Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
Z Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları zaaf : Düşkünlük zabıt : Tutanak zabıt varakası : Tutanak zabıta : Belediye hizmetlerinin güvenliğini sağlamakla görevli yönetim zabıtname : Tutanak zabit : Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker zabitan : Subaylar zabitlik : Zabit olma durumu zaç : Kükürtle demir bileşimlerinden biri zaç yağı : Sülfürik asit
zade : Oğul, evlat zadegân : Soylular zadegânlık : Soyluluk zafer : Savaşta kazanılan başarı Zafer Bayramı : 30 Ağustos 1922'de kazanılan büyük zaferi kutlamak üzere yasayla kabul edilmiş olan resmî bayram zafiyet : Arıklık, zayıflık zafran : Safran zağ : Kılağı zağanos : Bir cins doğan zağar : Bir cins çoban köpeği
zağara : Yakanın üzerine dikilen kürk zağarcı : Osmanlı Devleti'nde padişahın av köpeklerine bakan görevli zağarlık : Av köpeği gibi izleme zağcı : Kılağı yapan kimse zağcılık : Kılağı yapma işi zağlama : Kılağılama zağlamak : Bilemek zağlı : Kılağılı zağsız : Kılağısız zahir : Açık, belli
zahirde : Görünüşte zahire : Gerektiğinde kullanılmak için saklanan tahıl, aşlık zahiren : Görünüşte zahirî : Görünen, görünürdeki zahit : Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse) zahitlik : Zahit olma durumu zahmet : Güçlük zahmetli : Zahmetle yapılan, yorucu, sıkıntılı, eziyetli, güç zahmetlilik : Zahmetli olma durumu zahmetsiz : Sıkıntı çekilmeden, güçlükle karşılaşmadan yapılan, eziyetsiz, kolay, emeksiz
zahmetsizce : Zahmetsiz bir biçimde, kolay bir biçimde zahmetsizlik : Zahmetsiz olma durumu zahter : Bir çeşit kekik (Thymus longicaulis) zail : Yok olan, ortadan kalkan zait : Çoğaltan, artıran zakkum : Zakkumgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın yapraklarını dökmeyen zehirli bir ağaççık, ağı ağacı, ağı çiçeği (Nerium oleander) zakkumgiller : İki çeneklilerden, zakkum, Cezayir menekşesi vb. türleri içine alan familya zakkumlaşma : Zakkumlaşmak durumu zakkumlaşmak : Çok acı bir duruma gelmek zakkumlu : Zakkumun zehri bulaşmış
zalim : Acımasız ve haksız davranan, zulmeden zalimane : Acımasızca zalimce : Acımasız zalimcesine : Acımasızca zalimlik : Zalim olma durumu zam : Bir şeyin fiyatını artırma, bindirim zam paketi : Çeşitli tüketim mallarına veya ücretlere toplu olarak yapılan zam zaman : Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit zaman aşımı : Süre aşımı zaman ayarlı : Belirli bir ana ayarlanmış olan
zaman belirteci : Zaman zarfı zaman bilimi : Tarihsel olayların zamanını inceleme bilimi, kronoloji zaman bilimsel : Zaman bilimi ile ilgili olan, kronolojik zaman birimi : Tekrarlanan gök olaylarına dayanılarak seçilen zaman aralığı zaman dizini : Tarihsel olayların zaman bakımından sırası, kronoloji zaman eki : Fiillerde kullanılan ve zaman kavramı veren ek: -ecek (gel-eceğ-im), -miş (piş-miş-ti), -iyor (sev-iyor), -di (gel-di) vb zaman tüneli : Bilim kurguda değişik zamanlar arasında geçişin sağlandığına inanılan yer zaman zaman : Ara sıra zaman zarfı : Bir fiilin anlamını zaman kavramı ile sınırlandıran zarf, zaman belirteci zamandaş : Aynı zamanda yapılanlardan veya gerçekleşenlerden her biri
zamandaşlık : Zamandaş olma durumu zamane : İçinde bulunulan zaman, dönem zamane adamı : Günün adamı zamane çocuğu : Çokbilmiş, akıllı çocuk zamanında : Eskiden zamanla : Aradan süre geçtikçe, giderek zamanlama : Zamanlamak işi zamanlamak : Bir konuda en iyi sonucu almak için en iyi, en uygun süreyi belirlemek zamanlayabilme : Zamanlayabilmek işi zamanlayabilmek : Zamanlama ihtimali veya imkânı bulunmak
zamanlı : Zamanı olan zamanlı zamansız : Vakitli vakitsiz zamansız : Uygun olmayan bir zamanda yapılan, vakitsiz zamansızlık : Zamansız olma durumu zamazingo : Zımbırtı zambak : Zambakgillerden, 90-100 santimetre yüksekliğinde, güzel ve iri çiçekli, çok yıllık bir süs bitkisi, top zambak (Lilium candidum) zambakgiller : Bir çeneklilerden, çiğdem, lale, soğan, pırasa, zambak vb. bitkileri içine alan bir familya zambır : Çalım Zambiyalı : Zambiya halkından olan kimse zamir : Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
zamk : Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte biçimsiz madde zamk ağacı : Akasya, mimoza gibi zamk veya reçineli zamka benzeyen maddeler veren okaliptus, zamk akasyası zamk akasyası : Zamk ağacı zamk hastalığı : Ağacın veya bitkinin bol miktarda zamk salgılaması sonucu ortaya çıkan hastalık zamkıarabi : Arap zamkı zamkinos : Zımbırtı zamklama : Zamklamak işi zamklamak : Zamk sürmek zamklanma : Zamklanmak işi zamklanmak : Zamklama işine konu olmak