Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Yûsuf Bin Esbât
  30 Mart 2018 Cuma , 23:28
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Türkiye evliyaları, Hatay evliyaları, Yûsuf Bin Esbât

velîlerden, Hadîs, Fıkıh Ve Kırâat Âlimi. Tebe-i Tâbiînin Büyüklerindendir. Nesebi, Yûsuf Bin Esbât Bin Vâsıl Eş-şeybânî, El-kûfî'dir. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Haleb İle Antakya Arasında Bir Köyde Doğdu. Antakya’da Yaşadı. 810 (h.195) De Vefât Etti. 811’de Vefât Ettiği De Rivâyet Edilmiştir.

âmir Bin Şüreyh, Süfyân-ı Sevrî, Yâsîn Ez-zeyyât Gibi Zâtlardan Hadîs-i Şerîf Rivâyet Etti. Kendisinden; Ebü’l-ahvas, Mahmûd Bin Mûsâ, Müseyyib Bin Vâhid Ve Abdullah Bin Habîb El-antakî Gibi Âlimler Rivâyette Bulundular. Hadîs-i Şerîf İlminde Sika, Güvenilir Bir Zât Olup, Zamânının En Üstünlerindendir.

haram Ve Şüphelilerden Çok Sakınır, Çok İbâdet Ederdi. Kendi Hâlinde Yaşar, Hâlini Belli Etmezdi. Kalbinde Dünyâ Sevgisine Yer Yoktu. Nefsinin İsteklerine Hiç Uymaz, Her An Allahü Teâlâyı Hatırlardı. Helâlden Lokma Bulabilirse Yer, Bulamazsa Sabrederdi. “allahü Teâlânın Rızâsının Onda Dokuzu Helâl Rızıktadır.” Buyururdu. Dokumacılık Yaparak Nafakasını Temin Etmeye Çalışırdı. Dünyâ Malına Ve Lezzetlerine Hiç İltifat Etmezdi. Kırk Sene Müddetle İki Gömlekle İdâre Etti. Birini Yıkar, Diğerini Giyerdi. Âhiretteki Sonsuz Nîmetleri Terk Edip De, Dünyânın Geçici, Yalancı Ve Aldatıcı Zevklerini Tercih Edenlerin Zavallılıklarını, Gafletlerini Ve Yakalandıkları Bu Hastalığın Tehlikesini Bildirmek İçin, Hazret-i Ali’nin; “dünyâ Çöplük Gibidir. Kim Ona Tâlib Olursa Sıkıntılarına Katlanmaya Hazır Olsun.” Sözünü Sık Sık Tekrâr Ederdi. Hastalandığında Kendisinin Haberi Olmadan, Sultanın Doktorlarından Birini Çağırdılar. Doktor Muâyene Edip Gideceği Zaman, Yûsuf Bin Esbât Oradakilere Sordu: “doktor Muâyene Ettiği Hastalardan, Âdet Olarak Ne Alır?” Onlar Da; “altın Alır.” Dediler. Bir Kese Çıkardı Ve; “bunu Ona Veriniz.” Diyerek Yanındakilere Uzattı. Baktılar, Kesenin İçinde On Beş Altın Var. “bu Çok Fazladır.” Dediler. Bunun Üzerine, “olsun, Ona Verin. Böyle Yapmaktaki Maksadım, Fakirlerin, Sultandan Daha Mürüvvetli Olduğunu Bildirmektir” Buyurdu.

huzeyfet-ül-mer’aşî’ye Yazdığı Bir Mektûbunda Şöyle Nasîhat Etti: “allah’tan Korkup Takvâ Üzere Ol. Haramlardan Sakın. Öğrendiğin İlimle Amel Et. Kendi Hâlinle Meşgûl Olup, Her An Allahü Teâlâyı Hatırla, Ama Bu Hâlini Allahü Teâlâdan Başka Kimse Bilmesin. Her Canlının Mutlaka Tadacağı Ve Kimsenin Çâre Bulamadığı Ölüme Şimdiden Hazırlıklı Ol. Çünkü Ölüm Geldikten Sonra Artık Âh Etmekten, Pişman Olmakdan Başka Bir Şey Yoktur. Vesselâm.”

yûsuf Bin Esbât Hazretlerine Sordular: “zühdün Gâyesi Nedir?” O Da; “sana İhsân Olunan Nîmete Şımarmamak, Nasîb Olmayan Şeye De (niye Nasîb Olmadı) Diye Üzülmemektir.” Buyurdu. “tevâzuun Gâyesi Nedir?” Diye Sordular. “evinden Çıktığın Zaman Karşılaştığın Herkesi Kendinden Üstün Bilmendir” Buyurdu.

bir Gün Etrafındaki Gençlere; “ey Gençler! Fırsatı Ganimet Biliniz. Sizlere Hastalık Ve İhtiyarlık Gelmeden Önce Sıhhatinizin Kıymetini Biliniz. Allahü Teâlânın İhsânı Olan Bu Zamanı, Allahü Teâlâya İbâdette Kullanın. Ben Şimdi Yaşlandım. Sıhhatim Gitti. Onun İçin Namazımın Rükû Ve Secdelerini Âdâbına Uygun Yapamıyorum. Çünkü Bunları Tam Yapabilmek İçin Uygun Olan Gençlik Ve Sıhhat, Artık Benden Uzaklaştı. Namazının Rükû Ve Secdelerini Tam Yapıp Bütün Edeblerine Riâyet Eden Kimselere İmreniyor, Onlar Gibi Olmak İstiyorum.”

“ben Kur’ân-ı Kerîmin Hükümlerine Uygun Amel Edemediğim İçin Çok Korkuyorum. Hattâ Kur’ân-ı Kerîm Okurken Azâb Âyetlerine Gelince Korkum O Kadar Artıyor Ki, Devam Edecek Hâlim Kalmıyor. Bu Sebeple Her Gün Yetmiş Kerre Tövbe, İstigfâr Ediyorum” Buyurdu.

kendisine Sordular Ki: “hemen Ölmeyi Arzu Eder Misin?” Cevâbında; “hayır Daha Yaşamak İsterim. Belki Bir Gün Günahlarıma Çok Pişman Olmak Ve Sâlih Ameller İşleyip İyiler Arasına Katılmak Nasîb Olur” Buyurdu.

buyurdu Ki: “insanların Medhetmelerine, Çok Övmelerine Kavuşmak Arzusundan Çok Sakının. Zîrâ Çok Tehlikelidir. O, Tam Uçurumun Kenarıdır. O, Ateşle Oynamaktır. Allah Korusun Bir An Gaflet, İnsanı Ebedî Saâdetinden Mahrûm Eder.”

“az Bir Şekilde Şüpheli Şeylerden Sakınmak, Çok Amel Etmekten; Az Bir Tevazû Sâhibi Olmak, Nefsin İstemediği Bir Çok İbâdeti Yapmakdan Daha Sevâbdır.”

“zühdün Esası, Sıkıntılara Katlanıp, Şehvetleri Terk Etmek Ve Yenilen Lokmanın Helâlden Olmasına Dikkat Etmektir.”

“güzel Ahlâkın Alâmetleri; Arkadaşının Söylediğine İtiraz Etmeyip, Kabûl Etmek. Kendine Ve Herkese Ve Hattâ Her Mahlûka Karşı Merhametli Ve İnsaflı Olmak. Kimsenin Aybını Araştırmamak. Başkasında Bir Kusur Görünce, Dalgınlıkla Olmuştur İstemiyerek Yapmıştır Diyerek İyiye Yormak. Kendisinden Özür Dileyenlerin Özürlerini Kabûl Etmek. Başkalarından Gelen Sıkıntı Ve Eziyetlere Sabır Ve Tahammül Etmek. Başkalarının Kusurlarını Araştırmak Yerine, Kendi Kusur Ve Kabahatlerini Düşünüp Araştırmak, Düzeltmeye Çalışmak. Büyük-küçük Herkese Karşı Edebli, Tatlı Dilli, Güler Yüzlü Olmaktır.”

“tövbenin Doğru Ve Makbûl Olmasının Alâmetleri: Tekrar O Günahı İşlemeye Sebeb Olabilecek Kimselerden Uzak Durmak. Lüzumsuz Lâfları Terk Etmek. Allahü Teâlâyı İnkâr Edenlerle Görüşmemek. Hayr Ve Sevap Yapmak. İşlemiş Olduğu Günahtan Dolayı Çok Pişmân Olup Yaptığı Tövbeyi Bozmamak. İşlediği Günahta Kul Hakkı Varsa, Hak Sâhibine İâde Etmek. Allahü Teâlâ İçin Olmayan Her Şeyi Kalbinden Çıkarmaktır.”

“sabırlı Olmak İsteyen Kimse; Öfkesini Yenmeli, Kalbinde Allahü Teâlâdan Başka Bir Şeye Yakınlığın Olmaması İçin Çalışmalı. Bir Musîbet Veya Sıkıntı Geldiği Zaman, İnleyip Sızlamamalı. İbâdetleri “güzel Yapabiliyorum” Düşüncesinden Uzak Olup, Amellerini Kusurlu Bilmeye Devâm Etmeli, Farzları Ve Vâcibleri Yapmakta Tembellik Yapmayıp, En Güzel Şekilde Yapmaya Çalışmalı, Yapılan Bütün İşlerin Dîne Uygun Olmasına Gayret Etmeli Ve Önceden Yapılan Hatâ Ve Zararları Telâfi Etmek İçin Uğraşmalıdır.”

“hayâ Sâhibi Olmanın Alâmetlerinden Bâzıları Şunlardır: Gönlü Kırık Ve Mahzûn Olarak Allahü Teâlâya Kavuşacak, O’na Hesab Verecek Olmanın Büyüklüğünü Düşünmelidir. Hiçbir Zaman Düşünmeden Konuşmamalı, Sonunda Mahcûb Olacağı İşleri Yapmaktan Çok Sakınmalıdır. Bütün Âzâlarını, İslâmiyyete Uygun Olmayan Her Hâlden Uzak Tutmalıdır. Dünyâ Gösterişini Terk Etmeli, Bunların Yaldızlı, Yalancı Ve Geçici Zevkleri, Allahü Teâlânın Rızâsını Unutup, Sonsuz Saâdetden Mahrum Kalmağa Sebeb Olmamalıdır. Mezarlığı Ve Ölümü Çok Hatırlamalı, Ölümün Bir Gün Mutlakâ Kendisine De Geleceğini Hiç Unutmamalıdır. Her An Ölüme Hazır Olmalıdır.”

“allahü Teâlânın Dostlarına Şu Üç Şey Verilmiştir. Bunlar Halâvet (yumuşaklık Ve Tatlılık), Mehâbet (büyüklük, Heybet) Ve Muhabbet (sevgi, İyilik, Güzellik)tir.”

“alçak Gönüllü Olmanın Alâmetleri Şunlardır: Söyleyen Kim Olursa Olsun, Hak Sözü Kabûl Etmek. Fakir, Garib Kimselere De Yumuşaklıkla Muâmele Etmek. Rütbe İtibâriyle Küçük Olanlara Şefkatli Olmak. Kendisine Karşı Yapılan Hatâ Ve Kusurlara Tahammül Edip, Öfkelenince Sabretmek, Her An Allahü Teâlâyı Hatırlamak. Zenginlere Karşı Vekarlı Olmak. Cenâb-ı Hak’tan Gelen Her Şeye Rızâ Göstermektir.”

“sâdık Olmanın Alâmetleri: Sözü İle Kalbinden Geçenlerin Aynı Olması. Söz Verdiği Gibi Hareket Etmesi, İşlerini Allahü Teâlânın Rızâsı İçin Yapması. Dünyâya Düşkün Olmayıp, Makam, Mevki Peşinde Koşmaması. Nefsin İsteklerini Yapmaması, Mühim İşleri Hemen Yapıp, Mühim Olmayanları Sonraya Bırakması. Âhireti, Dünyâya Tercih Etmesidir.”

“öyle Bir Tevekkül Sâhibi Olmalıdır Ki, Allahü Teâlânın, Kendisi İçin Ezelde Takdir Ettiği Şeyden Başka, Başına Hiçbir Şeyin Gelmeyeceğine Gözüyle Görür Gibi İnanmalıdır.”

“allahü Teâlâya Olan Muhabbetin Alâmetleri: Dünyâda Huzurlu Olduğu Halde, Âhireti Arzu Etmek. Sıhhatli Olduğu Halde Ölümü İstemek. Allahü Teâlâyı Çok Anmak, Bununla Rahatlamak Ve Bundan Zevk Almak. Cenâb-ı Hak’tan Gelen Dertleri Ve Belâları Nîmet Bilip, Bunlara Sabretmek, Sevinmektir.”

 

kerâmet Ve Menkîbeleri

ona Ağlıyorum

yûsuf Bin Esbât Hazretleri Buyurdu Ki: “ben Allahü Teâlâdan Şu Üç Meziyete Sâhib Olmayı İstiyorum: 1) Vefât Ederken Hiç Param Olmasın, 2) Vefât Ederken Hiç Borcum Olmasın Ve 3) Vefât Ederken Kemiklerimde Et Kalmasın.” Ölüm Hâlinde İken, Kendisini Ziyârete Gelen Hazret-i Huzeyfe-i Mer’aşî, Onu Çok Fazla ızdırap İçinde Göz Yaşı Döküp İnliyor Gördü. “allahü Teâlâya Kavuşacaksın. Şimdi Ağlayıp İnlemek Zamânı Mıdır? Niçin Kendini Üzüyorsun?” Dedi. Bunu Duyunca; “ne Yapayım. Vallahi Ben Bu Zamana Kadar Yaptığım İbâdetleri, Tam Bir İhlâsla Yapabildiğimi Zannetmiyor, İbâdetlerimin Kabûl Olup Olmadığını Da Bilemiyorum. Acaba Hâlim Ne Olur? Ona Ağlıyorum.” Buyurdu. Hazret-i Huzeyfe, Yûsuf Bin Esbât Hazretlerinin Bu Sözlerini İşitince; “şu Sâlih Zâta Bakın Ki Amelindeki İhlâsından Korkuyor. O Böyle Söylerse Bizim Hâlimiz Nasıl Olur?” Diyerek İstigfâr Etti.vefâtı Arzu Ettiği Gibi Oldu. Zayıfladığından Derisi Kemiğine Yapışmış Gibiydi.

 

beyitler

ölüme Hazırlanın!

yûsuf Bin Esbât Var Ki, Allah Adamlarından,

çok Fazla Korkuyordu, Âhiret Azâbından.

 

haramlardan Kaçmaya, Ederdi Fazla Gayret,

gece Gündüz Rabbine, Yapardı Çok İbâdet.

 

nefsî Arzularını, Getirmezdi Yerine,

hiç İltifat Etmezdi, Dünyâ Lezzetlerine.

 

yalnız İki Gömlekle, Geçirmişti Ömrünü,

birini Yıkasaydı, Giyerdi Öbürünü.

 

derdi Ki: "âhiretin, Sonsuz Olan Nîmeti,

yanında, Bu Dünyânın Hiç Olur Mu Kıymeti?

 

dünyâ Çöplük Gibidir, Değmez Talep Etmeye,

isteyen, Derdini De, Hazırlansın Çekmeye."

 

birine Nasîhatte, Buyurdu: "kork Allah'tan,

her Günahı Ateş Bil, Hiç Ayrılma Takvâdan.

 

herkesin Tadacağı, Çâre Bulamadığı,

ölüm İçin Şimdiden, İyi Yap Hazırlığı

 

aksi Halde Üzülür, Eyvâh Edersin, Fakat,

o Gün Sana Kimseden, Erişmez Bir Menfaat."

 

bir Gün De Nasîhatte, Buyurdu Ki: "ey Gençler,

fırsatı Nîmet Bilin, Bu Ömür Çabuk Geçer.

 

bir Hastalık Gelmeden, Nîmet Bilin Sıhhati,

çok Yapın Bu Gençlikte, İbâdet Ve Tâati.

 

istifâde Edin Ki, Bugün Gençliğinizden,

zîrâ Yarın O Dahi, Gidecek Elinizden."

 

derdi Ki:"iyi İnsan, Güler Yüzlü Olur Hep,

süslemiştir O Kulu, Tevâzu Ve Edep.

 

o, Arkadaşlarına, Aslâ Etmez Îtirâz,

ve Katiyyen Kimsenin, Aybını Araştırmaz.

 

bir Kusur Görse Bile, Derhal Kapar Gözünü,

özür Dileyenlerin, Kabul Eder Özrünü.

 

kendi Kusurlarını, Düşünür İnce İnce,

bunların Affı İçin, Tövbe Eder Gün Gece.

 

öyle Kaplamıştır Ki, Bu Günah Derdi Onu,

düşünemez Gayrinin, Ayıp Ve Kusurunu.

 

o, Devamlı Bakarak, Hatâ Ve Kusuruna,

der Ki: "nasıl Çıkarım, Ben Hakk'ın Huzûruna?"

 

"allah Korkusu İle, Ağlar İnler Ve Titrer,

âhiret Hesabını, O Kendine Dert Eder.

 

konuşmaktan Ziyâde, Susar O, Daha Fazla,

sonu Pişmanlık Olan, İşleri Yapmaz Aslâ

 

o, Her Bir Âzâsını, Korur Günah Yapmaktan,

zîrâ Çok Korkmaktadır, Cehennem'de Yanmaktan.

 

rabbinin Rızâsına, Uygun Yapar Her İşi,

çekinir Fiyakadan, Terk Eder Gösterişi.

 

aldanmaz Bu Dünyânın, Geçici Zevklerine,

zîrâ Müştak Olmuştur, Cennet Nîmetlerine.

 

ölümü Hatırından, Çıkarmaz Hiçbir Zaman,

ebedî Yolculuğa, Hazırlanır Durmadan.

 

o, Dünyâda Yolcu Ve Garip Kimse Gibidir,

bilir Ki Dünyâ Fâni, Âhiret Ebedîdir.

 

derdi Ki: "ne Kadar Çok, Muhtaç İsen Rabbine,

o Kadar İbâdet Ve Kulluk Yap Kendisine.

 

kudreti De Ne Kadar, Çok İse Seninkinden,

sen Dahi O Kadar Çok, Kork Titre Kendisinden.

 

ve Rabbin Ne Kadar Çok, Yakınsa Sana Şâyet,

sen Dahi O Nisbette, Kendisinden Hayâ Et."

 

kaynaklar

1) Tezkiret-ül-evliyâ; S.224

2) Hilyet-ül-evliyâ; C.8, S.237

3) Tabakât-ül-kübrâ; C.1, S.68

4) Tehzîb-üt-tehzîb; C.11, S.407

5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.3, S.43

Yorumlar
Kod: KHANH