Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
E Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları e : (e:) Başına getirildiği cümledeki kavrama göre çeşitli tonlar alarak birtakım duygular anlatan bir söz ebabil : Sağanlardan, kentler ve açık alanlarda yaşayan, kırlangıca göre kanatları daha uzun ve kavisli bir tür kuş, dağ kırlangıcı (Apus apus) ebat : Boyut ebcet : Arap alfabesinin her harfi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni ebcet hesabı : Ebcet düzeninden yararlanarak bir kelimeyi rakama çevirme ebe : Doğum işini yaptıran kadın ebebulguru : Bulgur iriliğinde yağan kar ebedî : Sonsuz, ölümsüz, bengi ebedî uyku : Ölüm ebedîleşme : Ebedîleşmek durumu
ebedîleşmek : Ebedî duruma gelmek, sonsuzlaşmak, ölümsüzleşmek ebedîleştirme : Ebedîleştirmek işi ebedîleştirmek : Ebedî duruma getirmek, sonsuzlaştırmak, ölümsüzleştirmek ebedîlik : Ebedî olma durumu, sonsuzluk ebediyen : Sonsuz olarak, sonsuzluğa kadar ebediyet : Sonsuzluk ebegümeci : Ebegümecigillerden, mor renkli çiçekleri ilaç, yaprakları sebze olarak kullanılan, kendiliğinden yetişen çok yıllık bir bitki (Malva siylvestris) ebegümecigiller : Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, örnek bitkisi ebegümeci olan bir bitki familyası ebekuşağı : Gökkuşağı ebeleme : Ebelemek işi
ebelemek : Oyunda ebe yapmak ebeleyiş : Ebeleme işi ebeli : Ebesi olan ebelik : Ebe olma durumu ebemkuşağı : Gökkuşağı ebesiz : Ebesi olmayan ebet : Sonu olmayan gelecek zaman, sonsuzluk ebeveyn : Anne ve baba ebleh : Akılsız, budala, alık eblehleşme : Eblehleşmek durumu
eblehleşmek : Ebleh durumuna gelmek eblehlik : Ebleh olma durumu, eblehleşme ebonit : Yüz kısım kauçuğun otuz iki kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde ebru : Kâğıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs ebrucu : Renkleri karıştırarak süs kâğıtları üzerine ebru yapan sanatçı ebruculuk : Ebrucunun yaptığı iş ebrulama : Ebrulamak işi ebrulamak : Ebru yaparak boyamak ebruli : Üzerinde değişik renkler bulunan ebrulu : Üzerine ebru yapılmış (kâğıt, kumaş)
Ebucehil karpuzu : Kabakgillerden, elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü, ishal yapıcı bir bitki, acı elma, acı karpuz, acı kavun (Citrullus colocynthis) Ebussuut : `Çok kapalı giyinen kız veya kadın` anlamındaki Ebussuut Efendi'nin gelini gibi ve `eskiye çok bağlı, tutucu` anlamındaki Ebussuut Efendi'nin torunu deyimlerinde geçen bir söz ebülyoskop : Cisimlerin kaynama sıcaklığını tespit etmeye yarayan cihaz ecdat : Geçmişteki büyükler, atalar ece : Kraliçe Eceabat : Çanakkale iline bağlı ilçelerden biri ecel : Hayatın sonu, ölüm zamanı ecel beşiği : Çok tehlikeli taşıt veya geçit ecel şerbeti : `Ölmek` anlamındaki ecel şerbeti içmek deyiminde geçen bir söz ecel teri : `Çok korkmak, çok sıkılmak, bunalım geçirmek, ölüm duygusuna kapılmak` anlamlarındaki ecel teri (veya terleri) dökmek (veya akmak) sözünde geçer
ecinni : Cin ecinni taifesi : Cin topluluğu, cinler ecir : Sevap eciş bücüş : Hiçbir yeri düzgün olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan, çarpık çurpuk, eğri büğrü ecnebi : Yabancı ecnebilik : Yabancı olma durumu ecza : Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde ecza çantası : İçerisinde ilk yardım için gerekli ilaç ve sağlık malzemesi bulunan çanta, ilk yardım çantası ecza dolabı : Evde veya iş yerlerinde, içerisinde ilk yardım için gerekli ilaç ve sağlık malzemelerinin bulundurulduğu dolap ecza kutusu : Evlerde, otomobillerde ilaçların konulduğu kutu
eczacı : Eczacılık fakültesinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse eczacı kalfası : Serbest eczane veya kurum eczanelerinde eczacının gözetiminde işlere yardımcı olan kimse, eczacı teknisyeni eczacı mesul müdürü : Geçici süre için yasal olarak bir serbest eczacının sorumluluğunu üstlenen kimse eczacı teknisyeni : Eczacı kalfası eczacılık : Eczacının yaptığı iş eczalı : Kimyasal madde ile kaplanmış, karıştırılmış, işlem görmüş eczalı pamuk : Steril duruma getirilmiş pamuk eczane : İlaçların hazırlandığı veya hazır ilaçların satıldığı yer eçhel : Çok cahil, çok bilgisiz eda : Davranış, tavır
edalı : Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan edat : Tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türü, ilgeç: Ev gibi huzur köşesi olmaz. Çocuk sabaha karşı uyudu edat grubu : Edat tümleci edat tümleci : Adın edatla oluşturduğu genellikle zarf tümleci görevinde kullanılan kelime grubu, edat grubu, edatlı tümleç, ilgeçli tümleç edatlı : Edat bulunduran edatlı tümleç : Edat tümleci ede : Ağabey edebî : Edebiyatla ilgili, edebiyata ilişkin, yazınsal edebî dil : Edebî değeri olan eserlerde kullanılan dil, yazın dili edebî eser : Edebiyat türlerinden biriyle kaleme alınmış, sanat değeri taşıyan eserlerin her biri
edebî sanat : Edebiyatta anlatımı zenginleştirmek, renklendirmek ve daha çarpıcı bir duruma getirmek için temelde benzetme esasına dayalı söz ve manaya bağlı anlatım inceliği ve özelliği edebikelam : Örtmece edebilme : Edebilmek işi edebilmek : Etme ihtimali veya imkânı bulunmak edebiyat : Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazın (II), gökçe yazın edebiyat bilimci : Edebiyat bilimi ile uğraşan kimse edebiyat bilimi : Edebiyatı bütün yönleriyle araştıran, inceleyen, irdeleyen ve tahlil eden bilim dalı, yazın bilimi edebiyat tarihi : Bütün edebî hareketleri ve dönemleri, yazarları, şairleri, dil ve üslup özelliklerini açıklayan bilim dalı veya kitap, yazın tarihi edebiyatça : Edebiyata uygun, edebiyata benzer edebiyatçı : Edebiyatla uğraşan kimse, yazıncı, yazın eri
edebiyatçılık : Edebiyatçının yaptığı iş, yazıncılık edebiyatsever : Edebiyata tutkun edebiyatseverlik : Edebiyatsever olma durumu edep : Toplum töresine uygun davranma edep yeri : İnsanlarda üreme organlarının bulunduğu yer, ut yeri edeplendirme : Edeplendirmek işi edeplendirmek : Edeplenme işini yaptırmak edepleniş : Edeplenme işi edeplenme : Edeplenmek işi edeplenmek : Uslanmak, ince ve terbiyeli olmak