tâbiînin Meşhûrlarından Velî. İsmi, Kaynaklarda Abdülcebbâr Bin Ubeyde Bin Müsliman Ve Abdürrahmân Bin Ebî Abdullah Şeklinde Geçer. Künyesi Ebû Abdürrab'dır. Doğum Târihi Bilinmemektedir. 730 (h.112) Senesinde Vefât Etti. Ebû Zür'a Dımeşkî, Ebû Misher'den Şöyle Nakletmiştir. "o Aslen Rumdur, İsmi Kostantin İdi. Müslüman Olduktan Sonra Ona Abdürrahmân İsmi Verildi."
ubeyde Bin Muhâcir, Hazret-i Muâviye'den, Fâzıle Bin Ubeyd'den, Üveysi Karnî'den, Tebî' El-humeyrî'den, Ebû'l-ahvas'dan Hadîs-i Şerîf İşitip, Rivâyet Etmiştir. Kendisinden İse; Sâbit Bin Sevbân, Abdurrahmân İbniyezîd, Abdullah Bin Büceyr, Muhammed Bin Ömer Et-tâî Ve Saîd İbni Abdülazîz Gibi Âlimler Hadîs-i Şerîf Rivâyet Etmiştir. Ubeyde Bin Muhâcir'in Rivâyet Ettiği Hadîs-i Şerîfler, Hadîs Kitablarından sünen-i İbni Mâce'de Yer Almıştır.
ibn-i Câbir, Bir Arkadaşının Şöyle Anlattığını Nakletmiştir: "bir Elbiseciden Elbise Satın Almak İstedim. Yedi Dank (o Zamanki Para Birimi) İstedi, Ben De "altı Dank Olsun" Dedim. Pazarlık Uzayınca, Elbiseci Bana; "sen Nerelisin?" Dedi. Ben De; "dımaşk (şam)tanım." Dedim. "sen Hiç Dımaşklılar Gibi Değilsin. Dün Buraya Dımaşklı Bir Zât Geldi. İsmi Ubeyde Bin Muhâcir'dir. Benden Herbiri Yedi Danka Yedi Yüz Elbise Satın Aldı. Sonra "onları Yükle" Dedi. İşçilerimi Gönderip Yüklettim. Benden Aldığı Bu Elbiseleri Tamamen Fakirlere Dağıttı, Hattâ Evine Bir Elbise Bile Götürmedi" Dedi.
ubeyde Bin Muhâcir Hazretleri Çok Zengindi. Bütün Malını Mülkünü Satıp Sadaka Olarak Dağıttı. Kendine Sâdece Oturacak Bir Ev Kalmıştı. Şöyle Derdi: "ey Dımaşklılar, Şu Nehir Altın Ve Gümüş Dolu Olarak Aksa, Herkes Ondan Kapışsa, Ben Dönüp Bakmam." Vefât Ettiğinde Sadece Tekfin Ve Techizine Yetecek Kadar Parası Kalmıştı.
abdullah Bin Yûsuf'dan Şöyle Nakledilmiştir: "ebû Abdürrab Ubeyde Bin Muhâcir, Köleleri Satın Alır, Sonra Serbest Bırakırdı. Bir Gün Rum Asıllı İhtiyar Bir Köle Kadını Satın Aldı, Serbest Bıraktı. İhtiyar Kadın, Nereye Gideceğim, Nerede Barınayım Bilmiyorum Dedi. Bunun Üzerine O İhtiyar Kadını Kendi Evinde Kalması İçin Evine Gönderdi. Akşam Evine Gidince, O İhtiyar Kadınla Birlikte Akşam Yemeğini Yediler. Sonra Da Kim Olduğunu, Nereden Getirildiğini Sormaya Başladı. Kadın Rumca Konuşuyordu. Sonunda O Kadın Annesi Çıktı. Buna Çok Sevinip Oralara Çeşitli Vesilelerle Getirilen Ve Kendisine Kavuşan Annesine Müslüman Olmasını Söyledi. Fakat Kadın İlk Anda Kabûl Etmedi. Ona Çok İyilik Ve İhsânlarda Bulundu. Nihâyet Bir Cumâ Günü İkindi Namazından Sonra, Annesinin Müslüman Olduğunu Müjdelediler. Buna O Kadar Sevindi Ki, Şükür Secdesine Kapanıp, Güneş Batıncaya Kadar Secdede Kaldı.
1) Hilyet-ül-evliyâ; C.5, S.160
2) Tehzîb-üt-tehzîb; C.12, S.152