Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler
Şifalar sunuyordu
  30 Mart 2018 Cuma , 22:08
Şiirler Menkîbeler - Şiirler Menkıbeler;Şifalar sunuyordu

Evliya-yı kiramın büyüklerinden idi.

Altmış yıl, insanları Hakk’a davet eyledi.

 

Onsekiz yaşındayken, başladı tahsiline.

Zahiri ilimlerin, vakıf oldu hepsine.

 

Ebu Ali Farmedi hazretlerine gidip,

Tasavvuf ilmine de kavuştu sohbet edip.

 

Resul’ün kalbindeki ilim, feyiz ve nurlar,

Kalpten kalbe akarak, ona vasıl oldular.

 

O da, Abdülhalık-ı Goncdüvani’ye aynen,

Bunları aksettirip, yükseltti onu manen.

 

Kendisi, orta boylu ve buğday benizliydi.

Kumral sakallı olup, zayıfça bir veliydi.

 

Eline her ne geçse, verirdi muhtaçlara.

Herkese şefkat edip, ağlardı ara ara.

 

Vardı ki ders verdiği yüzlerce talebesi,

Yetişip büyük âlim, evliya oldu hepsi.

 

Bir yandan, insanlara verip öğüt, nasihat,

Manevi dertlerine, sağlardı çok menfaat.

 

Bir yandan da, ilaçlar yaparak ağrılara,

Şifalar sunuyordu maddi hastalıklara.

 

Mahlukatın hepsine, şefkat gösteriyordu.

Gayr-i müslimlere de nasihat ediyordu.

 

Fakirlere, zenginden verirdi fazla kıymet.

Dünyaya, zerre kadar vermezdi ehemmiyet.

 

Evinde bir hasırı, bir ibrik, bir keçesi,

Bir de, yemek yapacak vardı bir tenceresi.

 

Yusüf-i Hemedani, Cuma günleri hariç,

Hanesinde oturur, çıkmazdı dışarı hiç.

 

Yine böyle evdeyken, bir Cuma haricinde,

Dışarı çıkmak için, istek doğdu içinde.

 

Bu arzusu, o kadar çoğaldı ki bu defa,

Merkebine binerek, yöneldi bir tarafa.

 

Gitti, lakin nereye ve niçin gidiyordu?

Bunların cevabını, kendi de bilmiyordu.

 

Hayvanın yularını, salıp kendi haline,

O nereye giderse, gidiyordu o yöne.

 

Allahü teâlâya tevekkül eyleyerek,

Bir hayli yol katetti, merkebi durana dek.

 

Hayvan, çıktı şehirden ve girdi bir vadiye.

O ise düşünürdü: (Bir hikmeti var) diye.

 

Yürüdü o vadide bir hayli uzun yollar.

Bir mescidin önüne gelince, kıldı karar.

 

Merkebinden inerek, giriverdi mescide.

Gördü, bir talebesi oturur içeride.

 

O girince, bir sevinç kapladı talebeyi.

Dedi ki: (Teşrifiniz ne kadar oldu iyi.

 

Zira bir derdim vardı, ben halledemiyordum.

Sizin teşrifinizi, dört gözle bekliyordum.

 

Az önce dua edip, sığındım Yaradan’a.

Ki, zat-ı alinizi göndersin hemen bana.)

 

Sonra da, hocasına arzedip o derdini.

Öğrendi halletmenin yol ve çarelerini.

 

Sevinip arz etti ki: (Ey kıymetli üstadım!

Siz yol göstermezseniz atamayız tek adım.)

 

Buyurdu ki: (Senin de, tammış ki sadakatin,

Muhabbet bağı ile, bizi çekip getirttin.

 

Ve lakin bundan sonra, düşerse başın dara,

Sen gel de, bizi böyle yorma ta buralara.)

Yorumlar
Kod: EB4HB