Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
Y Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları Y : İtriyum elementinin simgesi ya : `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz yaba : Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı yabalama : Yabalamak işi yabalamak : Yaba ile atmak veya savurmak yaban : İnsan yaşamayan ıssız yer yaban arısı : Zar kanatlıların yaban arısıgiller familyasından, arıya benzeyen, iğneli bir böcek, sarıca (Vespa vulgaris) yaban arısıgiller : Toplu olarak yaşayan iğneli yaban arıları familyası yaban armudu : Ahlat (I)
yaban asması : Akasma yaban baklası : Termiye yaban çileği : Dağ çileği yaban defnesi : İki çeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı veya pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi (Daphne pontica) yaban domuzu : Domuzgillerden, domuzdan iri, bağ ve bahçelere zarar veren saldırgan, yabani bir hayvan (Sus scrofa) yaban enginarı : Bir tür deve dikeni yaban eriği : Çakal eriği yaban eşeği : Atgillerden, Hazar Denizi dolaylarında yaşayan, eşeğe çok benzeyen yaban hayvanı (Equus onager) yaban fesleğeni : Yer fesleğeni yaban gülü : Gülgillerden, çiçekleri soluk pembe, beyaz, yemişi parlak kırmızı renkte bir bitki, yabani gül (Rosa canina)
yaban havucu : Maydanozgillerden, kökleri yenebilen, hayvan yemi olarak da kullanılan, yıllık veya çok yıllık otsu bir bitki, karakavza (Pastinaca sativa) yaban inciri : Dutgillerden, Mısır'da yetişen ve kerestesi eski Mısırlılarca mumyalara sanduka yapmakta kullanılmış olan bir ağaç, yabani incir yaban kazı : Ördekler familyasından, sazlık alanlarda yaşayan ve yalnız bitki ile beslenen büyük ve göçücü bir kuş, sakar meke (Anser anser) yaban keçisi : Anadolu'nun dağlık bölgelerinde yaşayan, uzun ve kıvrık boynuzlu bir tür keçi yaban kedisi : Kedigillerden, kırçıl renkli, 60 santimetre uzunluğunda bir tür memeli (Felis silvestris) yaban keteni : Su keteni yaban koyunu : Boynuzlugillerden, Kuzeydoğu Asya, Avrupa ve Anadolu'da yaşayan, büyük boynuzları olan bir tür koyun, argali, muflon (Ovis ammon) yaban maydanozu : Baldıranın maydanoza benzeyen bazı türlerine verilen ad yaban mersini : Fundagillerden, çiçekleri beyaz veya pembe, yaprakları taneli bir bitki, keçi yemişi, çobanüzümü (Vaccinium myrtillus) yaban nanesi : Yabani bir tür nane
yaban ördeği : Ördekgillerden, evcil ördeğe benzeyen, yeşil boyunlu bir tür ördek (Anas boschas) yaban pancarı : Pazı (I) yaban pazısı : Iştır yaban sümbülü : Kedi nanesi yaban tavşanı : Ada tavşanı yaban teresi : Horozcuk otu yaban turpu : Turpgillerden, kökü ve yaprakları baharlı, beyaz çiçek açan bir bitki, acırga, yabani turp (Raphanus raphanistrum) yaban yasemini : Patlıcangillerden, sulak yerlerde ve çit kenarlarında yetişen, mor çiçekli, çok yıllık bir bitki (Solanum dulcamara) yabancı : Başka bir milletten olan, başka devlet uyruğunda olan (kimse), bigâne, ecnebi yabancı çıta : Kirişli birleştirmelerde iki tarafa açılan yuvaya uygun ölçü ve biçimde hazırlanmış ince, dar parça
yabancı dil : Ana dilin dışında olan dillerden her biri yabancı saha : Dış saha yabancıl : Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş, egzotik yabancılama : Yabancılamak işi yabancılamak : Yabancı gibi görmek, kendinden saymamak, yadırgamak yabancılaşabilme : Yabancılaşabilmek işi yabancılaşabilmek : Yabancılaşma ihtimali veya imkânı bulunmak yabancılaşma : Yabancılaşmak işi yabancılaşmak : Tanımaz, bilmez duruma gelmek, yabancı olmak, bigâne düşmek yabancılaştırma : Yabancılaştırmak işi
yabancılaştırmak : Yabancı duruma getirmek yabancılık : Yabancı olma durumu, bigânelik yabancıllık : Bir eserde uzak, yabancı ülkelerle ilgili olayları, kişileri, yöresel görüşleri yansıtma, egzotizm, egzotiklik yabanıl : İlkel yaşayan (kimse), yabani, vahşi yabanıllaşma : Yabanileşme yabanıllaşmak : Yabanileşmek yabanıllık : Yabanıl olma durumu, vahşilik, vahşet yabani : Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı yabani akdiken : Hünnapgillerden, yaprakları almaşık, kırmızı renkli yemişi olan bir bitki (Rhamnus frangula) yabani enginar : Kenger
yabani gül : Yaban gülü yabani hayvan : Ehlîleşmemiş, vahşi ve yırtıcı hayvanların genel adı yabani ıspanak : Pazı (I) yabani incir : İncir ağacının yabani türü yabani kimyon : Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, Doğu Anadolu'da yetişen, beyaz veya turuncu çiçekli, çok yıllık, otsu bir bitki (Zygophyllum fabago) yabani kimyongiller : Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, yabani kimyon, peygamber ağacı vb. bitkileri içine alan bir familya yabani kiraz : Ana vatanı Türkiye olan bir tür kiraz (Cerasus microcarpa) yabani lahana : Turpgillerden, kumlu yerlerde yetişen ve sebze gibi yenen bir bitki yabani marul : Sarı çiçekli, beyaz sütlü, 50-150 santimetre yüksekliğinde, iki yıllık otsu bir bitki, eşek marulu, yağ marulu (Lactuca serriola) yabani menekşe : Menekşe çiçeğinin yabani bir türü
yabani mercanköşk : Mercanköşk çiçeğinin yabani bir türü, farekulağı (Origanum vulgare) yabani sarımsak : Zambakgillerden, kırlarda yetişen, koyu yeşil yaprakları bahar olarak kullanılan çok yıllık bir tür bitki, köpek sarımsağı, köpek soğanı yabani turp : Yaban turpu yabanice : Yabani bir biçimde yabanileşme : Yabanileşmek işi, yabanıllaşma yabanileşmek : Yabani duruma gelmek, yabanıllaşmak, vahşileşmek yabanileştirme : Yabanileştirmek durumu, vahşileştirme yabanileştirmek : Yabani duruma getirmek, vahşileştirmek yabanilik : Yabani olma durumu, yabanıllık yabanlık : Bayram gibi önemli günlerde veya konukların yanına çıkarken giyilen yeni giysi, kişilik, adamlık
yabansı : Acayip yabansılık : Yabansı olma durumu, tuhaflık yabansıma : Yabansımak işi yabansımak : Yabansı bulmak, garip ve tuhaf bulmak yabantırak : Sulak yerlerde yetişen bir tür dereotu (Anethum graveolens) yabgu : Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı yad : Yabancı yad el : Yabancı yer, gurbet yad eller : Baba ocağından uzak yerler, gurbet yad erklik : Dışarıdan gelen yasa veya buyruğa göre davranma, özerklik karşıtı
yad estetik : Estetiğe aykırı yad gerekirci : Belirlenmezci yad gerekircilik : Belirlenmezcilik yada taşı : Birbirine sürtülünce yağmur yağacağına inanılan koyu yeşil renkli, genellikle yuvarlak, fındık büyüklüğünde bir taş, yağmur taşı yadımlama : Canlı protoplazmayı yapan büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması, yıkım, katabolizma, özümleme karşıtı yadırgama : Yadırgamak işi yadırgamak : Kendine yabancı gelen bir kimseye, duruma veya şeye alışamamak, ısınamamak yadırganış : Yadırganma işi yadırganma : Yadırganmak işi yadırganmak : Yadırgama işi yapılmak