O Harfi ile Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
O Harfi ile Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler o - işte o an - derken o hâlde - demek ki o taraf - öte o vakit - derken oba - çadır, el obaştanlık - sahur obje - nesne ocak - aile, ev, kucak, soy, şömine ocaklık - baca, mutfak, ocak
ocumak - çekinmek, ürkmek od - ateş oda - göz odacı - hademe, müstahdem odak - merkez, mihrak odalık - padişah odbaşı - aile, kodak oditoryum - dershane odunsu - iri, kaba odur - işte
ofans - atak ofis - büro, daire oflaz - güzel, iyi, mükemmel oğlan - bacak oğru - hırsız oğul - velet oğurlamak - çalmak ok - dingil, eksen okazyon - fırsat okkalamak - pohpohlamak
okkalı - ağır, çok, fazla, hürmetli okside olmak - paslanmak okşamak - benzemek, sevmek, sıvamak, sıvazlamak okşar - özdeş okşayıcı - güzel, yumuşak okul - mektep, meslek okul çocuğu - öğrenci okullu - öğrenci okuma - kıraat okumak - kavramak, küfretmek, sövmek
okumamış - cahil okumuş - aydın okuntu - davetiye okus pokus - dolap, düzen, hile okutman - muallim olabildiğince - oldukça olabilen - ihtimalî olabilir - kabil, muhtemelen, mümkün, olur olabilir ki - galiba olabilirlik - ihtimal, olasılık
olağan - adi, alelade, alışılmış, basit, tabii olağanüstü - çılgın, dehşet, fevkalade, gayriadi, harikulade, mucize olanak - imkan, imkân, mümkünlük olanak – imkan olanaklı - kabil, mümkün olanca - bütün, son, var olası - muhtemel, mümkün olası – mümkün olasılı - ihtimalî, muhtemel olasılık - ihtimal
olay - hadise, hikâye, vaka, vakıa olay – vaka olaysız - sütliman oldu - evet, tamam oldu bitti - emrivaki oldubitti - emrivaki oldukça - bayağı, epey, nispeten oldukça çok - epey ole - yaşa olgu - vakıa
olgun - bilgi, değmiş, kâmil, pişkin, yetişmiş olgunlaşma - tekâmül olgunlaşmak - gelişmek, kızarmak, olmak, yetmek olgunlaşmamış - gök, olmamış, tor olgunlaşmış - yetişkin olgunluk - tekâmül olmak - başlamak, bulunmak, çıkmak, geçmek, tamamlanmak, yapmak, yetişmek olmamış - ham olmayan - sıfır olsa olsa - nihayet
olta - düzen, hile, karmak, oyun, yem oluk - nav olumlama - icap olumlu - müspet, tasdik olumlu – müspet olumsuz - aksi, inkâr, menfi olumsuz – menfi olur - evet, olabilir, tamam, yakşı oluş - teşekkül, vuku oluşma - teşekkül, tezahür
oluşmak - başlamak, çıkmak, peyda olmak, teşekkül etmek oluşturmak - kurmak oluşum - teşekkül, teşkil omur - fıkra omurga - esas, temel omuz - çiğin, dal omuz omuza - birlikte omuzlamak - aşırmak on paralık - hiç onama - tasvip
onarım - tamir, tamirat onarım – tamir onarma - tamir onarmak - düzeltmek, tamir etmek, yapmak onat - düzgün, uygun onay - icazet, izin, tasdik onay – tasdik onaylama - icazet, kabul, tasdik onaylamak - beğenmek, denetlemek, paylaşmak, tasdik etmek ongun - ağaç, bayındır, bol, kutlu, mesut, mutlu
ongunluk - bereket, bolluk, mutluluk, saadet onma - iflah, şifa onulmaz - çaresiz onur - haysiyet, itibar, izzetinefis, şeref onur – şeref onurlu - vakur onursal - fahri operasyon - ameliyat operatör - cerrah operatris - operatör
opsiyon - seçenek optimist - iyimser orak ayı - temmuz oran - nicelik, nispet, orantı, tahmin, tartı, tenasüp oran – nispet oranla - nazaran, nispeten oranlama - hesap, kıyas, tahmin oranlamak - demek, hesaplamak, karşılaştırmak, kıyaslamak, ölçmek oranlı - uygun orantı - oran, orta, tenasüp
orantılı - uygun orası - ora ordu - kalabalık, koşun ordubozan - oyunbozan, varis organ - aza, uzuv organik - uzvi organizasyon - kuruluş, kurum, teşkilat organize etmek - örgütlemek orijin - başlangıç, kaynak, köken orijinal - özgün
orman - meşe orospu - fahişe, mal orospu çocuğu - haylaz, hilekâr, kalleş, serseri orospuluk - fahişelik orostopolluk - dalavere, dolap orta - ılımlı, orantı, tutarlı, vasat orta mektep - ortaokul ortada - mahsus ortada olmaksızın - gıyaben ortak - eş, hissedar, kuma, müşterek
ortak olmak - katılmak ortakça - ortaklaşa ortaklaşa - birge, birlikte ortaklık - iştirak, şeriklik, şirket ortalama - vasati, yaklaşık ortalık - çevre, etraf, meydan, piyasa ortam - âlem, ara, dünya, hava, kucak, muhit, vasat, zemin ortaokul - orta mektep ortaöğretim - lise ortaya koymak - çıkarmak, dökmek
orun - makam, mesnet, mevki oryantalizm - şarkiyat ot - esrar, ilaç, zehir otacı - hekim otağ - çadır otalamak - zehirlemek otama - tedavi otantik - orijinal otarmak - gütmek otel - konakçı, mihmanhane
otlak - mera otlak – mera otlatmak - otarmak otokton - yerli otomatik - kendiliğinden otomobil - araba otonom - özerk otonomi - muhtariyet otopsi - açma otorite - sulta
otoş - trafik magandası oturak - kötürüm, ördek, taban, yerleşik oturaklı - ağır, gösterişli, sabit, sağlam, veznin oturma - istikrar oturmak - geçmek, göçmek, kalmak, kökleşmek, yaşamak, yerleşmek oturmuş - kök salmış, yerleşik oturtmak - koymak oturum - celse, iclas ova - düz, düzengâh, düzenlik, yazı oy - rey, ses
oy – rey oy vermek - rey vermek, ses vermek oyalama - işgal oyalamak - aldatmak, gözletmek, kılıklamak, uzatmak oyalanmak - aldanmak, avunmak, beklemek, eğlenmek, sallanmak oydaş - hemfikir oylamak - sese koymak oylaşma - müzakere oylum - hacim oylumlu - büyük, geniş
oymak - aşiret, deşmek, kazmak, tayfa, yemek oynak - değişken, eklem, mafsal oynamak - aldatmak, hareket etmek, karıştırmak, kımıldamak oynaş - metres oynaşmak - kırıştırmak oynatmak - sarsmak oysa - halbuki, meğer, oysaki oysaki - meğer, oysa oyuk - kovuk oyulgalamak - saplamak, sokmak
oyulgalanmak - birikmek oyulmak - kazıklanmak oyumlamak - tutmak oyun - dans, düzen, entrika, hile, kumar, külah, olta, sahne, temaşa, temsil oyun ebesi - ebe oyunbaz - palyaço oyunbozan - mızıkçı oyuncu - aktör, aktris oyunluk - sahne oyuntu - çukur, oyuk
ozan - âşık, şair ozan – şair