Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
G Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları Ga : Galyum elementinin simgesi gabardin : Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş gabari : Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları, yan görüşü çizmeye, hazırlamaya veya denetlemeye yarayan örnek gabavet : Anlayışsızlık, kalın kafalılık, bönlük gabi : Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı, bön gabilik : Anlayışsızlık, ahmaklık, kalın kafalılık, bönlük gabin : Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma Gabonlu : Gabon halkından veya bu halkın soyundan olan kimse gabro : Amfibol, piroksen, olivin vb. renkli minerallerden oluşan bir tür iri taneli kaya gabya : Ana direklerin üzerine sürülen çubuklar ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler
gabya yelkeni : Ana yelkenler üzerindeki yelkenler gabyacı : Yelkenli gemilerde yelken, arma, seren ve bütün bunlara ait her tür işi yapan görevli, gabyar gabyar : Gabyacı gacı : Kadın, dost, sevgili, metres gacır gacır : Gacır gucur gacır gucur : Çirkin ve kulak tırmalayıcı bir ses çıkararak, gacır gacır gacırdama : Gacırdamak işi gacırdamak : `Gacır` diye kulak tırmalayıcı ve düzensiz ses çıkarmak gacırdatma : Gacırdatmak işi gacırdatmak : Gacırdamasına sebep olmak
gacırtı : Gacırdama sırasında çıkan sesin adı gacırtılı : Gacırtısı olan gacırtısız : Gacırtısı olmayan gaddar : Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı (I) gaddarca : Gaddara yakışır, gaddara uygun gaddarcasına : Gaddarca gaddarlık : Gaddar olma durumu, kıyıcılık gadir : Haksızlık etme, zarar verme gadirlik : Kıygı, gadir gadolinyum : Atom numarası 64, atom ağırlığı 156,9 olan, yüksek ısıda eriyen, birtakım tuzları bilinen, parlak gri renkte katı element (simgesi Gd)
gadretme : Gadretmek işi gadretmek : Haksızlık etmek gadrolma : Gadrolmak işi gadrolmak : Haksızlığa uğramak gadrolunma : Gadrolunmak işi gadrolunmak : Haksızlığa uğratılmak gaf : Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot gaffar : Kullarının günahlarını affeden, bağışlayan (Tanrı) gafil : Aymaz gafilane : Dikkatsizlikle, gaflet içinde bulunan kimseye yakışan bir biçimde
gafillik : Aymazlık gaflet : Aymazlık gaflet uykusu : Dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk gafur : Çok bağışlayıcı, merhamet eden ve bağışlayan (Tanrı) gaga : Genellikle kuşlarda ağzın bir uzantısı durumunda olan, biçim ve büyüklüğü değişik, boynuz yapısında, katı ve çıkıntılı organ gaga burun : Burnu uzun ve aşağıya doğru kıvrık olan (kimse) gagaburun : Baş bodoslaması gagayı andırır biçimde yapılmış ticaret yelkenlisi, gagalı gagalama : Gagalamak işi gagalamak : Kuş, gagasıyla yemi toplamak gagalanma : Gagalanmak işi
gagalanmak : Gagalama işi yapılmak gagalaşma : Gagalaşmak işi gagalaşmak : Kuşlar birbirini gagalamak gagalı : Gagası olan gagalı memeli : Tek deliklilerin gagalı memeliler familyasından, vücudu yumuşak tüylerle kaplı, eti yenen, Avustralya ve Tasmanya ırmaklarında yaşayan bir tür memeli, ornitorenk (Ornithorhynchus anatinus) gagalı memeliler : Örnek türü gagalı memeli olan, tek delikliler takımının bir familyası gagamsı : Gagayı andıran, gagaya benzeyen, gaga gibi Gagavuz : Büyük çoğunluğu Moldova'da, az bir kısmı Deliorman, Dobruca, Beserabya ve Ukrayna'da oturan Ortodoks Türk halkı veya bu halktan olan kimse Gagavuzca : Gagavuz Türkçesi gâh : Ara sıra
gâhi : Ara sıra gâhice : Zaman zaman gaile : Sıkıntı, dert, keder, üzüntü gaileli : Başa dert olan, üzüntü veren, gaile çıkaran gailesiz : Gaile çıkarmayan gailesizlik : Gailesiz olma durumu, dertsizlik gaip : Görünmez âlem gaiplik : Gaip olma durumu gaita : İnsan dışkısı gak : Karganın çıkardığı ses
gaklama : Gaklamak işi gaklamak : Karga, `gak` diye ses çıkarmak gala : Resmî bir törenden sonra yapılan büyük ve gösterişli şölen galaksi : Gök ada galalit : Arı kazeinden oluşan ve birçok işte kullanılan plastik bir madde galat : Yanlış kelime veya söz galatıhis : Yanılsama galatımeşhur : Yaygınlaştığı için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen söz, deyim, terim, yaygın yanlış gale : İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklinde dizgi aleti galebe : Yengi
galenit : İçinde doğal kurşun bulunan sülfür galeri : Bir yapının birçok bölümünü aynı katta birbirine bağlayan içten veya dıştan yapılmış geniş geçit galerici : Galeri işleten kimse galericilik : Galericinin yaptığı iş galerya : Eski gemilerde kıç tarafta bulunan bölüm galeta : Fırında pişirilerek kurutulmuş yuvarlak ve uzun peksimet galeta unu : Galetadan veya kızarmış ekmek kabuğundan yapılan un galeyan : Kaynama galeyanlı : Galeyana gelmiş olan gali : Alçak ve altı düz gemi
galiba : Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşıldığı gibi galibarda : Mora çalan kırmızı galibiyet : Yengi galip : Bir yarışma, karşılaşma, çatışma vb. sonunda yenen, üstün gelen, başarı kazanan galiz : Kaba ve çirkin galon : Anglosaksonların kullandığı yaklaşık dört buçuk litrelik bir tür ölçü birimi galop : At yarışında veya hazırlık çalışmasında atın yaptığı derece galoş : Sağlık kurumları, müzeler vb. yerlerde özel bölümlere girerken ayakkabıya geçirilen ince ve şeffaf kılıf galoşlu : Galoşu olan galoşsuz : Galoşu olmayan