Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
P Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları P : Fosfor elementinin simgesi Pa : Protaktinyum elementinin simgesi pabuç : Ayakkabı pabuç dilli : Çok konuşan pabuç dillilik : Pabuç dilli olma durumu pabuççu : Ayakkabıcı pabuççuluk : Ayakkabıcılık pabuçlu : Ayağında pabucu olan pabuçluk : Ayakkabılık pabuçsuz : Ayağında pabucu olmayan
pabuçtan aşağı : Aşağılık (kimse) paça : Pantolon, don, şalvar vb. giyeceklerde bacakların çıktığı aşağı bölüm paça günü : Paça çorbası ziyafeti çekilen düğünden sonraki gün paça kasnak : Yağlı güreşte, güreşçinin bir elini rakibinin paçasından, öteki elini de apış arasından geçirerek kispetin belinden kavrayıp karşısındakini yenmek için sırtüstü çevirmesi biçiminde uygulanan bir oyun paçacı : Kasaplık hayvanların ayaklarını satan kimse paçacılık : Paçacının işi veya mesleği paçal : Ekmek yapmak için çeşitli tahılların yasaya göre belirlenen gerekli karışım oranı paçalı : Herhangi bir biçimde paçası olan paçalık : Pantolon, şalvar veya uzun külot paçasının ayak bileğini saran bölümü paçarız : Çapraz
paçası düşük : Giyimine dikkat etmeyen, pasaklı (kimse) paçasız : Paçası olmayan paçavra : Eskimiş bez veya kumaş parçası, çaput paçavra hastalığı : Grip paçavracı : Paçavra toplayıp satan kimse paçavracılık : Paçavracının işi paçavralaşma : Paçavralaşmak işi paçavralaşmak : Paçavra durumuna girmek paçoz : Kefal türünden bir balık (Mugil cephalus) padalya : Öldürüldükten sonra süs amacıyla içi doldurulmuş hayvan
padişah : Osmanlı Devleti'nde devlet başkanına verilen unvan, hükümdar, sultan padişah divanı : Osmanlılarda padişah, sadrazam ve bazı yüksek rütbeli devlet görevlilerinin oluşturduğu meclis ve meclisin çalıştığı yer, Divanıhümayun padişahi : Padişah ile ilgili, padişaha ait padişahlık : Padişah olma durumu, hükümdarlık, sultanlık padok : Hipodromda yarış atlarının yedekte gezdirildikleri yer pafta : Bir bölgenin kadastro durumunu gösteren değişik malzemeler üzerine yapılmış parselleme çizgilerinin bütünü paftalı : Paftası olan paftasız : Paftası olmayan pagan : Çok tanrıcı, payen paganizm : Çok tanrıcılık
pagoda : Çin, Japonya vb. Uzak Doğu ülkelerinde kule biçiminde yapılmış tapınak pah : Eğik olarak kesilmiş kenar paha : Değer, fiyat, eder pahacı : Pahalı mal satan kimse pahacılık : Pahacı olma durumu pahal : Ters(I), aksi pahalandırma : Pahalandırmak işi pahalandırmak : Pahalanma işini yaptırmak pahalanma : Pahalanmak işi pahalanmak : Pahalı duruma gelmek, fiyatı artmak, pahalılanmak, pahalılaşmak
pahalı : Fiyatı yüksek olan, ucuz karşıtı pahalıca : Biraz pahalı pahalılanma : Pahalılanmak durumu pahalılanmak : Pahalanmak pahalılaşma : Pahalılaşmak işi pahalılaşmak : Pahalanmak pahalılaştırma : Pahalılaştırmak işi pahalılaştırmak : Pahalılaşma işini yaptırmak pahalılık : Bir şeyin fiyatının yüksek olması durumu veya pahalı olma durumu pahlama : Pahlamak işi
pahlamak : Bir parçanın keskin kenarını keserek pah durumuna getirmek, keskinliğini gidermek pak : Temiz paket : İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne paket program : Banda veya filme alınıp gerektiğinde radyo ve televizyonda yayımlanmak üzere hazırlanmış program paket taşı : Dört köşe yontulmuş kaldırım taşı paket tur : Bir veya birden fazla yere yönelik olarak düzenlenen ve ulaşım, konaklama vb. gereksinimleri kapsayan tur paketleme : Paketlemek işi paketlemek : Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak, kutuya koyarak bağlamak paketleniş : Paketlenme işi paketlenme : Paketlenmek işi
paketlenmek : Paketleme işine konu olmak paketletme : Paketletmek işi paketletmek : Paketleme işini yaptırmak paketleyebilme : Paketleyebilmek işi paketleyebilmek : Paketleme ihtimali veya imkânı bulunmak paketleyiş : Paketleme işi Pakistanlı : Pakistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse paklama : Paklamak işi paklamak : Temizlemek paklanma : Paklanmak işi
paklanmak : Temizlenmek paklık : Temizlik pakt : Antlaşma pal : Bir cins güvercin pala : Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç pala bıyık : Gür, uzun, yanaklara doğru kıvrık bıyık pala bıyıklı : Gür, uzun ve kıvrık bıyıkları olan (kimse), pala bıyık paladyum : Atom numarası 46, yoğunluğu 11,4 olan, 1500 °C'de eriyen, tel durumuna getirilebilen, başlıca özelliği hidrojeni soğurmak olan çok sert bir element (simgesi Pd) palalık : Çatı kirişinin yanı palamar : Gemileri iskele, rıhtım veya şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat
palamar boyu : Deniz milinin onda biri,120 kulaç palamar gözü : Geminin baş ve kıç kısımlarında bulunan palamar halatlarına mahsus delik palamar parası : Gemilerin bir iskeleye yanaşmak için ödedikleri para, palamar resmi palamar resmi : Palamar parası palamarcı : Görevi, yanaşma, kalkma vb. sırasında gemiden verilen palamarı iskeleye, şamandıraya takma, çıkarma olan kimse palamarcılık : Palamarcının yaptığı iş palamut : Uskumrugillerden, ortalama 1-2 kilogram gelen, eti esmer, büyüklüğüne göre `Çingene palamudu, torik, sivri, altıparmak, piçuta` adlarını alan, pulsuz bir balık, sivri (Pelamys sarda) palamut meşesi : Yurdumuzun batı bölgesinde yetişen, 5-10 metre yüksekliğinde, kışın yapraklarını döken bir tür meşe (Quercus vallonea) palamutlama : Palamutlamak işi palamutlamak : Deriyi, sepilemek için palamut doldurulmuş çukura yatırmak