Bir Kısmı Kütüphânelerde Mevcud Olup, Bir Kısmının İse Sâdece İsimleri Eserlerde Zikredilmektedir. Hindistan’ı İngilizlerin Yağmalaması Esnâsında Yok Olduğu Tahmin Edilen Bu Kıymetli Eserlerden Mevcud Olanların Çoğu Defâlarca Basılmış, İnsanlar Bunlardan İstifâde Etmişlerdir. Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî'nin; Şâh Abdül’azîz Sâhib, Şâh Refî’uddîn Sâhib, Şâh Abdülkâdir Sâhib Ve Şâh Abdülganî Sâhib İsimlerinde Dört Oğlu Vardı.

zamânında Bulunan Ve Daha Sonra Gelen Büyük Âlim Ve Velîler, Şâh Veliyyullah Hazretlerini Çok Medhetmişler, Çok Övmüşlerdir. fevâid-ül-behiyye ve Başka Kıymetli Kitapların Sâhibi Olan Muhammed Abdülhay El-lüknevî, Şâh Veliyyullah’ı Anlatmaya Başlarken Buyuruyor Ki: “himmet Sâhibi Büyük İmâm, İnsanlar Arasında Allahü Teâlânın Hucceti, Hidâyete Kavuşanların Önderi, Ümmetin Dayanağı, Ulemânın Âlimi Ve Öncüsü, Enbiyânın Vârisi, Sünnet-i Seniyyenin İhyâ Edicisi Olan Şeyhülislâm Kutbüddîn Veliyyullah Bin Abdürrahîm El-ömerî Ed-dehlevî, İlimde Deryâ Misâli, Fâzıl Bir Zâttır...”

müftî Ahmed Kâgûrî Diyor Ki: “şâh Veliyyullah, Aslı (kökü) Kendi Evinde, Dalları İse Müslümanların Evlerine Kadar Uzanmış Mübârek Bir Ağaç Gibidir. İlim Ve Feyzi Her Tarafa Yayılmıştır.”

buyurdu Ki: “zekât, Bereketi Çoğaltır. Gazâb-ı İlâhîyi Söndürür. Feyz Ve Bereketin Gelmesine Sebeb Olur. Âhirette Cimriliğin Sebeb Olduğu Azâbı Def Eder.”

“mal Sevgisi Ve Cimrilik, İnsana Zararlı Olur. Asıl Maksaddan Uzaklaştırır. Bu İse İnsanı Sıkıntıya Düşürür, Mânen Rahatsız Eder. İnsanın Mal Sevgisinden Ve Cimrilikten Kurtulması Ancak Yanındaki Çok Sevdiği Şeyleri Fakirlere Vermeye Kendini Alıştırmakla Olur."

“bir Gün Bir Fakir Benden Bir Şey İstemişti. O Fakir Zarûret İçinde Kıvranıyordu. Kalbime Gelen İlhâm Bana, O Fakire İhtiyâcı Olan Şeyi Vermemi Emrediyor, Dünyâ Ve Âhirette Pekçok Ecir Ve Mükâfâtı Müjdeliyordu. Nihâyet O Fakire İstediği Şeyi Verdim. İlhâm Yoluyla Bana Vâdedilen Şeye Gerçekten Şâhid Oldum. O Gün Yaptığım Bu İyiliğin Karşılığını Gördüm.”

“insanın Nefsi Bâzan Taşkınlık Yapar. Bu Sebeple İnsan, Şehvetine, Arzu Ve İsteklerine Uyar. İnsanın Nefsini Böyle İşlerden Muhâfaza Etmesi İçin Bâzı Çârelere Başvurması Gerekir. Oruç Bu Hususta En Güzel Çâredir.”

“insan, Şehvetini Oruç Tutmak Sûretiyle Kırar. Oruç İnsanın Kötü İsteklerini Zayıflatır. Rûhun Parlaması, Şehvetin Ve Kötü Arzuların Kırılmasında Oruçtan Daha Tesirli Bir Çâre Yoktur. Kişi Oruç Tutmak Sûretiyle Şehvet Ve Kötü Arzularından Ne Kadar Sıyrılabilmişse, Oruç O Derece Günahlarına Keffâret Olur. Melekler Oruç Tutan Kimseyi Severler.”

“oruç Tutan Cemiyetlere Şeytan Tesir Etmez. Çünkü O Cemiyette Oruç Tutulduğu İçin Şeytanlar Bağlanmışlardır. Onlar İçin Cennet’in Kapıları Açık, Cehennem’in Kapıları Da Kapalıdır.”

“haccın Hakîkatı Müslümanlardan Büyük Bir Topluluğun Bir Araya Gelmesidir. Öyle Bir Vakitte Bir Araya Gelirler Ki, O Vakitte Peygamberler, Sıddıklar, Şehîdler Ve Sâlihler Gibi Allahü Teâlânın Nîmetlerine Kavuşmuş Olanların Hallerini Hatırlarlar. Hac İbâdetinin Yapıldığı Mukaddes Yerler Görülünce, Allahü Teâlâ Hatırlanır. Hac Zamânı, Müslümanlar Birbirlerinden İstifâde Ederler. Aynı Zamanda Hac Meşakkatli Bir Yolculuk Olduğu İçin, Büyük Bir Gayret Îcâb Ettirir. Nasıl Yeni Îmânla Şereflenen Bir Kimsenin Daha Önceki Günahları Siliniyorsa, İhlâsla Yapılan Ve Kabûl Olan Hac Da Günahlar İçin Keffârettir.”

arabî Ve Fârisî Lisânlarında Güzel Eserler Verdiği Gibi, Şiirler De Yazan Şâh Veliyyullah’ın Eserlerinden Bâzıları Şunlardır: 1) Feth-ür-rahmân Fî Tefsîr-il-kur’ân, 2) El-fevz-ül-kebîr Fî Usûl-it-tefsîr, 3) El-i’tikâd-üs-sahîh, 4) Te’vîl-ül-ehâdîs Fî Rümûz-i Kısâs-ül-enbiyâ, 5) El-müsevvâ Min-el-muvattâ’, 6) El-musaffâ Fî Şerh-i Muvattâ’, 7) Şerh-i Terâcîm-i Ebvâb-i Sahîh-i Buhârî, 8) Huccetullah-il-bâliga, 9) İzâlet-ül-hafâ An Hilâfet-il-hulefâ, 10) El-büdûr-ul-bâziga, 11) Et-tefhimât-ül-ilâhiyye, 12) El-hayr-ül-kesîr, 13) Füyûz-ul-haremeyn, 14) ıkd-ül-cîd Fî Beyân-ı Ahkâm-il-ictihâd Vet-taklîd, 15) El-belâg-ül-mübîn, 16) Es-sâf Fî Beyân-il-ihtilâf, 17) Kurret-ül-ayneyn Fî Tafdîl-iş-şeyhayn, 18) Ed-dürr-üs-semîn Fî Mübâşşerât-in-nebiyy-il-emîn, 19) Heme’ât, 20) Eltâf-ül-kuds, 21) El-kavl-ül-cemîl Fî Beyân-ı Sevâ-is-sebîl, 22) Enfâs-ül-ârifîn, 23) İnsân-ül-ayn Fî Meşâyih-il-haremeyn, 24) El-intibâh, 25) El-erba'în, 26) El-makâlet-ül-vad’iyye Fin-nasîhatı Vel-vasiyye, 27) El-insâf Fî Sebeb-il-ihtilâf. şâh Veliyyullah-ı Dehlevî’nin, Mezhepsiz, Sapık Kimselere Cevap Veren; el-insâf Fî Beyân-ı Sebeb-il-ihtilaf ve ıkd-ül-cîd adlı Eserleri İstanbul’da Hakîkat Kitabevi Tarafından Bastırılarak Bütün Dünyâya Dağıtılmaktadır.

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

namaz

şâh Veliyyullah-ı Dehlevî Buyurdu Ki: “namaz Şu Üç Şeyden İbârettir. 1) Allahü Teâlânın Azametini Ve Büyüklüğünü Düşünerek, Kalbin Hudû Ve Huşû Hâlinde Olması, 2) Dilin, Allahü Teâlânın Azamet Ve Kibriyâsını, Büyüklüğünü Söylemesi. Kulun Hudû Ve Huşû Üzere Olması, Allahü Teâlânın Azamet Ve Kibriyâsını, Celâlini, İfâde Etmesi Hâlinde En Yüksek Şeklidir. 3) Âzâları, Bu Huşû Ve Hudû Hâline Göre Bulundurmak, Ona Göre Hareket Etmek.”

namaz Kılmak Lezzeti Bir Müminde Yerleşince, Artık O Kimse Allahü Teâlânın Nûruna Dalar. Namaz O Kimsenin Hatâ Ve Günâhlarına Keffâret Olur. Çünkü İyilikler, Kötülükleri Yok Eder. Allahü Teâlâyı Tanımak İçin Namazdan Daha Faydalı Bir Şey Yoktur. Bilhassa Namaz, Kalp Huzûru Ve İhlâs İle Kılınırsa Çok Kıymetli Olur. Nefsin Akl-ı Selîme İtâat Etmesi Husûsunda Namazdan Daha Faydalı Bir Şey Yoktur.”

 

kaynaklar

1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) S.1148

2) Eshâb-ı Kirâm (müslümanların İki Gözbebeği Bölümü); (6. Baskı) S.168

3) Fâideli Bilgiler; (6. Baskı) S.337

4) Rehber Ansiklopedisi; C.16, S.36

5) Hüccetullah-il-bâliga; İstanbul, 1317

6) Mu’cem-ül-müellifîn; C.4, S.292

7) El-a’lâm; C.1, S.149

8) Esmâ-ül-müellifîn; C.1, S.177

9) Îzâh-ül-meknûn; C.2, S.212, 248, 485

10) Philosophy Of Shah Waliullah (dr. A.j. Halepota), Sind Sagar Academî, Lahor (pakistan)

11) Makâmât-ı Mazhariyye (abdullah Müceddîdî); İstanbul 1986, S.39

12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.17, S.236

13) El-kavl-ül-celî

Yorumlar
Kod: 2ZR6Y