M Harfi ile Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
M Harfi ile Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler ma - ve maaile - ailevi maalmemnuniye - memnuniyetle maarif - öğrenim maaş - aylık maatteessüf - maalesef mabat - kıç mabet - tapınak mabeyin - ara mabude - sevgili, tanrıça
macera - serüven macera – serüven maceracı - maceraperest maceralı - karmaşık macerasız - basit, sıradan macun - mala madara - kötü madde - husus, öz, şey maddesel - maddi madem - mademki
mademki - madem maden - esrar, metal, mineral, mızrap, uyuşturucu maden suyu - mineral suyu mader - ana, anne madik - dolap, hile madun - alt mafevk - üst, yukarı mafsal - boğum, eklem, oynak mafsal – eklem mağara - in
mağaza - dükkân, salon mağduriyet - adaletsizlik, haksızlık mağdurluk - mağduriyet mağfiret - bağışlama mağlubiyet - yenilgi mağlup - yenik mağlup – yenik mağlup etmek - bozmak, sındırmak, yenmek mağrip - batı mağşuş - karışık
mahal - mevki, mevzi, yer, yöre mahalle muhtarı - muhtar mahalli - yerel mahalli – yerel maharetli - becerikli, usta mahariç - gider mahbes - cezaevi mahcup - utangaç mahcup – utangaç mahcup olmak - ekşimek, morarmak, şişmek, utanmak
mahcur - kısıtlı mahdudiyetli - münhasır mahdum - oğul mahdut - az, basit, dar, kısıtlı mahdutlaştırma - tahdit mahdutlaştırmak - kısıtlamak, sınırlamak mahfaza - mücre, sandıkça mahfazalı - mahfuz mahfi - gizli, saklanmış mahfilik - mahremiyet
mahfuz - korunmuş, saklanmış, saklı mahir - becerikli, sanatkâr, usta, uzman, yırtıcı mahirane - becerikli mahiye - aylık mahiyet - asıl, esas, nitelik, öz, vasıf mahkeme kapısı - mahkeme mahkeme kararı - hüküm mahkûm - hükümlü, mecbur mahlas - tahallüs mahluk - yaratık
mahluk – yaratık mahlul - harç mahlut - karışım, katışık mahmul - dolu, yüklem mahmur - uykulu mahmurlaşmak - süzülmek mahpus - hapis, hapishane mahpushane - cezaevi mahpushane – cezaevi mahrek - yörünge
mahrem - gizli, sırdaş mahremiyet - gizlilik, mahfilik mahrukat - yakıt mahrum - yoksun mahrut - koni mahsul - mamul, ürün, verim, yapıt mahsul – ürün mahsuldar - verimli mahsuldarlık - randıman, verim mahsullü - velut
mahsus - aşikâr, belli, has, kasten, münhasır, özel, özellikle, özgü, şakadan mahsusen - özellikle mahsusi - münhasır mahsustan - özellikle mahşer - kargaşa mahşer günü - kıyamet mahveden - tüketici mahvetme - kahır mahvetmek - batırmak, heba etmek, kavurmak, yakmak, yemek, yok etmek mahviyet - alçak gönüllülük
mahvolma - yıkıntı mahvolmak - yıkılmak, yok olmak mahzun - üzgün mahzur - engel, sakınca mai - mavi mail - eğri maişet - geçim majör - büyük, önemli makale - yazı makam - huzur, kat, koltuk, mesnet, mevki, post, sandalye, terane, yer
makara - tel makas - dirsek, kaycı makaslamak - kayırtmak, kesmek makaslanmak - kesilmek makat - kıç makber - kabir, mezar makbere - sanduka makbul - geçerli makbuz - fiş, kabız makine - araba, kılga, otomobil
makro - büyük, geniş maksadıyla - için maksat - amaç, erek, garaz, gaye, hedef, kasıt, meram, niyet, tasavvur, yol maksi - uzun maksimal - azami, maksimum maksimum - azami makta - kesit maktu - kesik, kesin makul - akıllı, elverişli, mantıklı, uygun makule - çeşit, takım
makûs - kötü mal - esrar, orospu, varlık mal olmak - çıkmak, gelmek, oturmak, patlamak mala - macun malaklamak - manda malarya - sıtma malayani - saçma maldar - celep malihülya - kara sevda, kuruntu malik - sahip
maliyetli - değerli maliyetsiz - değersiz maltalık - avlu malul - şikest malum - belli malumat - bilgi, veri malumatsız - bilgisiz malzeme - materyal mama - abla mamacı - ebe
mamul - mahsul, mamulat mamulat - mamul mamur - bayındır mamure - bayındırlık mana - anlam mana – anlam manalı - manidar manasız - anlamsız, boş, yararsız, yersiz manav - göğerti satan, sebzevatçı manca - yiyecek
manda - camış mandal - sıkaç mandepsi - oyun, tuzak maneviyat - moral mangır - para mangiz - para mani - engel mâni - engel mani – engel mâni olmak - alıkoymak, engellemek, önlemek
mânia - engel manidar - manalı manifesto - bildiri manita - sevgili manivela - kaldıraç mankafa - aptal mantar - yalan mantar hastalığı - mantar mantarcı - düzenbaz mantıki - mantıklı
mantıklı - makul, mantıki mantıksal - mantıklı mantinota - metres manyak - düşkün, müptela manzara - durum, görüntü, görünüm, görünüş manzara – görünüm manzum - muntazam manzume - şiir mapus - cezaevi, hapishane, mahpus mapushane - cezaevi
maraba - çiftçi maral - ren geyiği marangoz - dülger maraza - çekişme, kavga marazlanmak - hasta olmak, hastalanmak marazlı - hasta marifet - bilgi, bilim, hüner marifetli - usta marj - pay marjinal - aykırı
markaj - tutma martaval - palavra, yalan martı - gagayı martir - şehit maruf - belli, meşhur marul - kâhı maruza - tebliğ maruzat - arz masal - nağıl masif - som
maskara - hoş, rimel, sevimli, soytarı maskaralık - rezalet maskaraya koymak - eğlenmek maske - peçe maskelenmek - gizlemek maslahat - istişare, iş, mesele maslahatçı - danışman masnu - düzmece, sahte, uydurma, yapma masraf - gider, harç, sarfiyat masum - saf, temiz
masumca - temiz masun - korunmuş, saklanmış maşa - alet maşer - toplum maşeri - toplumsal maşerî - toplumsal maşrık - doğu mat - donuk mat etmek - bozmak mat kalmak - şaşalamak
matbaa - basımevi matbaa – basımevi matbuat - basın matem - yas matem – yas matematik - cebir materyal - malzeme materyalist - maddeci matine - gündüz seansı matkap - burgu
matlaşmak - solgunlaşmak matlup - alacak matrak - değnek, gülünç, hoş mavera - öte mavra - palavra mavracı - geveze maya - cevher, damızlık, hamur, tıynet, yatırım maya koymak - yatırım yapmak mayalanmak - ekşimek mayi - sıvı
maymun - taklitçi mayo - çimme tumanı mazarrat - zarar mazbata - tutanak mazbut - ahlaklı, düzgün mazeret - bahane, özür mazeret kâğıdı - tezkere mazeretli - mazur mazhakeli - mizahi mazhar olmak - arzuya yetişmek, ulaşmak
mazi - geçmiş, geri, öten, ötmüş mazlum - çilekeş mazmun - anlam, içerik, kavram, muhteva mazmunsuz - kof maznun - sanık mazot - süt mazruf - içerik meal - anlam, kavram, mefhum, netice, sonuç mebde - baş, başlangıç, ilke, kaynak, kök mebus - milletvekili
mebus – milletvekili mebzul - bol, çok mebzuliyet - bolluk, çokluk mecal - derman, dinçlik, güç, kuvvet, takat mecbur - bağlı, düşkün, mahkûm, zorunlu mecbur – zorunlu mecbur etmek - zorlamak mecburi - zorunlu mecburiyet - zor meccanen - bedava
meccani - bedava, parasız mecelle - kitap meclis - divan, iclas, toplantı, yığıncak mecmu - bütün, hep, toplam mecmua - dergi mecmua – dergi mecnun - çılgın, deli mecnun olmak - çıldırmak, delirmek mecra - yatak mecruh - yaralı
meczup - deli, sapık medahil - gelir medar - dayanak, yardımcı medarımaişet - iş medcezir - gelgit medeni - kültürel, uygar medenî - uygar medeni – uygar medenilik - uygarlık medeniyet - kültür, uygarlık
medeniyet – uygarlık medet - yardım medih - övgü medlul - anlam medyun - borçlu mefhum - kavram mefkûre - ideal, ülkü mefret - büyük, iri, kocaman, muazzam mefruşat - döşeme mefsuh - bozulmuş
meful - tümleç meğer - meğerse, oysa, oysaki, sen deme meğerse - meğer mehabet - heybet mehabetli - büyük, ulu, yüce mehil - mühlet, vade mehterhane - hapishane mehzur - sakınca mekân - belde, ev, uzay, yer, yurt mekanizma - sistem
mekik - uzay gemisi mekir - hile meknuz - saklı mekruh - iğrenç mektep - okul mektep – okul mektep çocuğu - acemi, toy mektepli - öğrenci mektup - name, yazı mektup – name
melahatli - şirin melal - dert, hüzün, usanç, üzüntü melankoli - hüzün, kara sevda melce - sığınak melez - hibrit, karışık, katışık, kırık melik - hakan, hükümdar, padişah melodi - beste, ezgi, nağme, şarkı melodi – ezgi melul - üzgün melun - kötü
memat - ölüm memba - kaynak, pınar meme - göğüs memişhane - tuvalet memleket - el, şehir, ülke, yurt memleketler arası - uluslararası memleketli - hemşehri memluk - köle memnu - kadağan, yasak memnuiyet - yasak
memnun - mutlu memnunluk - kıvanç memul etmek - beklemek, ummak memur - yükümlü memurluk - memuriyet menajer - yönetici mendebur - iğrenç, pis menekşe - benefşe menent - benzer, eş menetmek - kadağan etmek, yasaklamak
menfaat - çıkar, kâr, yarar menfaat – çıkar menfez - açma, delik menfi - aksi, olumsuz menfi – olumsuz menfur - iğrenç meni - bel menkıbe - dini hikaye menkul - taşınır menkul – taşınır
mensur - düz yazı menşe - başlangıç, kaynak, köken, sebep menşur - nişancı menteşe - reze menus - alışık menzil - çalım, daire, konak, konut, merhale mera - otlak merak - düşkünlük, heves, kaygı, tasa merak etmek - kaygılanmak meraklanan - mütecessis
meraklanmak - kaygılanmak, umursamak meraklı - amatör, araştırıcı, düşkün, enteresan, ilginç, müptela, mütecessis, zevkli meram - amaç, gaye, istek, maksat meraret - acılık merasim - tören merasim – tören merasimsiz - sade, yalın merbut - bağlı, ilişik merbutiyet - bağlılık mercan balığı - mercan
mercek - lens merdiven korkuluğu - tırabzan merhaba - salameleyküm, selam merhale - aşama, basamak, derece, konak, menzil, safha merhamet - acıma merhamet etmek - acımak merhametli - müsamahakâr merhametsiz - acımasız, gâvur, kalpsiz, katı merhametsizce - acımasız merhem - çare
merhum - rahmetli merhum olmak - ölmek merhume - rahmetli meri - geçerli meridyen - boylam meridyen – boylam meridyen düzlemi - öğlen meriyet - yürürlük merkat - kabir, mezar merkep - eşek
merkep – eşek merkez - biçim, göbek, mihrak, odak, özek, tarz merkezcilik - merkeziyetçilik merkeziyet - merkeziyetçilik mermi - gülle, kurşun mersiye - ağıt mert - er, erkek, harbi, yiğit mertebe - aşama, derece, kat, rütbe, safha, san mes - bakır mesabe - değer, derece, rütbe
mesabesinde - yerinde mesafe - açıklık, ara, aralık mesafe – ara mesafelik - aralık mesaha - yüz ölçümü mesai - emek, iş mesaj - düşünce mescit - cami mesel - atasözü mesela - örneğin, söz gelimi, söz gelişi
mesela – örneğin mesele - iş, maslahat, problem, sıkıntı, sorun mesele – sorun meselen - örneğin, söz gelimi meserret - sevinç mesken - konuk, konut mesken – konuk meslek - çığır, hayat, iş, okul, uğraş meslek – iş mesleksel - mesleki
meslektaş - kafadar mesnet - dayak, dayanak, istinat, makam, mevki mest - sarhoş mestur - gizli, kapalı, örtülü mesture - gizli, kapalı, örtülü mesul - sorumlu mesul – sorumlu mesuliyet - sorumluluk mesuliyetli - sorumlu mesut - mutlu
mesut – mutlu meşakkatli - güç meşal - meşale meşale - meşal meşbu - dolmuş, dolu meşe - orman meşebeyi - korucu meşecik - koru meşgul - dolu meşgul etmek - oyalamak
meşgul olmak - bakmak, otlamak, uğraşmak meşguliyet - uğraş meşhur - maruf, tanınmış, ünlü meşhur – ünlü meşhur etmek - lanse etmek meşhut suç - suçüstü meşk - egzersiz meşrep - huy, karakter, mizaç, yaradılış meşru - yasal meşrubat - içecek
meşrubat – içecek meşveret etmek - danışmak met - kabarma meta - sermaye metafor - mecaz metal - maden, mühür metan gazı - hava gazı metanetli - dayanıklı, metin metazori - zorla metelik - zırnık
meteliksiz - züğürt meteor - gök taşı meteor taşı - gök taşı meteorit - gök taşı metfen - kabir, mezar methal - giriş methetmek - övmek methiye - övgü metin - dayanıklı, dimdik, sağlam metis - melez
metot - usul, yol, yöntem metres - oynaş mevcudiyet - varlık mevcut - var mevcut – var mevcut olmak - bulunmak mevduat - emanet, yatırım mevhibe - bağış, ihsan, vergi mevize - öğüt, vaaz mevki - devlet, durum, kat, mahal, makam, mesnet, rütbe, sandalye, yer
mevki tutmak - mevzilenmek mevkuf - tutuklu mevkut - periyodik, süreli mevkute - periyodik mevla - efendi, malik, sahip mevlit - doğum mevlut - mevlit mevsim - zaman mevsimli mevsimsiz - gereksiz, yersiz mevsuk - doğru, sağlam
mevt - ölüm mevta - ölü mevzi - duruş, mahal, yer mevzii - yerel mevzilenmek - mevki tutmak mevzu - bahis, konu, laf, sadet mevzun - düzgün, ölçülü mey - şarap meyan - ara, orta meydan - alan, ortalık, saha
meydan – alan meydan okumak - rest çekmek meydana gelmek - çıkmak meydana koymak - serdetmek meydanca - pist meydanda - açık, aşikâr, belli meydanlık - açıklık meyil - eğilim, temayül meyilli - meyyal meyit - ceset
meyletme - temayül meyletmek - eğilmek, yeltenmek meymenet - uğur meyus - karamsar, üzgün meyus etmek - üzmek meyve - kâr, semere, sonuç, ürün, yemiş meyyal - eğilmiş, meyilli meyyit - ölü mezar - çukur, kabir mezbaha - sallakhane
meze - alay, eğlence mezeli - komik mezhep - görüş mezun olmak - çıkmak mezuniyet - bitirme, izin, yetki mezür - ölçü mıh - çivi, mismar, üvendire mıhça - üvendire mıhlamak - çakmak mıhlı - dimdik, sabit
mıhsıçtı - cimri mıntıka - bölge mırıldamak - hırlamak mırıldanmak - homurdanmak mırıltı - homurtu mırlanmak - mırıldanmak mısdak - ölçüt mısır - darı mısır tavuğu - hindi mısır yasemini - yasemin
mısra - dize mıymıntı - ataletli, lenk mızıkçı - oyunbozan, şıltak, şuluk mızıldanmak - sızıldanmak mızırdanmak - sızıldanmak mızrap - kemik, maden, tezene mide - iç, işkembe, karın, yürek midi - orta midye - balıkkulağı miftah - anahtar
miğfer - tolga mihenk taşı - mihenk mihman - kalıcı, konuk mihmanhana - otel mihmanhane - konakçı, otel mihnet - sıkıntı mihrak - merkez, odak mihriban - babacan, sevecen mihsap - abaküs mihver - dingil, eksen, önemli
mikâp - küp mikro - dar mikroplanmak - kirlenmek miktar - doz, nicelik, ölçü, rakam miktarda - kadar mikyas - boyut, ebat, ölçek, ölçü mil - balçık milimi milimine - tam millet - herkes, kavim, ulus millet – ulus
milletlerarası - uluslararası milletvekili - mebus, vekil milletvekili – mebus milli - ulusal millî - ulusal milli – ulusal milliyet - tabiiyet milliyetsever - milliyetçi milyon - pekmen mimari - mimarlık, yapı
mimarlık - mimari minder - döşekçe mineral - maden mineral suyu - maden suyu minicik - küçücük minimal - asgari minimini - küçücük minimum - asgari minnetdarlık - şükran minnettarlık - şükran
minval - biçim, tarz, yol mir - amir, baş, bey, emir miras - tereke mirat - ayna misafir - konak, konuk misafir – konuk misafirperver - konuksever misak - antlaşma, bağlaşma, sözleşme misal - benzer, örnek misal – örnek
misil - benzer, defa, eş, kat, kez, miktar, örnek misk - mis misket - bilye miskin - âciz, zavallı miskinlik - uyuşuk misli - defa, katı misli – katı mismar - çivi, mıh misyon - amaç, görev mit - efsane
mitos - mit miyar - kıstas, ölçü, ölçüt miyavıldamak - miyavlamak miyavlamak - miyavıldamak mizaç - hasiyet, huy, karakter, sağlık, tabiat, yaradılış mizaçsız - rahatsız mizahi - gülmeli, mazhakeli mizan - ölçü, terazi model - benzer, biçim, örnek, sistem modern - çağdaş, muasır
modül - parça mola - teneffüs molekül - madde molla - hoca, imam momentum - hız monopol - tekel montaj - kurgu monte - montaj monte etmek - kurmak moral - ahlak, maneviyat
morarmak - göğermek morg - ölühane mortlamak - ölmek morto - ölü mortocu - imam moruk - baba, ihtiyar, koca moruklaşmak - ihtiyarlamak, yaşlanmak moskof - acımasız, zalim mosmor olmak - bozulmak mostra - göstermelik, örnek
motif - nakış motor - kozgaltka motto - slogan möble - mobilya mösyö - bay muaddel - değişik muadele - beraberlik, denklem muaf - imtiyazlı, özgür, serbest muafiyet - imtiyaz muahede - antlaşma
muaheze - eleştiri muaheze etmek - ayıplamak, kınamak, paylamak muahharen - sonradan mualecehane - muayenehane mualla - yüce, yüksek muallak - asılı muallel - eksik, sakat muallim - hoca, okutman, öğretmen muallim – öğretmen muallime - öğretmen
muamelat - işlem muamele - alışveriş, davranış, işlem, yol, yöntem muamele etmek - davranmak muamma - bilmece muammer olmak - yaşamak muaraza - çekişme, kavga muarefe - tanışma muasır - çağdaş, modern muasır olmayan - çağ dışı muattal - boş
muavenet - yardım muavin - yardımcı muavin – yardımcı muayene - kontrol, yoklama muayene etmek - araştırmak, incelemek muayenehane - mualecehane muayyen - belli muayyen etmek - belirlemek muazzam - güçlü, önemli muazzez - aziz, sevgili
mucize - olağanüstü, şaşırtıcı mudil - karmaşık mugayir - aykırı muğber - küskün muğber olmak - gücenmek, küsmek muğlak - çapraşık, karışık muhabbet - sevgi muhabbet tellalı - pezevenk muhabere - haberleşme, iletişim muhaccer - tırabzan
muhaceret - göç muhacir - göçmen muhafaza etmek - beklemek, korumak, saklamak muhafazakâr - tutucu muhakeme etmek - düşünmek, yargılamak muhakkak - kesinlikle, mutlak, sağlam, şüphesiz muhalif - aykırı, karşı muhammedî - müslüman muhannet - alçak, korkak, namert muharebe - savaş
muharebe – savaş muharebe etmek - savaşmak muharrir - yazar muhasamat - düşmanlık muhasara - abluka, kuşatma muhasara etmek - kuşatmak muhasaraya almak - çevirmek muhasebeci - sayman muhasır - kuşatan muhasip - sayman
muhassasat - ödenek muhatap - hemsohbet muhatap olmak - karşılaşmak muhatara - korku, tehlike, zarar, ziyan muhataralı - tehlikeli muhayyel - hayali muhazara - ders muhbir - çuğul, haberci, jurnalci muhik - DOĞRU muhip - dost
muhit - çevre, etraf, hava, ortam, vasat, yöre muhkem - dinç, gürbüz, katı, kıskıvrak, sağlam, tıkız muhmel - kadife muhtaç olmak - gereksinmek muhtar - özerk muhtariyet - otonomi muhtariyetlik - özerk muhtekirlik - vurgun muhtel - bozuk muhtelif - çeşitli, türlü
muhtelif – çeşitli muhtelit - karma muhtemel - ihtimalî, mümkün, olası muhtemelen - belki, olabilir muhterem - hürmetli, saygıdeğer, sayın muhteris - hırslı muhteriz - çekingen muhteşem - büyük, görkemli muhteva - iç, içerik, mazmun muhteviyat - içindekiler
muin - yardımcı mukabele - karşılık mukabil - karşı, rağmen mukaddema - eskiden, evvelce, önce mukadderat - yazgı mukaddes - kutsal, veli mukaddime - başlangıç, ön söz mukallit - taklitçi mukannen - belli mukarenet - uygunluk
mukassır - fail mukataa - kesim mukavele - antlaşma, kontrat, sözleşme mukavelename - sözleşme mukavemet - direnç, direniş mukavemet etmek - dayanmak mukavemetli - dayanıklı, güçlü mukavim - dayanıklı, güçlü mukavva - karton mukavves - eğri
mukayese - karşılaştırma, kıyas mukayese etmek - karşılaştırmak, kıyaslamak, salıştırmak mukayeseli - karşılaştırmalı mukayyet olmak - gözetmek, korumak muktesit - tutumlu mukteza - gerekli muktezi - gerekli mum - şam mumluk - şamdan mundar - murdar
munis - sevimli, uygun, uysal munsap - ağız, kavşak muntazam - düzgün, manzum muntazır olmak - beklemek, gözlemek munzam - ek murabahacı - tefeci murabba - kare, reçel murahhas - delege murakabe - nezaret, teftiş murakabe etmek - denetlemek
murakıp - denetçi murat - amaç, dilek, erek, gaye, istek murat etmek - dilemek, istemek murdar - kirli, pis murdarilik - omurilik musahabe - görüşme, konuşma, mülakat, söyleşi musallat olmak - sataşmak, tutmak, yapışmak musandıra - yüklük musanna - uydurma musannif - yazar
musibet - fecaat musibetli - feci mustatil - dikdörtgen muştu - müjde muştu – müjde muştulamak - müjdelemek muştuluk - müjde mut - mutluluk muta - veri mutaassıp - bağnaz
mutabakat - muvafıklık, uygunluk, uyum, yekdillik mutabık - birge, uygun, yekdil mutabık olmak - anlaşmak mutantan - görkemli mutasarrıflık - sancak mutasavver - düşünülmüş mutasavvıf - sufi mutat - alışılmış muteber - değerli, geçerli, güvenilir, saygın mutedil - ılımlı
mutekit - dindar, mümin mutena - önemli, seçkin mutfak - aşhane mutlak - bağımsız, kesin, kesinlikle, muhakkak, salt mutlaka - kesinlikle mutlu - bahtiyar, hoşbaht, memnun, mesut mutluluk - devlet, saadet, sevinç mutsuz - bedbaht, zavallı muttali - agâh, haberdar muttasıl - durmadan
muvafakat etmek - onaylamak muvaffak olmak - başarmak muvaffakiyet - başarı muvaffakiyetsizlik - fiyasko muvafık - uygun muvafıklık - mutabakat muvakkat - eğreti, geçici, muvakkati muvakkaten - muvakkati muvakkati - eğreti, geçici, muvakkat, muvakkaten muvasala - ulaşım
muvasalat etmek - ulaşmak, varmak muvazene - denge muvazene etmek - karşılaştırmak muvazeneli - ölçülü muvazi - paralel muzaheret - kömek, yardım muzip - zarafatçıl muzlim - gizli, karanlık mübadele etmek - değişmek mübahase etmek - bahse girmek, tartışmak
mübalağa - abartı mübalağa etmek - abartmak, artırmak mübalağakâr - abartılı mübarek - kutlu, kutsal, verimli mübarek – kutsal mübareze - çekişme, mücadele mübayaa etmek - satın almak mübayenet - uyuşmazlık mücadele - mübareze, savaş, uğraş mücadele etmek - çatışmak, güreşmek, savaşmak, uğraşmak
mücahede - gayret mücavir - komşu mücella - parlak mücerret - bekâr, soyut mücevher - cevahir, cevher mücevherci - kuyumcu mücre - mahfaza mücrim - suçlu müdafaa - savunma müdafaa etmek - korumak, savunmak, tutmak
müdafaaname - savunma müdahale etmek - ilişmek, karışmak müdana - minnet müddeiumumi - savcı müddet - süre müdebbir - tedbirli müdevver - yuvarlak müdür - yönetmen müdürlük - müdüriyet müebbet - ömürlük
müeddep - edepli, uslu müellif - yazar müessese - kuruluş, kurum müessese – kuruluş müessir - dokunaklı müessir olmak - etkilemek müessiriyet - etkinlik müeyyide - ceza, yaptırım müezzin - ezancı müfettiş - denetçi
müfredat programı - ders programı müfret - teklik müfreze - harbi deste müfrit - aşırı, ifratçı müft - bedava, beleş müfte - beleş müfteri - karacı mühendis - kıvcı müheyya - hazır mühim - güncel, önemli
mühim – önemli mühimmat - cephane mühimsemek - önemsemek mühlet - mehil, vade mühlik - tehlikeli mührelemek - düzeltmek mühtedi - dönme mühür - damga, kaşe, metal müjde - muştu müjdeci - öncü
müjgân - kirpik mükâfat - ikramiye mükafat - ödül mükâfat - ödül, prim mükafat – ödül mükedder - kederli, üzgün mükellef - yükümlü mükellefiyetli - yükümlü mükemmel - harika, kâmil, komple, şahane, tam mükemmellik - tam
mükerrer - tekrarlanmış mülahaza - düşünce mülahham - şişman mülakat - görüşme, musahabe mülaki olmak - buluşmak, kavuşmak mülayemet - yumuşaklık mülevves - karışık, kirli, pis mülhem olmak - esinlenmek mülk - ülke, varlık mülki - sivil
mülkiyet - el mümasil - benzer mümbit - verimli mümessil - temsilci mümin - müslüman mümkün - kabil, muhtemel, olabilir, olası mümkünlük - olanak mümtaz - seçkin münakale - ulaşım münakaşa - tartışma
münakaşa etmek - tartışmak münasebet - alışveriş, gerekçe, ilişik, ilişki, neden, sebep, temas, vesile münasebetsiz - aksi, çirkin, ters, uygunsuz münasip - usturuplu, uygun, yerinde münasip olmak - uymak, yakışmak münazaa - çekişme, düşmanlık, kavga, münakaşa münderecat - içindekiler münekkit - tenkitçi münevver - aydın, ziyalı münezzeh - arı, temiz, uzak
münfail - kırgın münfesih - bozulmuş münfesih olmak - dağılmak münhal - açık, boş münhani - eğri münhasır - mahdudiyetli, mahsus, mahsusi münhasıran - özellikle, yalnız münhat - engin münhezim - bozulmuş münkesir - kırgın, kırık
münteha - son müntehap - seçme müntehip - seçmen münteşir - yaygın münzevi - terkidünya müphem - kapalı, örtülü müptedi - acemi, özne müptela - âşık, manyak, meraklı, vurgun müptela olmak - alışmak, düşmek müptelalık - iptila
müptezel - değersiz, hürmetsiz müracaat - başvuru, hitap müracaat etmek - başvurmak, danışmak müradif - eş anlamlı mürai - ikiyüzlü mürailik - ikiyüzlülük müreccah - yeğ mürekkep - karmaşık, kompleks mürgüleme - şekerleme mürgülemek - uyuklamak
mürşit - kılavuz mürteci - gerici mürtefi - yüce, yüksek mürur - geçme müruruzaman - hukuki mühlet mürüvvet - sevinç müsaade - icazet, izin, ruhsat müsaade etmek - lütfetmek müsabaka - yarışma müsabaka – yarışma
müsademe - çarpışma, vuruşma müsadif olmak - rastlamak müsait - elverişli, uygun müsait – uygun müsamaha - hoşgörü, yumuşaklık müsamahakâr - merhametli, yumuşak müsavat - beraberlik müsavi - eşit müselles - üçgen müslim - müslüman
müslüman - dindar, mümin müsmir - verimli müspet - olumlu müspet – olumlu müsriflik - israf müstacel - acele müstacelen - çabucak müstahak - layık müstahsil - üretici müstahsil – üretici
müstakbel - gelecek müstakil - bağımsız müstakil – bağımsız müstamel - eski müstear - lakap, takma müstebit - zorba müstehase - fosil müstehlik - tüketici müstehzi - istihzalı müstekreh - iğrenç
müstemleke - sömürge, tekel müstemlekecilik - inhisar müstenkif - çekimser müsterih - dinç, sakit müstesna - hariç müsteşrik - şarkşinas müstevi - düz müstevli - istilacı, salgın müsvedde - karalama müşabih - benzer
müşahede - gözlem müşahede etmek - gözlemek, tarassut etmek müşahhas - somut müşavere - istişare müşavir - danışman müşekkel - gösterişli, iri müşevveş - karışık müşfik - sevecen müşir - gösterge müşkül - çetin, engel, güç, zor
müşkülpesent - iratçıl, titiz müştehi - istekli müşteki olmak - yakınmak müşterek - bir, birlikte, ortak müştereken - ortaklaşa müşteri - alıcı, haridar müşteri – alıcı mütalaa - düşünce, görüş, müzakere mütalaa etmek - okumak müteaddi - geçişli
müteaddit - birçok mütebessim - güleç mütecaviz - saldırgan, tecavüzkâr mütecessis - araştırıcı, meraklanan, meraklı mütedeyyin - dindar mütefekkir - düşünür müteferrik - dağınık mütegallibe - zorba mütehammil - dayanıklı mütehassıs - uzman
mütehavvil - değişken mütehevvir - kızgın mütekait - emekli mütemadi - sürekli mütemadiyen - devamlı mütemekkin - yerleşik mütemmim - tümleç mütenakız olmak - çatışmak, çelişmek mütenasip - uygun mütenevvi - çeşitli, türlü
müteradif - eş anlamlı müterakki - ileri, ilerici müteselli olmak - avunmak müteşebbis - teşebbüskâr mütetebbi - araştırıcı mütevazı - alçak gönüllü müteveffa - ölü mütevehhim - korkak, ödlek müteyakkız - uyanık müthiş - korkunç
müzaheret etmek - desteklemek müzahir - yardımcı müzakere - görüşme, konuşma, mütalaa müzayaka - sıkıntı müzd - ücret müzebzep - karmakarışık müzelik - eski, köhne müzevir - haberci müziç - sıkıcı müzik - çalgı, musiki
müziklendirmek - süslemek