Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi
Zeyneddîn-i Hâfî
  30 Mart 2018 Cuma , 23:33
Evliyalar, Alfabetik Evliyalar Listesi; Afganistan evliyaları, Herat evliyaları, Zeyneddîn-i Hâfî

büyük Velîlerden. İsmi Muhammed Bin Muhammed, Künyesi Ebû Bekr, Lakabı Zeyneddîn’dir. Zeyneddîn-i Hâfî Diye Meşhûr Oldu. 1356 (h.757) Târihinde Horasan’da Hâf Beldesinde Doğdu. 1435 (h.838) Târihinde Herât’ta Vefât Etti.

zeyneddîn-i Hâfî Hazretleri Tasavvufta Halvetiyye Yolunun Kollarından Zeyniyye Yolunun Kurucusudur.

zeyneddîn-i Hâfî Hazretleri, Küçük Yaşta İlim Tahsîline Başladı. Bu Maksatla Çok Seyahat Yaptı. Memleketi Olan Horasan’dan Başka Mâverâünnehr, ırak, Âzerbaycan, Şam, Mısır, Hicaz Ve Başka Yerlere Gitti. Oralarda Bulunan Büyük Âlimlerin Sohbetlerinde Bulundu. Celâlüddîn Ebû Tahir Ahmed El-hocendî El-medenî, Zeynüddîn-i ırâkî, Ebü’l-berekât Ahmed Kazvînî, İbn-ül-cezerî, Seyyid Şerîf Cürcânî Ve Daha Birçok Âlimden İlim Öğrenip İcâzet, Diploma Aldı. Kâhire’ye Gelip, Zeyneddîn Abdurrahmân Eş-şebrîsî İle Buluşup Sohbet Etti. Tasavvuf Yolunda, Nûreddîn Abdurrahmân Mısrî’den Feyz Aldı. Onun Halîfesi Oldu. Bizzat Kendisi İcâzet Yazıp, Bu Kıymetli Talebesini Mezûn Eden Abdurrahmân Mısrî Hazretleri, Ona Çok İltifâtlarda Bulundu. Onu Takvâ Sâhiplerine İmâm Yapması İçin Allahü Teâlâya Duâ Ederek, Memleketi Olan Horasan’a Gönderdi.

zeyneddîn-i Hâfî Hazretleri Anlatır: “hocamın Verdiği İcâzeti Alıp Memleketime Dönerken, İcâzetnâmeyi Bağdat’ta Unuttum. Bağdat’ta Unuttuğumu Da Horasan’a Vardıktan Sonra Farkettim. Aradan Uzun Zaman Geçtikten Sonra, Hocamın Memleketi Olan Mısır’a Gittim. Oraya Vardığımda, Hocamın Çoktan Vefât Etmiş Olduğunu Öğrendim. Büyük Bir Hüzün İle Hocamın Halvethânesine, Husûsî Odasına Girdim. Baktım, Benim İcâzetim Oradaydı. Hayret Edip Aldım. Okudum. Yazılar Aynı İdi. Bir-iki Harften Başka Bir Değişiklik Yoktu. O Zaman Halvethâne Bakımsızdı. Kapısı Bile Açık Duruyordu. Bu İcâzetnâme Bana Verdiği İcâzetnâmenin Müsveddesi Miydi? Yoksa Benim İcâzetnâmemi Kaybedeceğimi Ve Uzun Zaman Sonra Tekrar Oraya Geleceğimi Keşf Yoluyla Bilip, Yeni Bir İcâzetnâme Yazarak Oraya Mı Koymuştu? Bunu Bir Türlü Anlayamadım. Fakat, Bu İcâzetnâmenin, Uzun Zaman Bakımsız Kalmış Bir Yerde Sağlam Olarak Bulunması Ve Benim İcâzetnâmeye Kavuşmam, Hep Hocamın Kerâmetiydi.”

zâhirî Ve Bâtınî İlimlerde Çok Yüksek, Âlim, Ârif Ve Âbid Bir Zât Olan Zeyneddîn-i Hâfî, Zühd Ve Verâ Sâhibi, Haram Ve Şüphelilerden Çok Sakınan, Olgun Ve Kâmil Bir Velî İdi. İlimde Deryâ Misâliydi. Sohbetleri Hasta Rûhların Şifâsıydı. İlim Tâliblerinin Sığınağıydı. Her Hâli Sünnet-i Seniyyeye Tam Uygundu. Dîn-i İslâmın Yayılması İçin, Herkesin Bu Kıymetli Bilgileri Öğrenmesi Ve Bunlarla Amel Ederek Dünyâ Ve Âhiret Saâdetine Kavuşmaları İçin Çok Gayret Ederdi. Bid'at, Dalâlet Ve Sapıklıkların Karşısında Tam Bir Kale Gibi Dururdu. İlm-i Yakîn İle İnsanları Allahü Teâlânın Yoluna Çağırırdı. Bu Hizmetleri Yaparken, Niyeti Düzgün, Kalbi Hâlis, Maksadı İhlâslı Olduğundan; Sözleri, Sohbetleri İnsanlara Çok Tesirli Olur, Herkes Ondan İstifâde Ederdi. Baştan Sona Kadar, Hidâyet Ve İstikâmet Üzere Ve Sünnet-i Seniyyeye Tam Bağlıydı. Evliyâdan Birçokları Ondan Hep Medh İle Bahsedip, Onu Övmüşlerdir. Bu Yolda Kerâmetlerin En Yükseği Olarak Bilinen Sünnet-i Seniyyeye Tam Bağlı Olmakta Eşi Yoktu. İnsanlara Çok Faydalı Oldu. Birçok Kimsenin Hidâyete Kavuşmasına, Ehl-i Sünnet Âlimlerinin Gösterdikleri Doğru Yola Girmesine Vesîle Oldu. Evliyânın Büyüklerinden Olan Hâce Muhammed Pârisâ Hazretleri, Zeyneddîn-i Hâfî’den Medh Ve Senâ İle Bahseder, Onun İçin; “efendimiz, Büyüğümüz.” Derdi.

zeyneddîn-i Hâfî Hazretleri Şöyle Anlatır: “dervişâbâd Şehrinde Bulunuyordum. Rüyâmda Resûlullah Efendimizi Gördüm. Bana Füsûs-ül-hikem Kitabını Okumamı İşâret Buyurdu. Bundan Sonra Füsûs Kitabındaki Birçok Meseleyi Sordum, Lutfedip Îzâh Buyurdular.”

hayâtının Sonlarına Doğru, Zeyneddîn-i Hâfî Hazretlerinde Çok Cezbe, Kendinden Geçme Hâlleri Görüldü. Bir Defâsında, Üç Gün Üç Gece Kendinden Geçmiş Hâlde Kaldı. Bundan Sonra Sessizliği, Susmayı Tercih Etti. Çok Az Konuştu.

bir Gün Talebelerinin Yükseklerinden Olan Ahmed Semerkandi’ye; “birbiri Ardınca Gelip Hiç Kesilmeyen Ve Açıkça Görülen Cezbelerin Bulunduğunu Hiçbir Kitapta Gördün Mü Veya Hiçbir Kimsede Rastladın Mı?” Diye Sordu. Bu Söz, Zeyneddîn-i Hâfî’nin Durumunu Anlatıyordu. Derviş Ahmed Çok Kitap Okumuş Ve Dervişlerden Çok Zâtın Sohbetlerinde Bulunmuştu. Öyle Ki, Sohbetlerde Büyüklerin Sözlerini Îzâh Ederdi. Buna Rağmen Hocasının Bu Suâlini; “hayır, Görmedim Efendim.” Diye Cevaplandırdı.

zeyneddîn-i Hâfî Hazretleri, Güzel Hâlleri Olan Fazîletler Sâhibi, Çok Yüksek Bir Zât İdi. Çok Talebe Yetiştirdi. Abdüllatîf Kudsî Bursevî, Onun Yetiştirdiği Talebelerinden Ve Halîfelerindendir.

 

kaynaklar

1) Ed-dav-ül-lâmi’; C.9, S.260

2) El-a’lâm; C.7, S.46

3) Kâmûs-ul-a’lâm; C.4, S.2444

4) Nefehât-ül-üns Tercümesi (osmanlıca); S.547

5) Şakâyık-ı Nu’mâniyye (arabî); S.76

6) Şakâyık-ı Nu’mâniyye Tercümesi (mecdî Efendi); S.91

7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye (49. Baskı); S.1168

8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; C.13, S.173

9) Vesâyâ, Süleymâniye Kütüphânesi Lâleli Kısmı No: 1515

Yorumlar
Kod: TPHWO