Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
N Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları N : Azot elementinin simgesi Na : Sodyum elementinin simgesi naaş : Ölen insanın vücudu, ceset naat : Bir şeyin niteliklerini övme nabekâr : Yararsız, işe yaramaz nabız : Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara parmakla basıldığında duyulan vuru nabız yoklaması : Düşünce, niyet ve eğilimi anlamak için yapılan ön araştırma nacak : Sapı kısa, küçük odun baltası naçar : Çaresi olmayan, çaresiz naçarlık : Naçar olma durumu
naçiz : Değersiz, önemsiz naçizane : Haddi olmayarak naçizlik : Naçiz olma durumu nadan : Bilgisiz, cahil nadanca : Nadana yakışır bir biçimde nadanlık : Nadan olma durumu nadas : Tarlayı sürüp herhangi bir şey ekmeden dinlenmeye bırakma nadaslı : Nadasa bırakılmış nadaslık : Nadas için ayrılmış nadide : Az görülür, görülmedik, seyrek görülen
nadidelik : Nadide olma durumu nadim : Yaptığı bir davranıştan pişmanlık duyan, pişman nadir : Seyrek, az bulunur nadirat : Seyrek, az görülen, az bulunan şeyler veya durumlar nadiren : Seyrek nadirlik : Seyreklik nafaka : Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik nafakalandırma : Nafakalandırmak işi nafakalandırmak : Nafakalanma işini yaptırmak nafakalanma : Nafakalanmak işi
nafakalanmak : Geçimi sağlanmak nafi : Yararlı nafia : Bir yeri bayındır duruma getirmek için yapılan işlerin tamamı, bayındırlık işleri nafile : Yararsız nafile namaz : Sevap kazanmak amacıyla farz ve vacip namazları dışında kılınan namaz nafile yere : Boş yere, boşu boşuna nafilelik : Yararsızlık, boşunalık nafiz : Delip geçen nafta : Petrolden 100-250 °C arasında damıtılan ürün naftalin : Maden kömürü katranının kuru kuruya damıtılmasından elde edilen, özel kokulu, beyaz, 1,158 yoğunluğunda, 80 °C'de eriyen, 218 °C'de kaynayan, suda erimeyen, alkol, benzol ve eterde kolaylıkla eriyen, kumaş, elbise, halı vb.ni güve gibi zararlılardan korumakta kullanılan antiseptik bir hidrokarbon
naftalinleme : Naftalinlemek işi naftalinlemek : Güveden korumak için yünlüler üzerine, arasına naftalin serpmek veya atmak naftalinlenme : Naftalinlenmek işi naftalinlenmek : Naftalin serpilmek, naftalin dökülmek nagehan : Ansızın nağme : Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi nağmeli : Nağmesi olan nağmesiz : Nağmesi olmayan nah : İşte nahak : Haksız, gereksiz
nahak yere : Haksız, gereksiz olarak, boş yere, boşuna nahır : Sığır sürüsü nahırcı : Sığırtmaç nahırcılık : Sığırtmaçlık nahif : İnce, duygulu, hassas nahiflik : Nahif olma durumu nahiv : Söz dizimi nahiye : Bucak nahiye müdürü : Bucaktaki en üst görevli nahoş : Hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin
nahoşluk : Nahoş olma durumu naif : Saf, deneyimsiz nail : Erişmiş, ele geçirmiş, başarmış, kazanmış, ulaşmış naip : Tahtta hükümdar olmadığı zaman veya hükümdarın çocukluğu sırasında devleti yöneten kimse naiplik : Naip olma durumu, niyabet nakarat : Bir şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça, kavuştak nakaratlı : Nakaratı olan nakaratsız : Nakaratı olmayan nakavt : Boks maçında yumruk etkisiyle yere düşen ve on saniye içinde kalkıp devam edemeyen oyuncunun yenilmesi durumu nakden : Para olarak
nakdî : Parasal nakdî ceza : Para cezası nakdî kıymet : Para bakımından değer nakdî teminat : Borcun ödeneceğine dair, alacaklıya parayla sağlanan güvence nakdî vergi : Mal veya hizmet yerine para olarak ödenen vergi nakdî yardım : Para olarak yapılan yardım nakıs : Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan nakıslık : Nakıs olma durumu nakış : Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi, ince iş nakış ipliği : Çeşitli motifleri kumaş üzerine işlemek için pamuk, ipek, yün veya başka maddelerden hazırlanan sırma, sim vb. özel iplik
nakış makinesi : Nakış işlemek üzere özel olarak yapılmış makine nakışçı : Nakış yapan kimse nakışçılık : Nakış yapma işi nakışlama : Nakışlamak işi nakışlamak : Nakışla bezemek, işlemek nakışlı : Nakşı olan nakışlık : Nakış olma durumu nakışsız : Nakşı olmayan nakız : Bozma, çözme nakibüleşraf : Peygamber soyundan olanların işlerine bakmak üzere kendi aralarından seçtikleri görevli
nakil : Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım nakil aracı : Taşıt nakil vasıtası : Taşıt nakip : Bir kavmin, kabilenin başkanı veya onun vekili nakisa : Eksiklik, kusur nakit : Para, akçe nakit kartı : Bankalardan peşin para almak veya para çekmek için kullanılan kart nakit para : Birikmiş, kullanılmaya hazır para, efektif nakkare : Mehterhanede yer alan, birbirine bağlı iki yarım küre benzeri ve iki değnekle vurularak çalınan bir davul türü nakkarhane : Mehter takımı