Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Şerîfzâde Mehmed Efendi
  30 Mart 2018 Cuma , 23:30
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, İstanbul evliyaları, Şerîfzâde Mehmed Efendi

on Yedinci Asır Müderrislerinden Ve Velî. 1553 (h.960) Yılında Eğridir'de Doğdu. 1630 (h.1040) Da Vefât Etti.

babası Kâdı Şerîfî Efendi, Dedesi İse Büyük Âlim Şeyh Burhâneddîn Efendidir. Soyu Ve Nesebi Resûlullah Efendimizin Torunlarından Hazret-i Hasan'a Ulaşır. Küçük Yaştan Îtibâren İlimde Yüksek Olan Dede Ve Babasından Dersler Aldı. Okul Çağına Geldiğinde Mürşit Ve Hocasından Feyz Alacak, Okuduğunu Anlayacak Duruma Ulaştı. Sonra Şeyhülislâm Zekeriyyâ Efendinin Derslerine Katıldı. Zâhir Ve Bâtın İlimlerinde İlerledi. Ondan İcâzet, Diploma Aldıktan Sonra 1582 Yılında Günlük Yirmi Beş Akçe İle Edirne Medresesi Müderrisi Oldu. 1599'da Gazanferağa Medresesi Müderrisliğine Getirildi. Sonra Sırasıyla Üsküdar, Vâlide Sultan, Halep, Galata, Şam, Mekke-i Mükerreme, Mısır-kâhire Ve Bursa Medreselerinde Müderrislik Yaptı. Sultan Dördüncü Murâd Hanın Tahta Çıktığı Sene (1623) Anadolu Kâdıaskeri Oldu. Kendisini Çok Seven Ve Takdir Eden Dördüncü Murâd Han Ertesi Yıl Onu, Osmanlı Devlet Teşkilâtında Seyyidlerin Ve Şerîflerin Doğum Ve Vefât Kayıtlarını Tutan Ve İşleri İle İlgilenen Nakîbü'l-eşrâflık Müessesesinin Başına Getirdi. 1625 Yılında İse Askerî En Büyük Kâdılık Makâmı Olan Rumeli Kâdıaskerliğine Getirildi. Fakat Çok Geçmeden Bu Görevinden Ayrılarak Tekrar Nakîbü'l-eşrâf Oldu. 1629'da Bu Büyük Mevkiini De Asrın En Kıymetli Kâdılarından Amcazâdesi Şeyh Efendiye Bırakarak, Kendini Tamâmen İbâdet Ve Zikre Verdi. 1630 (h.1040) Senesinde De Rahmet-i Rahmâna Kavuştu. Kabri İstanbul'da Eyüp Sultan Türbesi Civârındadır.

şerîfzâde Mehmed Efendinin menâkıb-ı Evliyâ, Menâkıb-ı Âl-i Ârifîn ve merâtıb-ı Kâşifînisimlerinde Birincisi Türkçe Diğer İkisi Farsça Olmak Üzere Üç Eseri Vardır. Bu Eserler Osmanlı Devri Mâliye Nâzırlarından Eğridirli Nâfız Paşa Ve Hacı Mahmûd Efendi Tarafından Çoğaltılarak, İstanbul Süleymâniye Kütüphânesine Vakfedilmiştir.

şerîfzâde Hazretleri menâkıb-ı Evliyâ isimli Eserinde, Allah Dostları Olan Velîler Hakkında Şöyle Demektedir:

"ileriyi Gören, Hakkı Bâtıldan Ayıran Akıl Sâhipleri İster Sultan, İster Hâkan, İster Derviş, İster Vezir, İster Zengin İsterse Fakir Olsun, Kerâmetleri Anlatılan Evliyâ Hakkında Temiz Niyet Ve Doğru Îtikâd Sâhibi Olmalı. Onların Kerâmet Ve Evliyâlığına İnanmalı, Rûhâniyetlerinden Yardım İstemelidir. Haklarında Gösterilen Bu Hüsn-i Niyet Sebebiyle Himmetlerine Ve Sıkıntı Ânında İmdâdlarına Kavuşulur, Dünyevî Ve Uhrevî Murâdlarına Nâil Olunur.

evliyâ-yı Kirâmın Menkıbeleri Anlatıldığı Ve İsimlerinin Anıldığı Yerde, Mecliste Onların Rûhâniyetlerinin Hazır Olduğunda Şüphe Yoktur. Hattâ Âlimler, Büyük Velîlerle Silsile-i Aliyyenin İsimlerinin Anıldığı Mecliste Yapılan Duâ Makbul Olur, Demişlerdir. Esas Hikmet, Onlar Hakkında İyi Îtikâd Sâhibi Olmaktır. Yeter Ki Onlara İnanılsın.

zamânımızdaki Kutupların, Velîlerin De Hazır Bulunduğu Gazâlara, Vefât Etmiş Bulunan Ricâl-i Gayb, Evliyâullah Da Katılarak Yardımcı Olur. Bu Îtibarla Devlet Adamları, Pâdişâhlar Bu Nîmetin Kadrini Bilip Adâlete Meylederek, Zulüm Ve Haksızlıkların Def'ine Ve Zâlimlerin Kökünü Kazımaya Gayret Sarfetmelidir. Aksi Halde Zaman Zaman Devlet İleri Gelenlerinin Fukarâ Ve Zayıflara Ettikleri Pekçok Zulüm Ve Haksızlık, Ayrıca Bizim Kötü İşlerimiz Ve Günahlarımız Sebebiyle, Zafer Ve Nusret Diğer Tarafa Döner. Her Ne Kadar Evliyâullahın İslâm Askerini Kırması Söz Konusu Olmasa Da, Allahü Teâlânın İrâdesi Diğer Tarafın Kazanması Yönünde Olunca, Ricâl-i Gayb Bunlara Yardım Etmediği Gibi, Bâzan; "ey Kâfirler! Şu Fâcirleri, Âsileri, Günahkârları Öldürün." Diye Hitâb Etmişlerdir. Pekçok Zulüm Ve İsyanları Sebebiyle Ehl-i İslâma Olan Gadab-ı İlâhîyi Bildirmek İçin Kâfirlere Böyle Hitâb Edip Müslümanlardan Nice Kimseye De İşittirmişlerdir. Tâ Ki Bâzı Gâfiller Bu Sırra Şâhid Olup Uyansınlar, İbret Alsınlar. Mûteber Tasavvuf Kitaplarında Bu Mânâda Pekçok Söz Ve Menkıbe Vardır. Nitekim Hazret-i Ömer Efendimizle İlgili Bir Menkıbe Şu Şekildedir:

hazret-i Ömer Zamânında Şam Şehri Civârında Bir Kal'a Muhâsara Edildi. Öğleye Kadar Kal'a Fethedilemedi. Hazret-i Ömer Gadaba Geldi. İslâm Askerlerini Huzûruna Çağırdı. "kal'a Henüz Fethedilemedi. Kâfirler, İslâm Askeri Karşısında Bu Kadar Dayanamazdı. Aranızda Birisi Bir Hatâ Yapmış Olmasın." Buyurdu. Askerler Hayret Edip, Tövbe Ve İstiğfâr Etmeye Başladılar. O Sırada Bir Kişi Ağlayarak Hazret-i Ömer'in Huzûruna Geldi. "yâ Emîrü'l-müminîn! Bu Gece Teheccüde Kalktığım Zaman Karanlık Olduğu İçin Misvâkımı Arayıp Bulamadım. Misvaksız Namaz Kıldım. Sizin Aradığınız Hatâ Budur." Dedi. Hazret-i Ömer; "tövbe Ve İstiğfâr Etmeye Devâm Et!" Buyurdu. Bir Saat Sonra Kal'a Fetholundu.

bu Sebeple Pâdişâh Efendimiz Hazretleri De (üçüncü Mehmed Han) Allahü Teâlâya İyi Tevekkül Edip, Zulmü Def Ve Adâleti Yaymaya Çok Gayret Etmelidir. Gerek Kendileri, Gerekse Vezirler Ve Vekilleri Tarafından Allah Adamlarından Birini Üzmeyeler. Yoksa Müşkil Bir İş Tam Olmaya Yüz Tutmuş İken Tehire Ve Gecikmeye Sebeb Olur."

 

kaynaklar

1) Eğridir Felekâbâd Târihi; S.90-91

2) Mecmaü't-terâcim; S.98

3) Sicilli Osmânî; C.3, S.141

4) Târih-coğrafya Yazmaları Kataloğu; S.507

Yorumlar
Kod: 52U82