Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Şeyhî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:31
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, Kütahya evliyaları, Şeyhî

kütahya'da Yetişen Büyük Velîlerden. Hacı Bayram-ı Velî Hazretlerinin Talebelerindendir. İsmi, Sinân Bin Mecdüddîn Bin Ahmed Bin Seyyidî'dir. Doktor Olduğu İçin, Önceleri Hekim Sinân Adı İle Şöhret Buldu. Şiirlerinde Şeyhî Mahlasını Kullandığı İçin, "şeyhî" Diye Tanındı. Kütahya'da, Türkmen Asıllı Tanınmış Bir Âileden Dünyâya Geldi. Doğum Târihi Bilinmemektedir. 1431 (h.834) Senesinde Kütahya'da Vefât Etti. Kabri, Kütahya'ya 7 Km Uzaklıkta Çiftepınar Köyü Yakınlarındadır.

şeyhî, İlk Tahsîle Kütahya'da Başladı. O Zamanlar Kütahya, Kültür Merkezlerinden Biriydi. Devrinin Tanınmış Âlimi Ve Mutasavvıfı Ahmedî'den Okudu. Tahsîlini Ve İlmini İlerletmek İçin İran'a Gitti. İran'da Diğer İlimlerle Berâber; Tasavvuf, Fen Ve Tıb İlimleri Tahsîl Etti. İran'da Büyük Âlim Seyyid Şerîf Cürcânî İle Berâber Okudu. Fıkıh, Kelâm, Tefsîr, Tasavvuf, Edebiyât, Tıb İlimlerinde Derin Bilgiler Kazanarak, İran'dan Döndü. Dönüşte Ankara'da Hacı Bayram-ı Velî İle Görüşüp, Ona Bağlandı. Ve Şeyhî Nisbetini Aldı. Bundan Sonra Şiirlerinde Şeyhî Mahlasını Kullandı.kütahya'ya Geldikten Sonra, Bir Attâr Dükkânı Açtı. Tıb Üzerine Çalışmaya Başladı. O Zaman Germiyan Beyi Olan İkinci Yâkûb'a Mersiyeler Yazıp, Nasîhatlerde Bulundu. Onun Husûsî Doktoru Oldu.

çelebi Sultan Mehmed, Karaman Seferi Sırasında Ankara'da Hastalandı.tedâvî Etmesi İçin, Şeyhî Ankara'ya Çağırıldı. Tedâvîde Başarı Gösterdiği İçin, Taltîf Edildi. Ona Tokuzlu Köyü Tımar Olarak Verildi. Bundan Sonra Sultan Mehmed'in Husûsî Doktoru Oldu. Böylece Osmanlı Devletinin İlk "reis-i Etibbâ"sı Tabiblerin Reisi Ünvânını Aldı. Şeyhî'nin Osmanlı Hânedânı İle İlk Temâsı, Emîr Sultan'a Talebe Olması İle Başladı. Emîr Süleymân, Şeyhî'deki Şiire Olan Kâbiliyeti Görünce, Onu Şiire Teşvik Etti. Zamânın Tanınmış Şâiri Ahmedî İle Her Zaman İstişâre Ederdi. Latîfî İle De Sık Sık Buluşup Görüşürlerdi. Fakat Ömrünün Çoğunu, Kütahya'da Germiyan Beyi İkinci Yâkûb'un Hizmetinde Geçirdi. Yâkûb Beyin İstişâre Ettiği En Yakını Ve Yardımcısı İdi. Şeyhî, Yâkûb Bey İçin Birkaç Kasîde Ve terci-i Bend yazdı.

sultan İkinci Murâd Hân Pâdişâh Olunca, Şeyhî'nin Osmanlı Sarayı İle İrtibâtı Daha Da Sıklaştı.hüsrev-ü-şîrîn mesnevîsini Sultan İkinci Murâd Hânın Emri İle Nizâmî'den Tercüme Etmeye Başladı. Bin Beyit Kadar Tercüme Ettikten Sonra, Sultan İkinci Murâd'a Sundu. Tekrar Memleketine Döndü.

şeyhî'nin Tasavvufta Yükselmesi Ve Tanınması, Hacı Bayrâm-ı Velî İle Tanışmasından Ve Ona İntisâbından Sonradır. Aynı Zamanda Hacı Bayram-ı Velî'nin Halîfesidir. Müstekimzâde Süleymân Sâdeddîn Efendi, Şeyhî'nin Tasavvufta Çok Yükseldiğini Nakletmektedir.

şeyhî'yi, Gerek Şiirlerindeki Sanat Üstünlüğünden, Gerekse Germiyan Beyi İkinci Yâkûb Ve İkinci Murâd Hândan Gördüğü Yakın İlgi Ve İhsânlardan Dolayı Çekemeyip Tenkid Edenler Olmuştur. Fakat, Şeyhî Bunları Hoş Karşılamış, Sükûn, Tevekkül Ve Teslîmiyetini Bozmamıştır.

şeyhî'nin dîvân, Hârnâme ve hüsrev-ü-şîrîn isimli Üç Eseri Vardır.

1) Dîvân: istanbul Kütüphânelerinde Altı Yazma Nüshası Olup, Fâtih-millet Kütüphânesi Ali Emîrî Kısmında, Aslının Aynısı Mevcuttur. dîvân'ındaki Şiirlerinde Sâdî-i Şîrâzî'nin Tesiri Görülür.

2) Hârnâme: şeyhî'nin Bu Mesnevîsi, Türk Hiciv Ve Mizah Edebiyâtının Şâheseridir. Şeyhî Bu Eserinde, Zamânının Osmanlı Sultanları Olançelebi Sultan Mehmed Ve İkinci Murâd Hâna Nasîhat Etmektedir. Pâdişâhlara; Cömertlik, Şecâat, Adâlet, Dîne Bağlılık Ve Hizmetin Yakıştığını Söyler. Arûz Vezni İle Yazılmış Olan hârnâme, dört Kısımdan Meydana Gelmiştir. İlk On İki Beyti Tevhîd Ve Nâttır. Yirmi Altı Beytlik Kısmı Pâdişâhı Över. Bundan Sonraki Kısımda İse, Esas Konuya Geçerek; Semiz, Besili Bir Öküzün Boynuzlarına İmrenen Bîçâre Bir Eşeğin, Boynuz Aramağa Gidip, Başına Birçok Hâdiseler Geldikten Sonra İki Kulağı Da Kesilmiş Olarak Geri Dönüşünü Anlatır. Şeyhî, Bu Küçük Mesnevîsinde; Mesnevîde Bulunması Gereken Bütün Özellikleri, Şaşılacak Derecede Bir Nisbet Ve Tenâsüp İle Göstermiştir. Tasvirlerin Çok Canlı Oluşu, Nezâket, İncelik, Mükemmel Alay Ediş Kâbiliyeti İle Türk Mizah Ve Hiciv Edebiyâtında Mümtâz Bir Yer Almıştır.

3) Hüsrev-ü Şîrîn: şeyhî'nin En Kıymetli Eseridir. Mesnevî Şeklinde Yazılmıştır. Bu Eser, Kendinden Önce Gelen Şâirler Arasında En Güzel Yazılandır. Şeyhî, hüsrev-ü-şîrîn'i İkinci Murâd Hân İçin Yazmıştır. İkinci Murâd Hânın Tahta Geçmesi İle Yazmağa Başlamış, Vefâtına Kadar Devâm Etmiştir. Altı Bin Dokuz Yüz Kırk Dört Beyittir. Yedi Yüz Yetmiş Beş Beytlik İlk Kısımda; Duâ, Münâcaat, Tevhîd, Nât, İnsanın Yaratılışı Ve Allahü Teâlânın Hikmetleri Anlatılmıştır. On Beş Parçası Mesnevî Ve Kasîde Şeklinde Yazılmıştır. Esâs Hikâye, On Bir Bölümdür. Yirmi Altı Gazel, hüsrev Ve Şîrîn'in Dilinden Yazılmıştır. Münâcaat Ve Yedi Bendlik Terci-i Bendi Vardır. Şeyhî, Bu Eserini Bitiremeden Vefât etmiştir.

 

kaynaklar

1) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (mecdî Efendi); S.128

2) Kâmûs-ul-a'lâm; C.4, S.2894

3) Rehber Ansiklopedisi; C.16, S.74

4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.13, S.76

5) Faruk Timurtaş; Şeyhinin Hüsrev Ü Şîrîni

6) Fâruk Timurtaş, Hârnâme

7) Fâruk Timurtaş, Şeyhî, Hayâtı Sanatı

Yorumlar
Kod: 75WA4