Hazret-i Ebu Cendel, gelip Resulullaha,
(Beni kurtarın!) diye başladı ağlamaya.
Lakin müşrikler ile yapılan sözleşmenin,
Maddelerinden biri, şöyleydi aynen metin:
(Bir müşrik iman edip, sığınsa müminlere,
Teslim edilecektir tekrar Mekkelilere)
Üstelik bu müslüman, oğlu idi Süheyl’in.
O da, temsilcisiydi Antlaşmada Kureyş’in.
Oğlunu, çeke çeke geriye götürürken,
Feryad ediyordu ki: (Kurtarın beni lütfen!)
Bu içli yalvarışa, üzüldüler bi hesap.
Ağlamaya başladı Resulullah ve Eshap.
Buna, müşrikler bile dayanamayıp hatta,
Dediler: (Ya Muhammed, sen üzülme bu babta.
Onu, himayemize alırız gidince biz.
İşkence çekmesine asla izin vermeyiz.)
Müşrikler, bu hususta eyleyince böyle arz,
Resulullah ve Eshap, rahatladılar biraz.
Mekke fethinden sonra, Süheyl de etti iman.
Böylece o da oldu Sahabe-i kiramdan.
Velhasıl sulhnamenin imzasını takiben,
Müşrikler ayrılarak, Mekke’ye döndü hemen.
Zahirde müminlerin aleyhindeymiş gibi,
Olan maddeler için, müşrikler sevinçliydi.
Halbuki bu antlaşma, müşriklerden ziyade,
Müminlerin lehine olmuştu fevkalade.
Bu, müslümanlar için bir zafer oluyordu.
Zira devlet olduğu kabul ediliyordu.
Bu antlaşma gereği, müşrikler ara sıra,
Gidecek olsa idi Şam’a, yahut Mısır’a,
Yolda, Medine’ye de uğrasalar eğer ki,
Sağlanmış olacaktı can ve mal emniyeti.
Böylece o müşrikler, Medine’ye gelerek,
Eshabın güzel huy ve ahlakını görerek,
Hayran olup, islamı içten seveceklerdi.
Ve müslüman olmakla şerefleneceklerdi.
Velhasıl buyurdu ki Eshaba Efendimiz:
(Şimdi hepiniz kalkıp, kurbanları kesiniz.)
Sonra, yine Resul'ün emriyle, sahabiler,
Tıraş olup, ihramdan çıktılar birer birer.
Eshap, Hudeybiye’de kalmışlardı yirmi gün.
Geri dönüş yaptılar, emri ile Resul'ün.
Yolda Resulullaha geldi Fetih suresi.
Bu müjde haberiyle sevindiler cümlesi.